Metin Gümüş

1969 lise 2.sınıfa geldiğimde; Türklük ve Müslümanlıktan Nurculuğa terfi etmiştim. Kendimi nurcu olarak tanımlayacak kadar nurcuydum. Saidi Nursi’nin Risale-i Nur külliyesini tedris etmiştim. Bir çok dini yayın okumuştum. Bugün gazetesinin tiryakisi idim. Çok kısıtlı okul harçlığından 25 krş.u ona ayırıp günlük olarak düzenli bir şekilde takip ederdim. Sınıfımın düzenli gazete okuyan tek öğrencisiydim. Bu durum Edebiyat öğretmenim Mehmet Türkan’ın gözünden kaçmamıştı.

Bir gün kompozisyon sınavında; kader nedir? Sorusunu cevaplamamızı istemişti.
Benim için çok basit ve ilginç bir konuydu. Hemen başladım yazmaya. Önce kaderi, İslami literatürdeki anlamı, halk arasındaki gelenksel anlamı üzerinden tartıştım. Sonra, son paragrafı, oraya kadar yazdıklarımı reddeden bir ifade ile; insanın kendi iradesi ile kendine çizdiği yol diye bağlamıştım.

Birden ” bu yazdıklarını Mehmet Şevket Eygi duymasın” diyen bir sesle adeta irkildim. Evet Mehmet hoca gelip başımda durarak benden habersiz yazdıklarımı okumuştu. Kendisine hocam, bunu tartışmanın sırası değil. Şimdi dönüp yazımı yeni baştan düzeltme yapmak için bir daha gözden geçireceğim, gerekirse sonra tartışırız dedim. “Hiç bir şey yapmana gerek yok. Senin notunu verdim bile. Şimdiye kadar (10 üzerinden) 8 alıyordun bu sefer 9 aldın dedi. Bana yazmayı bıraktırdı.

” Ben beğendim ama, bu kompozisyonu Mehmet Şevket Eygi okusa seni sınıfta bırakmakla yetinmez, bir de Sibirya’ya sürgün eder” dedi. Bunun üzerine bir müddet tartıştık. Mehmet Şevket Eygi hakkında söylediklerine çok kızmıştım. Sonradan pişman olacağım derecede saygı sınırlarını zorlayan ifadelerim oldu. Hoca bunları sorun etmedi.

Bir kaç ay sonra bir akşam beni evine davet etti. Gittim. Soğuk bir kış gecesiydi, benimle özel sohbet edeceğini söyleyip, eşine yan odada soba yakması ricasında bulundu. Yan oda ısındıktan sonra ikimiz o odaya girdik. Konuştuk. O gece ki o muhabbet kafamda istifhamlar oluşmasına vesile olmuştu.

Hoca bana, önce, Emperyalizmin bütün dünyada sınıf mücadelesinin önünü kesmek için dini ve milliyetçiliği nasıl kullandığını anlattı. Bunlar kısa bir süre önce tanık olduğum 6. Filo protestoları ve kanlı pazarda yaşadıklarımızla örtüşen şeylerdi. Zaten solcuların protesto ettiği 6. Filoya bizimkilerin sahiplenmesini çok yadırgamıştım. Bu konuda kafamda ilk istifham Mehmet Şevket Eygi’nin bir yazısında “ kendi düzenimizi kurmamızın olanağı yok, bu güce ulaşıncaya kadar Ameerika’nın kanatlarına sığınmak en doğru şeydir mealindeki ifadeleri de bende şimşekler çakmasına vesile olmuştu. Ben tam bunları düşünürken hoca, kanlı Pazar sonrası Suudi Arabistan Amerika ortaklığı ARAMKO petrol ortaklığından Mehmet Şevket Eygiy’e gönderilen para havalesinin dekontunu gösterdi. “Mehmet Şevket Eygi’nin bu ortaklıkla nasıl bir ilişkisi var ki kendisine 350 bin dolar para gönderilmiştir; sorgulanması gerekmez mi” dedi. Elbet gerekir hocam ama böyle bir şey duymadım ki sorgulayayım dedim. “Hep Bugün okursan duyamazsın tabii, bu tip şeyleri başka kaynaklardan duyabilirsin ancak. Onlara da bakman gerekir. Sadece bunu için değil, o gazetede okuduklarının doğruluğunu test etmen de gerekir” dedi.
Başka gazeteler almağa yeterli maddi gücüm yoktu. Arada sırada değişik gazete alıp okuyan bir kaç arkadaşım vardı sınıfımda. Onlarla gazete değiştirmek isterdim benim gazetemi almayı hiç bir kabul etmezdi ama kendi gazetelerini bana verirlerdi. Böylece değişik gazeteler de okumaya başlamıştım. O yıl yaz tatilinde MTA Enstitüsü Murgul kampında işe girip çalışmaya başlamıştım. Her gün dört adet günlük gazete alıyor ve akşam onları okumadan uyumuyordum. Bilahare ilerleyen yıllarda ekonomik durmum daha iyileşince günlük 6 gazetenin yanında iki Edebiyat, 3 de aylık siyasi dergi takip etmeğe başlamıştım.

İki zıt kutbun çatışması sonrası yeni bir ben ortaya çıkmıştı.
Şimdi bu tarafta, bu saflardayım.
Ne mutlu bana….

Not: bu gün bulunduğum konumu önce Mehmet Türkkan, sonra Mehmet Şevket Eygiye borçluyum. Mehmet Türkkan bildiğim kadarı ile hala hayatta, ona sağlıklı uzun ömürler diliyorum. Öbürü malum geçtiğimiz gün çektirip gitti bu dünyadan. Ona da Cehennem bu yanda kalsın, derine derine daha daha derine gitsin diyorum…