Bilal Kayabay

BOŞ ZAMANLAR- KİTAPLAR VE SORULAR

Soru : Boş zamanlarınızda ne yaparsın ?‎
Yanıt:  Boş zamanlarımda kitap okurum.‎ !.. ?..
Doksanlı yıllardı. Üç beş kuruş daha fazla kazanmak adına, Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı ‎FRTEM’in (film – radyo – televizyon ile eğitim merkezi) açtığı sınava katılmıştım.‎

Kamera karşısındaki sınavdan, sınava girenlerin ve seçici kurulun alkışlarıyla çıktım.‎

Sıra geldi mülakata. Bir iki soru yanıttan sonra illet olduğum o salak soru geldi:‎

‎- Boş zamanlarınızda ne yaparsınız ? ‎
‎- Hiç bir şey yapmam. Adı üstünde, boş zaman boş zamandır.‎

Önce bir şaşırdılar.Birbirlerine bakıştılar. Sonra biri toparlandı:‎

‎- Yani o boş zamanda kitap okur musunuz ?‎
‎- Bu yanlış, hep yapılıyor.Önce bunu düzeltelim:  Kitap okunan zaman en dolu ‎zamandır. Boş zaman nasıl olur. Ama kitaplarla aran nasıl diyorsanız, iyi dostlarımdır.‎

Bu kez morarmış yüzlerle bakıştılar; peki hocam, çıkabilirsiniz, dediler, çıktım.‎

Sınavın sonucu mu… Hani bir söz var ya: Yok kızım yok, sonumuz şimdiden belli;‎ sende bu güzellik, bende bu züğürtlük olduktan kelli. İşte öyle. Onlarda o kafa,‎bende de bu kafa olduktan kelli.‎

Birkaç ay sonra,  çalıştığım okula, yeni bir öğretmen atanmış. Geldi, başladı.‎

Bir süre sonra, öğretmenler odasında: “Benim çok yakın arkadaşımla, FRTEM’in ‎sınavına girmişsiniz, Bilal Bey. Şimdi orada çalışıyor. Çağrıldığında, Bilal Kayabay varken, ‎beni nasıl seçtiler diye çok ‎şaşırmıştı. Sizi tanıyınca anladım ki çok haklıymış. Arkadaşım ‎da çok iyidir ama siz de başka bir şey var.” dedi.‎

Elimde de gene bir kitap vardı “Ah bu kitapların gözü kör olsun” dedim. Bir arkadaşım, ‎‎”Dostu kitapların, buna attığı ilk kazık ‎değil, son olmayacağından da emin olabilirsiniz” ‎dedi. Gülüştük…

ATÖLYELER ATÖLYELER ATÖLYELER

Memlekette odun bol olunca, uyanıklar, atölyeler kuruyor; kafalarına göre yontuyorlar.

Yazınsal atölyeler, sanatsal atölyeler. Atölyeler atölyeler. Toplanan malzemelerin niteliğine, yeteneğine bakmaz; alacakları paraya bakarlar.

Atölyelere gidenler de ne olduklarını, ne olabileceklerini anlamak, kabullenmek yerine, olmak istedikleri için debelenir dururlar. Sonunda bir iki şakşakçı çıkar, ustalığına inandırır, arkalarından da dalga geçerler.

Bir de her türden tarikat atölyeleri var ki mikrop yuvasıdır bu memlekete. Bunların çalışma yöntemleri çok farklı. Bunlar kereste değil, kazık üretirler. Bilimselliği, çağdaşlığı, gerçekliği, insanlığı, kısaca, güzel ve doğru olan ne varsa hepsini oturtmak için kazık üretiyorlar.

Kendini yontamaz da gönüllü olarak, üstüne de para koyarak, yontun beni dersen, çıkarlarına göre yontar, kıçında budakla salarlar ortalığa.