Son günlerde Şamil Tayyar’ın gündeme taşıdığı süreci şöyle tanımlayalım;
1950 yılından sonra devlet dediğimiz aygıtı üçlü ittifak dediğimiz toprak ağası, burjuvazi ve bürokrasiden müteşekkil oligarşi oluşturuyordu. Bu yapıda da borusunu öttüren hep asker olurdu.
Bu yapının devlet içinde simetrik örgütlenmesine derin devlet diyoruz. Bu yapı 1950’den beri CIA’nın kontrolündedir. CIA ne derse odur.
Bu yapı 12 Eylül ile otuz yıllık bir sürece yayılarak el değiştirdi. Yani oligarşi yerini tarikatlara bıraktı.
Eski yapıyı devlet Ergenekon olarak tanımladı.
Yeni yapıyı ise FETÖ olarak tanımladı.
Otuz yılda oligarşiyi tasfiye eden CIA, tam işleri yoluna koyuyorduki, Recep Tayyip Erdoğan derin devleti de ben yönetmeliyim diyerek CIA’dan izin istedi. O işin öyle bir gecede olamayacağını, belli bir evrimsel sürece ihtiyacın olduğu cevabını alınca zaten derin yapıyı da yakından tanıdığından, 15 Temmuz’da var olan derin devlete darbe yapmıştır. Belki CIA ” kendi aranızda savaşın, kim üstün gelirse güç onda olsun” demiştir. Bu darbeyi yaparken oligarşik yapı (ergenekon) denilen yapıdan da destek alarak şimdi ikili oligarşik bir yapı kurulmak istenmektedir. Bu ikili yapının bir tarafında Recep Tayyip Erdoğan, diğer tarafında eski oligarşi (Ergenekon) dir.
Ancak, bu iki yapının içine de FETÖ kaçmıştır. CIA, FETÖ’yü derin devletin derini yaparak daha da derinlere sızdırarak kendisini konuşlanmıştır.