NASIL KIYIYORSUNUZ BU DOĞAYA?
Ayhan Kaleli

Bugün sular altında kalacak olan Yusufeli’nin en güzel ve en büyük
sebze meyve ve pirinç üreten iki köyünü gezdim.
Vadinin en bilgili çiftçileri bu köylerden çıkardı. Tarımsal üretimde yeniliğe açık, çalışkan insanları, pirinç, üzüm, domates ile benzeri sebze ve meyvelerin en çok üretildiği toprakların emekçileri idi onlar.
İlk turfanda üzüm Peterek’te yetişir. Yine pirinç üretim alanları ile Göcek ve Peterek önde gelirdi
İlk makinalı tarımı başlatan yine bu köylerimizdi.
Misafirperver ve  ekmekli insanlardı.
Köprü başlarındaki çeşitli alanlarda sanatkarlar ve esnaflar yer almıştı. Kahveler bakkallar atölyeler hanlar hepsi vardı
İspirli katırcıların Erkinis köprü başı ve şimdi yok edilen  zeytin yetiştirici köylerden aldıkları zeytinleri Bayburt ‘a kadar ulaştıran uzun yolun ilk mola kapısıydı bu köyler.
Yani bizim kervan yollarımızın ilk durağıydı Peterek ve Göcek.
Bu köyler istimlak edildi sular altına kalacak. Hiç bir zaman dolmayacak bir barajın suları altına kalacak
Bu topraklar Çoruh nehrinin zengin alüvyonlu suları ile, daha yüksek kısımlardaki topraklar ise Güngörmez dağlarının soğuk tertemiz suları ile beslenirdi.
Çeltik düzünde taş değirmenleri, her köşe başını tutmuş pirinç değirmenleri. Büyük ustaların elinden çıkmış sanat eserleri adeta.
Şimdi su altına kalıyor ya bu köyler  en azından terini taşa akıtan büyük ustaların eserlerini, yontma taş değirmenlerini kurtarırım diye son bir çaba ile Peterek meydanına gittim.
Eskiden tanıdığım arkadaşlarıma rastladım, ağızlarını bıçak açmıyor.
Herkes büyük bir burukluk içinde. Taş değirmenler yıkılmış her parçası bir yere saçılmış. Bazılarını kurtaralım diye  daha yukarılara taşımışlar.
Daha hiç kullanılmamış aradığımız taşı bulduk. Acısuı denen yerden kesilip getirilen taşı Barhal’dan gelen üsta 15 günde milim milim yontarak yapmış pirinç taşını. El emekçisi o büyük usta maalesef artık yaşamıyor. Belki de son taş ustasıydı.
Bugün gördüğüm manzara karşısında psikolojim bozuldu.
Gecenin bu saatinde uyku tutmuyor.
Üzgünüm hem de çok….
Binlerce yılda oluşmuş bu güzelim doğayı, en fazla yüz yıl yaşayabilecek insanların yok etme hakkı var mı?
İsyan ediyorum artık!
Bu güne kadar şahit olduğum tahribat ve talanlar beni kahrediyor.
Sinirlerim alt üst dayanamıyorum artık…
Bu bir tabiat soykırımıdır başka bir izahı mümkün değildir
Allah kahretsin!
Doymak bilmeyen insanoğlu denen vahşi yaratıklar nasıl kıyıyorsun bu doğaya,