Metin Gümüş

Vezir huzura çıkmış ve “padişahım, hazinede para kalmadı” demiş.
Padişah, kavuğunun altından kafasını kaşırken bir yandanda ” kalmadıysa para bulmak senin işin. Bana niye geldin” diye söylenmiş. Vezir “elbet benim işim ama sizin onayınız olmadan bulamam ki”
Padişah “neyi onaylamamı istiyorsun benden.”
Vezir “Yeni vergiler salacağım” deyince padişah gürlemiş , “bre insafsız vergilendirilmemiş ne kaldı, nelerden vergi alacaksın şimdi” diye sormuş. Vezir köprülerden her geçenden bir akçe vergi almayı tasarladım sultanım” demiş. Padişah bu vergilerin ahaliyi kızdırıp kızdırmayacağını, bir ayaklanmaya sebep olup olmayacağını hesap etin mi diye sorup vezirden ” böyle bir ihtimal kesinlikle yok padişahım cevabın alınca, ” tamam onay veriyorum ama bir kalkışma çıkarsa ilk senin kelleni uçururum” diye uyardıktan sonra “git neye ne kadar vergi koycaksan koy” deyip veziri huzurdan göndermiş.

Aradan bir süre geçtikten sonra vezire “tepki var mı” sormuş. Vezir “hiçbir tepki yok” sultanım demiş.
“İyi o zaman köprülerin diğer taraflarına da adam koyun, çıkandan da bir akçe alsın” diye ferman buyurmuş. Aradan bir süre geçince, vezire tepki olup olmadğını tekrar sormuş. Tabbiiki yine “yok” cevabını almış.

Bu sefer bu tepkisizliğe çok içerlemiş padişah ve ” köprülerin orta yerine de gelen geçeni yatırıp dizecek adamlar koyula” diye ferman buyurmuş. Ne varki halkta hiç bir kıprtı olmamış. Vezirle birlikte, durumu biraz daha yakından görmek, halkı dinlemek için yakınlarda bir köye gitmişler. Etraflarına toplanan halka padişah sormuş “bir şikâyeti olan var mı?” Halk hep bir ağızdan ” padişahımız sağolsun. Allah sizi başımızdan eksik etmesin, canının sağlığını isteriz” demişler. Padişah aynı soruyu tekrar tekrar sormuş ve aynı cevabı alınca son bir kez de tehditkâr bir havayla ” bir şikâyeti olan şimdi söylesin yoksa sonra mızmızlananın kellesi gider ha diyerek tekra sormuş ” bir şikâyeti olan var mı?”
Bu sefer arkadan cılız bir ses ” padişahım bir maruzatım var” diye seslenmiş ve eklemiş. “padişahım, o köprülerin ortasında ki adamlar var ya,” padişah
“eeee!, demiş. Cılız ses devam etmiş,
“akşamları çok izdiham oluyor, kuyruklar uzuyor, eve geç kalıyoruz. Köprülerin ortasına takviye adamlar koymanızı talip diyorum devletlü sultanım.”

Bu fıkrayı yıllarca önce BirGün gazetesinde okumuştum. Bu günün gündemine cuk oturacağı düşüncesiyle toparlayabildiğim kadarı ile yeniden yazdım.

Eşeğin aklına karpuz kabuğu düşürdüm mü acaba diye endişe etmiyor da değilim.

Dileğim: bu fıkra Demat Berat’a ulaşmasın. Yoksa “yandı gülüm keten helva!”