Değerli Dostlar; peşin söyleyeyim. Yazı biraz uzundur. Ama mesele çok önemli ve çok derindir. Öyle bir kaç cümle ile anlatılacak gibi değil. Ben üşenmedim saatlerimi verdim yazdım. siz de 10 dakikanızı ayırın ve okuyun. Bu yazıyı yazarken aklıma Artvin Valiliği ilan tahtası üzerinde asılı bulunan Macahele yapılmak istenen Uğur HES ile ilgili yazıyı okuyunca gözlerime inanamamıştım. askı süresine 3 gün kalmıştı. Ama adresi enteresan yazmışlardı. Açıktan Macahel Uğur köy yazsalar farkedilecek. Adres Uğur meydanı olarak yazılmıştı!. İlan görür görmez hemen yazıyı kaleme aldım ve ilgili yerlere haber saldım. ve son günde dava açılması gerçekleşti.

Artvin’in her vadisi bir doğa harikasıdır. Bu vadilerin mimarı ise derelerdir. Hani güzel bir söz vardır; Vadileri suyun akışı değil, sürekliliği açmıştır. Dereler dünyanın kılcal damarları görevini yerine getirirler. Havza boyunca geçtikleri her yere hayat taşırlar. Ağaca, bitkiye, börtü böceğe, yaban yaşamına, insanlara, tarıma aklınıza gelen her şeye… Yani doğanın enstrümanlarını beslerler. Siz bu suyun akışını bozarsanız o havzayı felç edersiniz!.

Her yerde enerji yatırımı projesi var. RES, Nükleer Enerji, Hidro elektrik, Termik. JES aklınıza ne gelirse.. En ağır işleyeni ise Güneş Enerjisidir. Çünkü Peki bizim bu kadar çok enerjiye ihtiyacımız mı var? Geçmişte benim HES konusunda yazdığım 10’larca yazım var. Mahvedilmiş çok havza gördüm. Gözyaşlarımı tutamadığım anlar oldu. Bu kadar zalimlik bu kadar zulüm nasıl olur diye!. HES’lerle birlikte Dere Taşkın Koruma diye bir proje yapmaya başladılar. Bu tam bir katliam, Derelerin hücreye hapsedilmesiydi! Ya Allah aşkına bakın şu Çğala Deresine, Yol kenarındaki beton Çin Seddi yüzünden dereyi artık hiç göremiyorsunuz. Dar kanalın içinde sıkışmış dere suyu zaman zaman çıldırıp etrafına saldırıyor. Çünkü insanoğlu yatağına girdi derelerin!..
Hürriyet yazarı Yalçın Bayer’in “TÜRKİYE’NİN ENERJİ FAZLASI VAR” yazısını okuyun bakın ne diyor orada?
‘Türkiye’nin enerji fazlası var’
Karadeniz’de hükümetin “Dere yatağında bulunan tüm binalar yıkılacak” kararı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Yaylalar tarumar olmasın, onlar da güzelliğini korusun” sözlerinin yayınlandığı geçen hafta Karadeniz’e gittik.

Elektrik Mühendisleri Odası’nın (EMO) Karadeniz’e düzenlediği gezide vadiler üzerindeki HES’ler ve dere yatakları odanın mensupları, akademisyenler tarafından incelendi; biz de tanıklık yaptık. EMO Genel Başkanı Gazi İpek, “Burada HES’lerin yarattığı vahim bir tablo var” dedi. Bu konudaki görüş belirten birçok mühendis ‘olumsuz’lukları sıraladı.

Akarsular üzerindeki HES’lerin planlanması, projelendirilmesi, su akarsu ve taşkın debileri ile ilgili hesaplamaların eksik ve yanlış olduğunu savundular. İnşaat mühendisi Ahmet Göksoy, “Dolayısıyla bu projelerin ne yatırımcısına ne kamuya ne de bölge halkına ve çevresine hiçbir faydası yoktur. Bu HES’lere, bu pahalı enerjiye Türkiye’nin ihtiyacı da yoktur” diye konuştu.

İlk gün Trabzon ve Giresun’daki HES’leri gezdik. Teknik gezide Angutlu HES, Çırakdamı HES ve Dereli HES ziyaret edildi ve çevreye etkileri incelendi. Başkan Gazi İpek buradaki açıklamasında son dönemde bölgede yaşanan sel felaketlerine dikkat çekti. Yaşanan sorunların tamamıyla HES’lerden kaynaklandığının söylenemeyeceğini ancak Türkiye’nin bugün enerji fazlası olduğunun da bir gerçek olarak ortada olduğunu belirten İpek, şu görüşleri dile getirdi:
“Türkiye enerji üretimi için daha fazla HES yapılmasına gerek olmayan bir noktaya geldi. EPDK’nın projeksiyonlarına göre mevcut yatırımlar 2030 yılına kadar tüm ihtiyacı karşılayabilecek düzeyde. Buna rağmen yatırım aşamasına olan çok fazla proje de var.”

Dağıtımdaki kayıp ve kaçak oranının uygun seviyeye çekilmesi ve enerji verimliliği ile çok ciddi bir kaynak sağlanabileceğine dikkat çeken İpek, bu iki sorun çözüldükten sonra hangi kaynaklardan enerji üretileceğinin gerçekçi biçimde planlanması gerektiğini vurguladı. Siyasal tercihlerle karar verildiğini anlatan İpek “Türkiye abartılı projeksiyonlarla abartılı yatırımlara yönlendiriliyor” dedi.

Gerçek burada iken HES’lerin artık doğamıza çok büyük zarar verdiğini aslında siyasiler de halk da herkes biliyor. Ama burada asıl amacın elektrik olmadığı yeni bin yılda suların kullanım hakkının şirketlere devredilmesinin olduğu açıkça konuşulmaktadır. En kötüsü HES şirketleri haklarını devredebilir, satabilir, alabilir. Yani sularımız bizden çıkarak şirketlerin oyuncağı. Malı haline geliyor!.

Maalesef Artvin’de 28 HES yapıldı. Bu HES’lerden devlet ne kadar para kazanıyor. Bu enerji nereye gidiyor bilmiyoruz. Hatta dünyanın en büyük barajlarından Deriner bile enerji üretemiyor, ürettirilmiyor. Çünkü biz Rusya’dan çok büyük oranda doğalgaz alıyoruz ve elektriğimizin çoğu bu doğalgaz çevrim santralarından üretilmektedir. Bu nedenle HES’lerin elektriği çoğu zaman kullanılmıyor. Hatta bununla ilgili Deriner neden enerji üretmiyor başlıklarıyla haberler çıktı!..

Şimdi yerel gazetelerde haber çıkıyor. Haber şöyle yazılmış; “Artvin’in Borçka ilçesine yapılması planlanan Çermik Hidroelektrik Santralı Projesi için ÇED süreci başlatıldı. Proje onaylanırsa, Artvin’e 29’uncu HES yapılmış olacak.

Şehir adeta HES kıskacı altında

Artvin’in Borçka ilçesinde bulunan Çermik, Kurdid ve Cancak Deresi üzerine HES yapılacak. Akria Enerji Şirketi tarafından yapılacak proje için 25 Aralık tarihinde başvuruda bulunulduğu 3 Ocak tarihinde de Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) Süreci başlatıldığı açıklandı. Projenin hayata geçmesi halinde ise Artvin’e 29’uncu HES yapılacak.

Çermik HES Projesi’ne ilişkin halkı proje hakkında bilgilendirmek, görüş ve önerilerini almak amacıyla 30 Ocak’ta Halkın Katılım Toplantısı düzenleneceği duyuruldu.

SU KAYNAKLARI TÜKENİYOR
ÇED dosyasında Türkiye’nin su kaynakları açısından zengin olmadığının bilindiği belirtilmesine karşın “Ülkemiz coğrafi konumu sebebiyle her mevsim yağış alan bir ülke olmadığından baraj ve hidroelektrik santralleri yapmaya diğer ülkelere göre daha fazla ihtiyaç duymaktadır. Devlet özel sektör işbirliği ile hidroelektrik potansiyelin geliştirilmesi, özel sektörün yetersiz kaldığı projelerde devletin devreye girmesi ile hidroelektrik enerji yatırımlarına devam edilmektedir” denildi.

Yeşil Artvin Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Avukat Bedrettin Kalın yaptığı açıklamada, “Artvin’de 2007 ile 2008 yıllarında HES projeleri adı altında bir yağma süreci başladı ve bu süreç devam ediyor. Bizim o tarihlerde bildiğimiz ve açıkladığımız 176 HES projesinin planlandığı yönündeydi. Devlet Su İşleri o dönem yaptığı açıklamada ise bu rakamı 129 olarak duyurmuştu. Dolayısıyla geçtiğimiz yıllara kadar halkın tepkisi nedeniyle sadece 28 tanesini yapabildiler fakat bunların yapılmış olması da büyük bir zulümdür” diye konuştu.

Yürütülen mücadeleler ile birçok HES’in yapılmasının önlendiğinin altını çizen Kalın, “Hâlâ birçok HES projesinin ÇED süreci, davaları ve girişimleri devam ediyor. Çoruh Nehri üzerine peşpeşe barajları dizdiler, tarım arazilerini yok ettiler ve böylece Çoruh Vadisi’ni kaybettik. Artvin’de geriye sadece küçük dereler ve bu derelerin kenarındaki köyler kaldı. HES projeleri bizim derelerimizi almaya yönelik bir faaliyet olduğu için bizi yok etmeye ve göç etmeye zorlamaktadır. Biz tüm bu nedenlerden dolayı HES’lere karşıyız” dedi…….

Otingo Vadisi, Devskel Deresi diyebileceğimiz bu havzaya çok büyük işkence yapıldı. Önce yol yapıyoruz, genişletiyoruz diyerek çıkan pasanın tamamını vadiye boca ettiler. Havza köyleri mutluydu, Geniş yola kavuşuyorlardı. Bilmiyorlardı ki HES’çilerin kamyonları, iş makineleri dar yoldan geçemiyordu. Bu yolları da İl Özel İdaresi yaptı iyi mi?

Köylüleri çok sevdikleri için. Zaten bir yerde anormal şekilde çok geniş yol yapılıyorsa bilin ki orada ya orman katliamı yapılacak, ya madene gidiyor ya taş ocağı arıyorlar yada HES’çiler var!.
Değerli Dostlar, bütün dünyada havzadan başka bir havzaya su almak yasaktır ve büyük bir suçtur. Sınır aşan ırmağımız Kura’yı Çoruh Nehrine akıtma projesi konuşulmaya başlandığında hem yurt içinde hem de yurt dışında büyük bir tepkilere neden oldu. Yani bir havzanın suyunu alamazsınız. O havzasında akmak zorunda.

Ama Otingo Vadisinin deresi Balcı köyü sınırlarından Erenler HES’e yani Çoruh Vadisi’ne akıtıldı. Kısa süre sonra yetkililer bunu yasakladılar. Artık HES’çiler istediği gibi suyu havzasından alamayacaklardı. Ama Erenler HES’e gelen su 7 km’lik bir tünelden dağın arkasından Çoruh Vadisi’ne akıtıldı ve akmaya da devam ediyor. Yani oraya suç akmaya devam ediyor. Verenler de alanlar da yargılanmalı ve su havzaya geri bırakılmalıdır.

Bu vadiye tapılan zulüm yetmiyormuş gibi şimdi de ÇERMİK HES için harekete geçmişler ve ÇED sürecini başlatmışlar!. Sizde hiç utanma, sıkılma yok mu Allah aşkına. Bu vadi 10 yıllar boyunca orman kıyımına, katliamına tabi tutuldu. Şimdi de vadisi yok edilmek isteniyor. Zaten Vadiye Borçka’dan girip 30- 35 km gittiğinizde içler acısı manzara sizi kahredecek kadar kötü. Güya setler yapılmış. Balıkların aşağı, yukarı gidiş, yumurta bırakma yolları tamamen yok edilmiş.

Bu dere ile çok uğraştıkları için Aksu Mahallesi 2 kez sular altında kaldı!. Tıpkı Şavşat Tigrat Deresi’nde olduğu gibi. Minnacık Tigrat’ı delirttiler. 2009’da 5 kişinin canına mal oldu. Kim ceza aldı biliyor musunuz işi yapan firma Birkaç yıl ihaleye girmeme cezası!. Devskel Suyu da aynı şekilde bunların hoyratça davranmaları nedeniyle selledi. İçkale deresi de aynı şekilde. HES’çiler girmişse orada pak su akamıyor!.

Dönemin Orman Bakanı Veysel Eroğlu, HESlerle ilgili itiraflarda da bulunmak zorunda kalıyordu. Düşünün sadece Artvin’de resmi rakamlara göre 120, gayrı resmi rakamlarla 180 civarında HES konuşuluyor. Bu arada Türkiye genelinde binlerce mikro HESler konuşuluyor. Üstelik bunlar küçük olacağı için ÇED’e gerek duyulmayacak!..

Çermik HES’in yapılacağı havzada birçok hastalığa iyi gelen ılıca yani Çermik var. Zaten İsmini de buradan alıyor. Eğer bu proje orada uygulanırsa o havza ve çermik suyu büyük zarar görecek. Yani yok olacak. Kardeşim ne hakkınız var? Siz burada hiç yokken bu dere milyonlarca yıldır aynı ahenkle akıyor ve kendisine verilen ilahi görevi yerine getiriyor. Kaldı ki bu tür projeleri yapacaksanız o yörede yaşayan kadim halkın görüşlerini almak zorundasınız. Köylü eğer suyunu vermiyorsa, HES istemiyorsa yapmayacaksınız.

Şimdi Bagin halkı, o havzanın insanları ve özellikle Borçka ERENLER HES’ten dolayı çok büyük bir mağduriyet yaşadı ve yaşamaya devam ediyor. Özelikle suyun iyice azaldığı dönemlerde Aksu Mahallesini deyim yerindeyse .ok götürüyor, her tarafı koku sarıyor!. Beyler Çermik’te HES değil, Turizm tesisi yapılmalı. Arıcılığın en önemli bölgesini bakir bırakmalı. Oraya dokunulmamalı.

Balcı Balı bir markadır. Ama ne zaman bu HES ve yollar yapıldı, bal verimi çok düştü. Bakın bir başka sorunda daha var. Her HES kendi iletim hattını da çekmek zorunda. Bunlar da ayrı bir tehlike. Geçen günlerde Borçka’da orman yangını çıktı.

Neden çıktı biliyorsunuz değil mi? Elektrik telleri aşırı rüzgar nedeniyle birbirlerine çarpınca kıvılcımlar ormanı tutuşturdu ve aynı gece Karadeniz’de 27 ayrı bölgede aynı saatlere denk gelen yangınlar çıktı. Bu hatlar nedeniyle de son kalan asırlık ağaçlar kesilecek!. Bu ayın 30’unda HES’çiler halkı bilgilendirme toplantısı yapacaklar. Bakalım halk ne diyecek?