Diyarbakır, Mardin ve Van Büyükşehir Belediyelerine kayyım atanmasına HDP    Eş Genel Başkanı Sezai Temelli “Devlet hukukunu yitirmiştir” dedi.

HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli dün (19.08.2019) MYK toplantısı sırasında verilen arada yaptığı açıklamada  şu açıklamalarda bulundu:   

Bu sabah yine kara bir güne uyandık. Maalesef bu iktidar, AKP-MHP bloku, Erdoğan rejimi Türkiye tarihine kara bir sayfa daha ekledi. 19 Ağustos, Türkiye tarihine yeni bir sivil darbe olarak geçti. Evet böyle anılacak. Bu sabah kalktığımızda 3 büyükşehir belediye başkanımız görevden alındı ve yerlerine kayyım atandı.

Kayyımsız ülkeyi yönetemeyecek hale gelmiş olan bu iktidar siyaseten “Ben acze düştüm, yönetemiyorum artık” diyor. Evet yönetemiyor ve yönetemedikçe de ülkeye şiddeti meşru görüyor, kendi meşruiyetini yitirdikçe de tüm Türkiye halklarına şiddeti, baskıyı, kayyım rejimini dayatmaya devam ediyor.

19 Ağustos sivil darbesi, 12 Eylül darbe geleneğinin devamıdır

19 Ağustos sivil darbesi, 12 Eylül darbe geleneğinin devamıdır; darbe mekaniği devam ediyor. Bir OHAL rejimi altında yaşadık uzun süre. KHK’lerle ihraç edilmeler, belediyelerimize atanan kayyımlar, demokratik siyasetin tasfiyesi, eş genel başkanlarımızın, milletvekili arkadaşlarımızın, belediye eşbaşkanı arkadaşlarımızın tutuklanması gibi çok uzun süren bir OHAL rejimi altında yaşadık.

Bu tablo, rejimin kendisini deşifre etmesidir

Bu OHAL rejiminin üzerinde iktidarlarını şekillendirenler, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi diye uyduruk bir sistemi ülkeye dayatırken, şimdi de örtülü bir OHAL rejimini dayatmaya devam ediyor. Bugün karşı karşıya kaldığımız tablo tamamiyle rejimin kendisini deşifre etmesidir.

Devlet, hukukunu yitirmiştir

Bakın bugün halk, iradesine, belediyelere sahip çıkmaya devam ediyor. Ama Diyarbakır sokaklarında şiddet vardır, zulüm vardır. Belediyesine sahip çıkan, iradesine sahip çıkanlara TOMA’larla, gazlarla saldırmaya devam eden bir devlet vardır. Devlet, hukukunu yitirmiştir. Devlet, anayasal bir devlet olmaktan uzaklaşmıştır. Devlet, demokrasiye dair ne varsa tüm duyarlılığını yitirmiştir. Bu iktidar eliyle demokrasi, demokratik kurumlar tasfiye edilmeye çalışılıyor.

Hukuken hiçbir karşılığı olmayan bir metinle belediye başkanlarımız görevden alındı

Yerel yönetimlerde iktidara gelmemizi içine sindiremeyen bu iktidar, yerel yönetimler yoluyla demokrasi beklentisini ve talebini açığa çıkaran HDP’ye yönelik saldırılarına ara vermiyor. Yüzlerce arkadaşımızı yine bu sabah gözaltına aldılar, evlere baskın yapılıyor. Hiçbir arkadaşımızın suçu yok. Bugün cezaevlerinde olan 5 bin arkadaşımız gibi bugün gözaltına alınan arkadaşlarımızın da bir suçu yok. Tıpkı belediye başkanlarımızı görevden alırken ortaya koydukları gerekçelerde olduğu gibi uydurulmuş, hukuken hiçbir karşılığı olmayan bir gerekçe metniyle belediye başkanlarımız görevden alındı.

Bu kayyımcı zihniyet, bu OHAL’siz yönetemez hale gelmiş zihniyet, hukuken de siyaseten de iktisaden de meşruiyet zeminini yitirmiştir. Meşruiyeti sorgulanır bir hale gelmiştir.

Mücadeleye devam edeceğiz 

Tüm yerel yönetimlerde, tüm meşru demokratik zeminlerde demokrasi mücadelemize devam edeceğimizin altını çiziyorum; ne yaparlarsa yapsınlar. Nasıl ki OHAL döneminde mücadelemizden vazgeçmedik, demokrasi ve barış mücadelesini yükselttik; bugün de aynı mücadeleyi kararlı bir şekilde sürdüreceğiz.

İktidar yağma ve talana sahip çıktı 

Bakın OHAL döneminde hukuku yok saydılar, kendi yasalarını yok saydılar. OHAL döneminde demokratik siyaseti tasfiye etmeye çabaladılar. Kayyımlar eliyle bölge ekonomisini çökerttiler. Adeta bir yağma talan düzeni kurdular. Şimdi aynı kayyımları göreve getirerek Mardin’de olduğu gibi aslında bu yağmaya, bu talana sahip çıktıklarını gösteriyorlar.

Bu saldırı sadece HDP’ye değil tüm Türkiye halklarına yöneliktir 

3 belediye başkanımız görevden alındı, yerlerine kayyım atandı. Bu saldırı yalnızca bize yönelik, HDP’ye yönelik, HDP eşbaşkanlarına yönelik bir saldırı değildir. Bu saldırı Türkiye halklarına bir saldırıdır. Bu saldırı demokrasiye rıza göstermiş, demokraside buluşmuş insanlara bir saldırıdır. Türkiye’nin her yerinde emekçilere, kadınlara, Türkiye halklarının iradesine bir saldırıdır. Alınan belediye başkanlıkları Mardin, Diyarbakır ve Van’dır ama saldırı İstanbul’a, Adana’yadır, İzmir’e, Trabzon’adır, Bursa’yadır, Ankara’yadır, tüm Türkiye’yedir. Türkiye’nin her yerindeki seçilmişlere yönelik bir saldırıdır.

Gelin bu soysuz siyasete karşı yan yana duralım

O yüzden de tüm Türkiye sesleniyoruz: şimdi tam da demokrasiden yana inisiyatif alma zamanıdır. Halkın, halkların, Türkiye toplumunun iradesine sahip çıkma zamanıdır. Şimdi gelin bu hak gaspçılarına, insanların iradelerini yok sayan bu anlayışa, bu soysuz siyasete karşı hep birlikte yan yana duralım. Gelin demokratik siyaset zemininde geçmişte olduğu gibi gene buluşalım. Nasıl ki 31 Mart seçimlerinden sonra seçmen iradesini yok saydılar, yok sayma sonucunda birçok belediye başkanımıza kurmuş oldukları tuzaklar nedeniyle mazbatalarını vermediler, birçok yerde hileyi seçime karıştılar, hatta hızlarını alamadılar İstanbul’a bile kayyım atadılarsa, nasıl ki tüm bu uygulamalara gerekli yanıtı 23 Haziran’da sandıkta hep beraber demokrasi zemininde buluşarak vermişsek yine vereceğiz. Nasıl ki o zaman halkın iradesi en güçlü şekilde sandıktan çıkarak kendini göstermişse yine gösterecektir.

Mutlaka ama mutlaka bu iktidarın yaptıklarından hesap soracağız

Evet, demokrasilerde belki de ilk önemli adım sandıktır. Sandık iradesine sahip çıkmaktır ona saygı göstermektir. Bu iktidar bu saygıyı, bu iradeyi yitirmiştir. Bu iktidar demokrasiden kaçıyor ama biz demokrasi mücadelesi ile bu iktidarın peşindeyiz. Mutlaka ama mutlaka bu iktidarın yaptıklarından hesap soracağız.

Demokrasi mücadelesinde buluşma zamanıdır

Tüm Türkiye kamuoyuna tüm Türkiye’deki siyasi partilere, STK’lere, sendikalara, insan hakları derneklerine ve tüm kamuoyuna bir kez daha sesleniyoruz: Şimdi demokrasi zemininde, demokratik siyaset zemininde, demokrasi mücadelesinde buluşma zamanıdır. Asla bu zemini terk etmeyeceğiz. Dün olduğu gibi bugün de yarın da bu zemin içinde kalarak, demokratik siyaset içinde kalarak meşru mücadele hakkımızı kullanacağız.

Kaybettiler yine kaybedecekler

Demokrasi mücadele ile kazanılacak. Bu ülkede demokrasiyi bir yerlerden, birilerinden beklemeyeceğiz. Biz hep birlikte yan yana gelerek bu ülkede mutlaka ama mutlaka demokrasinin, barışın kazanmasını hep birlikte sağlayacağız. Bir kez daha tekrarlıyorum: Kaybettiler yine kaybedecekler, kazandık yine kazanacağız, mutlaka kazanacağız.

Soru: Van Büyükşehir Başkanlığı’nda kayyım göreve gelir gelmez bir resim değişikliği oldu bu konuyu nasıl değerlendiriyorsunuz?

O sahne kendisini tüm çıplaklığı ile ifade ediyor. Kayyımlar zaten talimatla hareket eden atanmış kişilerdir. Kendilerini oraya atayanın fotoğrafını asarak da önünde biat etmişlerdir. Halkın iradesi orada artık yoktur.

Soru: Yapılan son İmralı görüşmesinde Sayın Öcalan “Ben her türlü çözüme hazırım” demişti. Bu gaspın o açıklamadan sonra gelmesinin bir anlamı var mı sizce?

Türkiye, Kürt meselesini çözmeden demokrasi meselesini çözemiyor. Demokrasi zemininde buluşmak bu açıdan önemli. Bugünkü iktidar bugünkü devlet aklı çözümsüzlükten besleniyor, bu çözümsüzlük üzerinde iktidarını sağlamlaştırıyor. Çözümsüzlüğün kaynağı da Kürt meselesine olan yaklaşımdır. Bugün Kürt illerine yönelik bu saldırının nedenini de burada görmek mümkündür. Ya çözümden yanasınız ya çözüme karşısınız Türkiye’de artık bu çok netleşti. Demokrasiden yana olanlarla darbeden yana olanlar, çözümden yana olanlarla çözümsüzlükten yana olanlar bu çok net bir fotoğraftır artık önümüzde. Türkiye halkları, Türkiye’deki tüm siyasi yapılar bu fotoğrafa bakarak kararını vermek zorundadır artık.