Barış Arifoğlu
Dinciler, ahlakı insani bir değer olarak değil dinlerinin onlara verdiği bir olgu olarak görürler. Dinlerinden önceki yaşayışlardan, inançlardan ve yasalardan haberdar olmadıkları gibi bugün kendi dinlerini benimsemeyenlerin de bir ahlaka sahip olmadığı düşüncesindedirler. Bu şekilde kafalarının içinde diğerlerini kolayca düşmanlaştırırlar. Çünkü sadece kendi din kuralları ahlaki kurallardır. Örneğin kadın-erkek eşitliği, bir kadın ile evlilik, evlikte yaş sınırı, laiklik v.s başka kültürlerden gelen bir zulümdür onlara göre !.
Ahlakın dinden bağımsızlığını kabul etmedikleri için insanlıkla birlikte gelişen modern ahlak kurallarına karşı 1500 yıl kadar mesafelidirler. Bu mesafeli duruş onları en temel kuralları bile benimsememeye kadar götürür. Dünün farklı toplumlarında olduğu gibi bugün dinciliğin baskın olduğu ortadoğu toplumlarında yolsuzluk, hırsızlık, cocuğa karşı işlenen suçlar, insan hakları ihlalleri, baskıcılık yaygın görülür. Aynı zamanda büyük kabul gören bir kutsalı arkalarına  almak bunları yapmayı da kolaylaştırır. Rejimler için toplum üzerindeki kontrolü arttırır.
Ülkemizde dincilik, seküler(laik) hukuğun varlığı(herşeye rağmen!) nedeniyle takiye ile yaşar(dı !) Yukarıda saydıklarımı yapabilmek için, sadece seküler sistemin verebileceği “inanç özgürlüğü” talebinde bulunup, güçlendikçe amaçlarını gerçekleştirmeye, yayılmacılığa ve baskıcılığa başlarlar. Kurallar yüzünden dizginledikleri suçları kendi düzenlerinde rahatça işleyebilir, üstünü örtebilirler.
Dine daha mesafeli ve seküler bir sisteme sahip toplumlar ise bugün modern ahlakın oluşturduğu yasalara hem uygulama hem de uyma konusunda daha saygılıdır. Çünkü temel düşünceleri insana ve  topluma saygıdır, her türlü haltı işledikten sonra tövbe ve ibadet ederek kendileri ile barışacağını düşündükleri insanüstü başka bir varlığa değildir !
Bir bakarsınız mesela bir tarikat veya cemaat yurdunda çocuklara karşı kan donduran ahlaksız suçları işleyen bu dinci -yobaz tipler olur olmaz yerde herkese ahlak dersi verirler. Aslında ne var biliyormusunuz, bence ahlaksızdan ziyade “ahlak nediri?”öğrenmemiş olduklarını düşünüyorum.Dincilik bir fanatizm ve özgür düşünceyi inkar yöntemlerinden biridir. Koşulsuz inanç,  bilgiyi kendinden ötelediğinden dolayı ahlak adı altındaki insani değerleri pekiştiremedikleri anlaşılıyor.
Gerçek iyilik, kötülükle sınanmış iyilik olduğundan dolayı bu tipteki çoğu insanın bu sınanmaya cesaret edemeyişi kendi iyilik algısının yozlaşmasına sebep olur.Çocukluğunda iyi olamayan insanlar kendi ahlak sistematiğini geliştiremeyince, cahilliğin ve bilgiyi reddetmelerinin de etkisiyle zaman geçtikçe  yaşanmışlıkların da katkısıyla iyilik algısını  değiştiriler .Evrimde zaten böyle birşey olduğundan dolayı dincilerin hayata bakış açısı itibariyle çoğunun çevresel faktörler ile ahlaksızlaşması gayet normal ve her zaman olan bir durumdur.Dikkat edin çoğu dincideki sorun yasanmışlıklarından ve aşırı dinsel taasuplarından ötürü oluşan kişisel yozlaşmadır.Ancak gerekli yaş içerisinde sistematik geliştirebilen bünyeler sağlıklı bir ahlaka sahip olabilir.
Şuphe yok ki, bu noktada insanlara ahlaklı bir birey olmadan once müslüman olmanın propagandasının yapılmasının çok büyük etkisi var. Böyle yetişen bireylerde ahlak kelimesinin anlamı muslüman kelimesinin anlamiyla eşleştiriliyor.Müslüman olunca otomatikman ahlaklı  oluyormuşsun gibi bir yargı oluşuyor . Bu kafadaki insanlar tarafindan dini yaklaşımın baskıya ve zorbalığa dönüşmesi de zaten doğal bir sonuç oluyor. Müslüman olup da  ahlaklı olmayı boşveren biri ne kolaylıkla yalan söyleyip zorbalık yapıyor zaten görüyoruz hep beraber!
Halbuki,önce evrensel insan hakları terazisinde ahlaklı ol sonra ne olursan ol ! Mesele bu kadar basittir..