Karga Gak Demeden
24-09-2019
Ömer ŞAN

Savaşarak Kaybetmek!

Yada dövüşerek, vuruşarak… Azimle, inançla ve yaşama sevinciyle tutunmak… Bir beden, gülüş, dikliğinden bir bakış olmayacak belki bu serüven içerisinde ama geriye bıraktığın o seda var ya… İşte odur seni sen yapan, yaşatan ve sonsuzluğa uzatan!..

Bazıları buna, “Yiğit ölür kalır eseri, eşek ölür kalır semeri’ diyor ya… Memleket semerden geçilmiyor!

Cumhurbaşkanı Erdoğan, önceki gün Amerikanyaya gitti ya… Gazeteci, fox tv’den, soru sormuş tank palet fabrikasının ‘Katar’a devrine ilişkin… Hani azardan öte suçlanmıştı ya gazeteci. Basın Konseyi, “Soru soran gazeteci azarlanmaz, sorusuna yanıt verilir” diye açıklama yapmış!

Ancak Cumhurbaşkanı, Amerikanya başı ile yüz yüze değil de telefonla hasbıhal olmuş! Ancak o bölgeden yansıyan ilk fotoğrafa göre de ‘Siyonizm’e karşı ‘Yahudi Lobisi’ ile görüşmüş… Çok da ilginç geldi.

Ama öncesinde ne oldu biliyor musunuz… 12 Eylül 2019’da Borçlanma Genel Müdürlüğü kuruldu ülkemizde… Yani Osmanlı’nın Düyun-u Umumiye’sinin yeni versiyonu! Anladınız?

Bu da takdiri ilahi he mi? İşte, memleket böyle!

Bir de çıkmış eski yavuklulardan Ali Babacan, sosyal medya hesaplarından eleştiriyor… “AKP iktidarı 17 yıl boyunca, 2 trilyon dolar vergi topladı, 70 milyar dolar özelleştirme geliri elde etti. 500 milyar dolar borç aldı. Bütün bu paralar nerede?” Diye… Peki, sen bilmiyor musun da buradan soruyorsun he? Hadi, açıklayın da millet duysun!

E bir de büyükelçi olarak atanan ‘bakara-makaracı’ zatın hanımı da, konuşursa yeri göğü inletecek gibi gevelemiş! Ancak ve ki, kimse konuşmamış!

Ancak gelinmiş, takiyyeden rantiyeye geçilmiş! Rize Belediyesinde, AKP’nin ilk döneminde başlatılan uygulama devam ediyor! İkamet adresi merkez dışında olup da merkezde oturan yurttaşlara su ücretleri, normalden % 30 daha pahalı olarak yansıtılacak! Yani değişen yok… Zihin aynı zihin adlar değişik! He mi?

AKP’li yandaş yazar, “Bu ülkeyi Araplaştıracağız” demiş, sonradan da çark etmiş! Pekiyüüü…. O, ‘Türkçü’ geçinen sözde ‘yerli ve milliciler’ ne deyür bu gidüşe? 12 Eylül faşist darbesinin hedeflediği ‘Türk-İslam’ sentezciliği, 15 Temmuz hain darbe girişiminden sonra ‘Arabiliğe’ mi dönüştü?

Siz hiç, hiç tanımadığınız birinin ölümüne, canından can gitmiş gibi üzüldünüz mü? Azmin ve yaşama isteğiyle herkese büyük bir örnek olan, dünden bugüne akıllara kazınan, “Belki kaybedeceğim ama savaşırken kaybedeceğim” diyerek, onca insanın kalbini kazananlar gördünüz mü?

Çok var ha… Dün gitti ya Neslican! O’ndan önce, çok önceleri Taylan vardı… Taylan Özgür! O da 21’indeydi ha… Bir meydanda, yaşama kanat çırparken vuruldu puşt bir namlunun ucundan çıkan yavşak bir mermiyle… Tam 50 sene önce…

“Ve gök,/ maviden griye dönüp,/ tan ağartısında sökerken günü,
şarılca akarken dere/ ve can verirken toprağa, memelerinde yağmur yükü bulutlar,
nice can düşürdü bağrına;/ beşi, onbeşi, yirmibirinde.
Baş dik,/ yürek umutta, inadına hep inadına/
savaşarak kaybederken/ yaşamak!”

Teker teker gidiyor güvercinler yürek yüreğe… İsim isim…

İki güzel, yürekli, yiğit mi yiğit dosttan biri daha göç etti bu evrenden öteki ışık ülkesine… Trabzon’un sağlam yoldaşlarından Enbiya Kırali’den sonra DEKAP Trabzon yapılanmasında birlikte görev yaptığımız Tursun Baydar ağabeyi de o lanet hastalığın pençesinde kaybettik önceki gün. Geriye 2016’nın 6 Eylül’ündeki çay muhabbeti ve sevgili İhsan Hacıbektaşoğlu ile birlikte, Enbiya Kırali kitabı üzerine söyleşinin anısı kaldı…

Rize’de, anneleri ölen, yaralı ya da bitkin haldeki kedileri makam odasında tedavi edip, bakımlarını sağlayan Halk Eğitim Merkezi Müdür Yardımcısı Rukiye Yılmaz’a, 1/30 oranında aylıktan kesme cezası verildi. Ayrıca Yılmaz’ın görev yeri değiştirildi. Neden… Çünkü sevgisizler! Çünkü basmakalıplar… Mevzuatçılar! Yaşamsal rahatsızlıkları var çünkü!

Ama hayal bile edilemezi yaptı… Devrim yaptı! Telefonuna okul zili taktırdı! Adı, Ziya Selçuk, bakan yani…

“Çocukların okul zilini telefon zili yaptım. Her çaldığında yanımda çocuklar koşuyor, beraber teneffüse çıkıyoruz sanki. Tavsiye ederim güzel oluyor” diyor… Siz ne dersiniz?

“Dünya birçok futbolcu gördü ama bu ikisi gibisini görmedi: Socrates ve Metin” diyor Remzi Kazmaz!

Birbirlerini hiç görmeseler de tanımasalar da onlar sahada demokrasinin, insan haklarının  özgürlüğün mücadelesini verdiler. Bugün ikisi de hayata gözlerini yuman Brezilyalı Socrates ve Türkiyeli Metin Kurt.

1970 ve 80’lerin yıldızları sıra dışı bir kitaba konu oldu. Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) eski yöneticilerinden Avukat Remzi Kazmaz’ın futbolun sol ayağını yazdığı Futsol kitabında, hem Metin’in hem de Socrates’in insan onurunu yükseltmek için ortaya koydukları hikayeleri önemli yer tutuyor.

Yakında çıkacakmış, bekliyoruz… ‘Soldan orta gol olur mu?’ Görmek için!