Karga Gak Demeden
24-12-2019
Ömer ŞAN

Ömür Çağlar!

Seneler nasıl da geçiyor, farkında olamıyor içinden geçiyorsa zaman… Hele dolu dizgin gidiyorsa yaşam! Ne teknoloji, ne uzay, ne felsefe… Geçmişten geleceğe uzanacak ne varsa ardına takılan! Ama endişe var, umut ve karamsarlık sarmış etrafını kangren gibi… “Gelecek de bir gün gelecek!”

Demiş ya birileri… Bakıp araştırmaya gerek kalmadı. Ama MÖ 535-475 yılları arasında yaşamış Heraklitos’un, ‘Değişmeyen tek şey, değişimin kendisidir’ sözü dururken hala belleklerde.

Ömür, çağlayadursun bir kenarlardan, bizim Ömür Çağlar ise bu senenin bu günü 8’ine girdi… Sekiz yaşında oldu bugün! Geleceğe dair hangi umutları salabilirsiniz 8’ine henüz girmiş bir çocuğa?

Ülkenin dört bir yanında çocuk ve kadın taciz-tecavüz ve cinayetleri ayyuka çıkarken! Dereleri, doğal yaşam alanları, vadileri, yaylaları ve denizleri katledilip, yok edilirken! Geçim sıkıntısından kıyarken canına, ana ve babalar!

Hangi umuda değişim saçacaksınız?

Mesela, ülkenizin vatandaşlığı başka ülkelere reklam kampanyası ile pazarlanmaya kalkarsa… Çocuğunuza hangi geleceği hazırlarsınız? Bakın, Arap ülkelerinde yayınlanan reklam filmi olay yaratmış… Neymiş filmin konusu… 250 bin dolara ev alınması halinde T.C. vatandaşlığı bedavadan veriliyormuş! Nasıl, uyar mı size?

Peki, başka ülke var mı bu tür kampanya yapan? Yok! Dünya bizi kıskanıyor…

Yeni bir devlet kuruluyor… Küllerinden adeta yeniden yaratıyor kendini! Yeddi düvele meydan okuyanlar galip gelmiş ve Çağdaş, Demokratik, Laik, Sosyal Hukuk Devleti Türkiye Cumhuriyetinin temelleri sağlamlaştırılıyor!

Ancak ki durmuyor emperyalizm… Kah etnik, kah dinsel kimliği ile çıyanlar gibi saldırıyor her köşesine memleketin! Ancak ki devletin bekası ve birlik olarak küllerinden doğmuş bir ulusun istikbali yolunda hala inanmışlığından ödün vermeyen canlar var memleketin dört bucağında…

Ve Menemen’de… Bundan tam 89 yıl önce dikiliyor vatan düşmanlarının, emperyalizmin uşaklarını karşısına gencecik bir Asteğmen! Adı Mustafa Fehmi Kubilay. Ve o bildik, bugün de vazgeçmedikleri nidalarıyla katlediyorlar Kubilay’ı, 2 bekçi ile birlikte…

Vazgeçmiyor ama bu memleketin toprağı, özgülük ve bağımsızlıktan! Ama inceden bir davetiye var emperyalizme, reklam kuşaklarıyla…

Reklam demişken unutmayalım, geçen yıl bu zamanlar düzenlenen bir programda ‘İstiklal Marşı’ için ‘siyasi simge’ denilerek okutulmayan, Ankara’nın Kırıkkale Üniversitesinde bu kez aynı ‘İstiklal Marşı’, düzenlenen ‘Arap hayranlığı’ programında ‘Arapça’ okunmuş!

E, şimdi ne diyeceksin?.. Koskoca Mehmet Akif Ersoy, bilmiyordu Arapça yazmasını da bu, uzayda yaşanabilir yeni dünyalar keşfeden (!) üniversitenin bilim insanları, Akif’in noksanlığını tamamladı… Öyle mi? Utanmazlar!

Ve Eyyy malûm güruhat, bi bakun ne oldi…

“Çin’in Doğu Türkistan’da Uygur Türklerine yönelik baskıcı uygulamalarının incelenmesi” amacıyla TBMM Başkanlığına verilen önerge reddedildi. Neden biliyor musunuz?

İYİ Parti’nin hazırladığı önergeye, AKP’lilerin tamamı ret oyu verirken, CHP ve HDP lehte, yani kabul edilmesi yönünde oy verdi. Milli şuurla hareket ediyor diye övünülen MHP ise çekimser kaldı!

Anladunuz siz oni, deyil mi?

Koyun ile keçi arkadaş olmuş. Ufak bir arktan karşıya önce koyun atlayarak geçer! Doğal olarak yumak gibi kuyruk havaya kalkar. Öte yanda kalan, kuyruğu hep dik, kıçı açıktaki keçi, feryat-figan eder, ‘Koyunun kıçı göründü, kıçı göründü’ diye… İşte ha, AKP’nin ve yandaşlarının CHP ve muhaliflere yaptığı da budur!

Asgari ücret görüşmeleri devam edip, havanda su dövülüyor ya… Hani, ‘jest yaparız’ dendi ya… Hak, lütfedilmez! Emeğin, alın terinin karşılığı haktır! Asgari ücret, emektir, alın teridir, haktır… Açlık ve yoksulluk sınırları gözetilerek en az 3200 TL olmalı; en düşük emekli aylığı da asgari ücrete eşitlenmelidir!

Bir de haberiniz olsun… Sudan’dan getirilecek ‘at-eşek, katır, bardo, domuz etleri ile bal ve yumurtalara’ bu sefer Rusya’dan eklentiler oldu! Hayal bile edilemezdi biliyorsunuz! Tarihte bir ilk oldu veee… Türkiye, Rusya’dan ilk kez şeker ithalatına başladı!

Aman, derelerimizin suyu boşa akmasın, ota-böceğe, balığa-kuşa gitmesin he! Güneysu Gürgen Deresini bitirip suyunu içenler, türlü entrikalarla borulardan medet umuyor olmuş! Yol diye kenarlarına boru döşemişler. HES’tirin derelerimizden yahu…

Yetmedi, Yurttaş Kazım’ın ineğini satıp, banka kredisiyle dava açıp durdurduğu; ancak yine de yargı kararlarına rağmen çalışmaları sürdürülen Ambarlık HES için bu kez de yasadışı ve usulsüz çalışmalarla, enerji nakil hattının direkleri, duble yol olması için çalışma yapılan Salarha-Küçükçayır karayolunun hemen kenarındaki yaya kaldırımının tam ortasına dikiliyor! HES’tirin gidin diyoruz illa SİT’tir istiyorlar!.. Daha da önemlisi, tam da bugünlerde susuzluk yaşayan Rize’de hala HES’in zararları anlaşılmadı ise ‘su gibi sözün de bitmiş olması’dır!

Menemen’de katledilen şehitlerimiz Asteğmen Mustafa Fehmi Kubilay, Bekçi Hasan Bey ve Bekçi Şevki Bey’i bir kez daha rahmet ve saygıyla anıyoruz!

Bizim geleceğimiz geldi… Değişmeyeni siz de sormayın!

Evet, Ömür Çağlar, 8’ine girdi, gelecekten umutlu ve kendi planlarını yapıyor her çocuğun yüreği kadar sıcacık!

Ya siz?