Özer Topçu

CeHaPe nin bu ülkede dikili taşı yok diyor bazı yalancılar.
Bakın bay yalancılar;
Size rağmen hala dikili duran koskoca bir Türkiye Cumhuriyeti var.
Onun diktiği kurumları sata sata hala bitiremediniz. Bu gerçek de orta da duruyor.
CeHaPe nin yaptıklarını sattınız, bir kısmıyla yol yaptınız, önünüze gelene onu gösteriyorsunuz. Bakın yol yaptık.
Neyle yaptınız yolu bay yalancılar?
Telekom, SEKA, Sümer, TEKEL, Şeker fabrikaları, Petkim, Limanlar, Çimento ve demir fabrikaları.
Say say bitmiyor.
Sattınız da ne yaptınız?
Yol…
Peki SEKA satılınca ne oldu?
Ormancılık öldü, taşımacılık öldü, oradaki işçiler işsiz kaldı. Ülke kağıdın tamamını dışarıdan alarak, ülkemize
kaybettirdi, yabancı ülke şirketleri kazandırıldı.
Tekel Fabrikası satılınca ne oldu?
Aynı süreci o alan da yaşadı. Tütün tarlaları ekilmez oldu ve taşımacılıktan tutunda tüm o işle direk ve endirekt para kazanan herkes işsiz kaldı.
Yabancı şirketlerin sigarasını satıyoruz ve onlara kazandırıyoruz.
Eğer insan sütü emmisseniz bu halk ile dalga geçmeyin.
Siz CeHaPe nin dikili taşlarını satıp bu ülkeyi bir süre rahat idare ettiniz.
Bazı dangalak ve de cahil gazeteciler ve televizyoncular diyorlar ki, 2008’e kadar güzel yönettiler. Hadin ordan bre zındıklar.
O süreçte satılan o CeHaPe nin dikili taşlarının sıcak parası geliyordu. Böyle olursa babaannem bile güzel yönetirdi.
Bay yalancılar;
o kadar yalancısınız, o kadar yalancısınız ki, karşınızda herkes cahilmiş gibi davranıyorsunuz.
Cargill şirketi ile anlaşarak ülkemizin şeker fabrikalarını sattınız. Sırf ülkemizde sağlıksız, hatta zehri satsınlar
diye şeker üretiminden ülkemizi feragat ettirdiniz.
Çaykur’u da katarlılara sattığınız konuşuluyor.
Zaten satılmayan tek kurum o kalmıştı.
Üreten Türkiye’den, tüketen Türkiye’ye getirdiniz ülkemizi ve batırdınız.
Türkiye resmen battı ve kara para ile ayakta duruyor.
Kara paranın çoğu da Katar’da…
Katar burada bazı kurum ve arazi satın alıyormuş gibi buradaki kara para sahiplerinin paraları aklanıyor. Katar nerede bir şey almışsa, onu katarlılar değil,
bu ülkenin kara para babalarının aldığını biliyoruz.
Bu ülkede uçan saray alınıyor, dünyanın en büyük kaçak sarayı da yapılıyor. Bu sarayda milyarlarca dolar para bir kişinin her türlü egosunu
tatmini için harcanıyor, istediği zengin iş adamının milyarları bulan vergi borcu siliniyor.
Sıfır sermaye ile devlet bankasından kredi kullandırılarak gazete aldırılıyor. Yandaş gazetecilere kesenin ağzı hep açık tutuluyor.
AKP’li iş adamlarının yanında çalışan işçilerin ücreti İşkur tarafından ödeniyor. Simit sarayı bankaya, banka simit sarayına ortak ediliyor.
Tarikatlara milyar dolarlar veriliyor.
Ama ne hikmetse tank palet fabrikasını işletmeye sıra gelince para tükeniyor, Zavallı edebiyatı yapılıyor.
Tank ve palet Fabrikası Katarlılara satılmadı. Tank ve palet fabrikası ülkemizdeki kara para sahiplerine
armağan edildi. Katar kara para aklayıcısı…
Peki her yere yeten para kime yetmedi?
Fabrika kurup halkın evlatlarını işsizlikten kurtarmaya para yok.
Emekliyi açlıktan kurtaracak ücret vermeye para yok.
Asgari ücretliyi insanca yaşatacak maaş vermeye para yok.
Yaşa takılanları emekli etmeye para yok
Çiftçiye, köylüye para yok.
Esnaf can çekişiyor, ona da para yok.
Okullara para yok.
Hastanelere para yok.
Üretimin her çeşidine para yok.
Ya kanal İstanbul?
Bu proje bir ABD projesidir.
S-400’ler hangardan çıkartılmadığı zaman kanal İstanbul’un ne olduğunu Rusya illa ki açıklayacak.
Kanalın Trakya tarafını şu an bile dünya tarım şirketleri satın aldı. Orada küçük bir deney yapılacak. Ona göre de Türkiye toprakları
dünya tarım şirketlerinin eline geçecek. Herkes kendi tarlasında asgari ücretli olacak.
Zaten tarımı ve hayvancılığı bu yüzden batırdılar.
AKP’nin misyonu dünya şirketlerine alan açmak. Bunu yaparken de karşılığında yolsuzluklar öğretilerek
milyar dolarlık servet sahipleri ediliyorlar.
Kanalın İstanbul boğazı ile arasında kalan kısım ise Fethullah Gülen’in sorumluluğunda bir serbest bölge
yapılıyor. Bu serbest bölge bir devlet gibi bağımsız olacak. Türkiye’nin buraya dair hiç bir söz hakkı olmayacak.
Bu proje, Doğu Akdeniz ile de doğrudan ilişkili…
Basra Körfezi tasfiye ediliyor. O misyon, doğu Akdeniz’e yükleniyor. Plana göre büyük bir savaştan sonra Akdeniz’in
bir sulh denizi yapılarak petrol ve gaz taşımacılığı buradan yapılacak. Karadeniz’e kıyısı olan ülkelere de bu kanal kullanılarak
petrol ve gaz taşınacak.
Kısacası Kanal İstanbul bir emperyalist kurgusudur. Asla ve asla milli değildir. Zaten AKP’nin yaptığı tek bir
milli faaliyet yoktur. ABD’nin ileri jandarmalığını yaparken, halka çaktırmamak için de arada
laf olsun torba dolsun misali bir birlerine bağırıp çağırıyorlar.
Aksi durumda bu kadar pis işi nasıl yapacaklar?
O zaman bu ülkenin bir sahibi çıkar hoop Osman der!