Özer Topçu

İki kesim var anlatamamaktan muzdarip olduğum.
İki konu, iki kesim…
Bir kesim okumuş, okumuş, okumuş ama biçare…
Diğerinde ise okumuşu da var ama, zır cahili ezici çoğunlukta. Hepsi çıkarcı, hepsi bencil, hepsi potansiyel hırsız.

İkinci kesimden başlayayım;
Bu kesim tamı tamına 70 Yıldır ABD’yi destekliyor. O kimi işaret ederse onu seçiyor demokrasi denilen yalan rüzgarında.
Önce Hasan’ı seçtiriyor, ABD. İşler ister istemez sarpa sarıyor zaman sonra, bakıyor durum fark edilecek, orta yere sandık koydurup hemen Ali’yi seçtiriyor. Oluyor
Hasan Ali… Hasan Ali ile de epeyce sömürüyor, yağmalıyor. Bunun boyası da dökülüyor bu defa bir Ömer yaratıyor ve oluyor Hasan Ali Ömer. Epeyce bir de Hasan Ali Ömer ile yağmalıyor. Yağmaladıkça da içerideki ekmek dilim sayısı azalıyor ve tam anlaşılacağı an, hoop bir bakıyorsun, sandık kurulmuş, oylar sayılmış ve sandıktan Yezit çıkmış. Oluyor sana Hasan Ali Ömer Yezit iktidarı.
Ali ile başlattığı iktidar Yezit ile sürüyor. Oysa iktidar da hep ABD var ve bu iki numaralı laf dinlemez kesim sayesinde sürüp gidiyor bu aymazlık.

Birinci kesim ise, sözüm ona ikinci kesime muhalefet miş gibi yapan ama, sonuçta aynı aynı değirmene su taşıyan kesimdir. Mevcut iktidara muhalefet için her türlü faaliyette bulunur ama, onun ülkemizde kurdurduğu iktidarların oluşturulma şeklini bir defa dahi eleştirmez. İktidarı kurduran ABD’nin ülkemizde demokrasi inşa ettiğini var sayar.
Emperyalizm onun için yok hükmündedir. Emperyalizme karşı gelişen yerel oluşumlara çamur atarak bolca karalama politikaları geliştirir.

Son yıllarda ABD emperyalizmi, ulus devletlerini yutarak oralarda kendi iktidarlarını kuruyor. Ulus devlet dediğim de üçüncü dünya ülkeleridir bunlar. Demokrasi ya yoktur, ya da gelişmemiştir. Diktatörlük daha belli eder kendin. Bu ülkelerin
özel konumlarından ötürü, yani diktatör olmalarından ötürü, bu kesim ABD’nin o yayılmacı, hatta işgal politikasına karşı çıkmazlar. Karşı çıkmadıkları gibi, o ülkelerde emperyalistlerin yaptıkları her eyleme ‘oh iyi etti diktatöre’
derler. Hatta ABD’nin yayılmacı politikasını uygulamak için melek maskesi giyen Soros şeytanının o ülkeleri karıştırmasına da destek olmaktan geri durmazlar. Bu durum son zamanlarda Irak’da görüldü, Afganistan’da görüldü, Libya’da görüldü,
Latin Amerika ülkelerinde hep görülüyor, şimdi de İran’da net olarak görülmektedir.

Şimdi, bir tarafta ABD’nin dünyayı işgal süreci yaşanıyor. Bu süreç yaşanırken de diğer güçsüz devletleri işgal etmek için, işgali dünya nezdinde meşrulaştırmak için de kendince gerekçeler üretiyor. Siz birinci kategori de tanımladığım kesim solcuları da buna destek vereceksiniz.
Size şunu derim;
ABD emperyalizminin işgal etmediği her nokta istediğimiz sosyalizme dönüştürülebilir ancak, onun işgali altındaki hiç bir yer dönüştürülemez. Bu yüzden diktatör de olsa, oraların ulus devlet olarak kalmaları insanlık için daha önemlidir. Zaten kapitalizmin çıplak hali faşizmdir. Burjuva demokrasisi bir yalandır. faşizmin giyinmiş halidir.
Faşizm sevimli görünmek için giyinir. ABD demokrasisi de budur. İran orada durursa bana (ülkemize) çok fazla zarar veremez ama, ABD orada iktidar olursa yakında burayı da açık işgal etme olasılığı vardır. Eğer ufkumuzda sosyalizm var ise, bunun
yolu, bu gün saldırı altında olan ulusların yanında yerimizi alıp, işgal edilmelerini önlemeliyiz.
‘Nasıl olsa diktatördü varsın işgal etsin’ demek, emperyalizme çalışmakla eş anlamlıdır.

Bu tavrım, ulus devletlerinin diktatör politikalarını savunduğum anlamına gelmemeli. Bütün dünyayı yuttuktan sonra insanlığı bekleyen felaketten daha büyük felaketin olmayacağını bildiğim içindir bu feryadım.