Bilal Kayabay
DOKSAN ALTILIK DEDE ÖFKELİ
Bu söz, arada bir toplumun gündemine gelir; kanaat önderi denilen kanaatsiz dangalaklar etrafında dolaşır; özüne bir türlü yaklaşamazlar.
Bu laf öyle sıradan değildir. Bu baskının acısını çekmekte, insanlık binlerce yıldır. Şöyle geçmişe bir bakın, Sokrates’ten günümüze, insanlık mahalle baskısından neler çekmiştir. İnsanlığı, uygarlığı, bilimi, teknolojiyi bu güne taşıyanlar, mahalleliden zulüm görenlerdir.
Acıdır ki o mahalleliler, zulmettikleri insanların yarattığı nimetlerden en çok yararlananlardır.
Bu gün de karşılıklı “Allahüekbar” nidalarıyla kelle kesen canavarlar da o mahallelidir, en güzel aşkların katilleri de.
”Mahalle Baskısı” deyip geçmeyin.Yaşananlar kanıtıdır: O kahrolası mahallelisinden alır gücünü, diktatör bozuntusu sahte kabadayılar.
Bu ortamlardaki kıldan tüyden şeylere kürneyip çıplak gerçekleri görünce kaçacak delik arayan “klavye kahramanları”nın korkusu da “O Mahalle” dir işte.
SATILMIŞLARA İKİ SÖZ
Zincirinden tasmasından kurtarın
Bir ekmekle bir tas su verin ite
Sahibi kışkırtsa bile saldırmaz size
Peki hangi türden mahlukatsınız
Nedir bu düşmanlık cumhuriyete
Bir sürüden bir millet yaratmak için akıl almaz işler yapıp dünyayı şaşkına çeviren Atatürk’e, salyalarını sıçratmaya kalkışan kuduz mahlukat, bu meczup cüretinizi bile Atatürk’e ve O’nun Cumhuriyetine borçlusunuz.
Bu kadarına da inanmıyorsanız, hele şu ulu efendinize bir dil uzatında da görün ananızın örekesini. O dilinizi kökünden söker; kıçınıza monte ederler. Size de cuk oturur, aslında.
Deveye diken, insana *iken yarar sözünü kanıtlama “gayreti içinde”misiniz. Deve sidiğinde şiifa arayan meczup yaratıklar.