Metin Gümüş

“Ey halk, parçala şu nankör suskunluğunu
Baş kaldır artık”
Nihat Behram

Geleceğe dair sözü kalmayanlar, geleceği planlayamanlar; günü kurtarmak adına hayırsız evlat misali yeraltı, yerüstü her türlü değerimizi paraya çevirip, har vurup harman savuruyorlar.

AKP iktidarlarının bu ülkeye verdiği zararı hiç bir işgal gücü veremezdi.

Ülkemiz adeta işgal altında.

‘Kendimizin’ silah kullanma yetkisi verdiğimiz (‘polis’ asker’ ‘özel güvenlik’ gibi) güçlerce işgal edilmiş hemde. Bu ülkenin yurtsever halkı soyguna, talana ve çevre tahribatına karşı direnirken (halkın hukuki kazanımlarına rağmen) ‘askerimiz’ ve ‘polisimiz’ şirketlerin işini rahatca yapması için silahını halka doğrultmuş bekliyor. (Yukarda kendimiz, asker, polis ve özel güvenlik sözcüklerini özellikle – ‘ ‘ – işareti içinde yazdım.) Halka ve hukuka rağmen soyguncular işlerini rahat yapsın diye elindeki silahı halka doğrultanlar bu halkın polisi ve askeri olamazlar onlara sadece iktidar [işgal güçlerinin] bekçileri denir.

Cerattepe

Halkın gösterdiği bütün tepkilere rağmen adeta “it ürür kervan yürür” mantığı ile hala çevere tahribatına yönelik ruhsatlar dağıtılıp, teşvikler veriliyor.

Sonuçta ne olacak?

Bu ruhsat sahiplerinin bulduğu (altın ve bor’da dahil) bütün madenlerin % 2’si devlete kalacak. Hatta cevher Türkiye’de zenginleştirilirse bu pay %1’e düşecek.

Aslında dert ne %1’in %10’a, ne de %2’nin 20’ye çıkarılması; hatta ne de çıkarılacak cevherin tamamının devlete kalmasıdır. Dert: doğayı mahveden tekniklerle oralarda maden çıkarılmamasıdır.

Altıyla, üstüyle yer yüzünde en değerli şey doğanın kendisidir. Altın yumurtlayan tavuk benzetmesi en çok doğa için geçerlidir. O altın: havadır, sudur, oksijendir, börtü- böcektir, ağaçtır, çiçektir, ormanlardır, yaban hayattır, faunadır, floradır, sebzedir, meyvedir…. kısacası hayatın kendisidir…

Nihayetinde belli sayıda insanın belli miktar ve zamanla sınırlı ihtiyaçlarını karşılamaya yetecek kadar cevher uğruna, sonsuz sayıda insanın sonsuza kadar yeterli ihtiyacını karşılamaya yetecek olan doğanın kendisini yok etmektir altın yumurtlayan tavuğu kesmek…

Ve bu, günü kurtarmak: yani bir defa karın doyurmak için yapılıyor…

Eminim böyle bir şey yapan bir evlâdı babalar evden kovup evlatlıktan reddederler. Peki bunlar bizim neyimiz ey ahali! Hala daha bunları ne diye sırtımızda taşıyoruz….

Silkinip atmanın zamanı gelmedi mi….?