Karga Gak Demeden
21-01-2020
Ömer ŞAN

Kavaradan Siyaset!

Şimdi hemen atlar zekasıyla buzdağının tepesini delenler… Bu ne argo, bu ne adap, bu ne seviye zırlamalarıyla! Hiç de gem almazlar, bakmazlar başlarına, kıçlarına! Nedir peki bu başlığın manası? Öyle buruna atılan kısmından değil ha… Gelmişinden geçmişinden!

Asıl kökeni ‘Çingenece’den gelir! Romanlar pis kokuya kavara derler. Ama bu da değil… Balı alınan petek, bir zaman sonra çok pis kokar, bundan yola çıkar verilen ad… Romanlar ve müzisyenler arasında kullanılan bir kelimedir bu aynı zamanda.

Sazını çalamayan veya duygusuz çalana, kavara müzisyen derler mesela… Yada şarkı söylemekten aciz ama söylemekte ısrar eden kişilere de söylenen bir kelimedir, kavara şarkıcı!

Yaygın olarak da Rize ve dolaylarında, ‘atayim sağa bi kavara’ olarak da kullanılır! Malum bildiğimiz şeklen!

Bilinenin dışında…”Kovanda özellikle kış aylarında arıların yemesi için bırakılan bal” diye de bilinir! Ancak, ‘balı alınmış peteğin bir zaman sonra yaydığı pis koku’ya da denir! Pazar yöresinde fındık kabuğunun yanarken çıkardığı is’e denirmiş. Aslen köken olarak ‘Romenlerin/Çingenelerin’ kullandığı, ‘kötü koku’ manasında bir ifadedir ve doğal olarak da bu ifade Rize ve yöresinde de malum manada kullanılmaktadır…

Yeterdir, herhalde bunca ifade!..

Buna dayanıp, buzdağının tepesine oturmadan, şimdi siz de alın siyasetin yönünü önünüze…

Rizeli bir müzisyen, Rize’nin güzel bir beldesinde düzenlenen etkinliğe çağrılıyor, her şey planlı ve düzenli ancak çıkıyor ‘sivri beyinli’ birileri fit sokuyor araya, devletin üst düzey yetkilisi de ‘fite fitle’ gidiyor! Nitekim egolar tatmin oluyor, önü kesiliyor müzisyenin!

Sonra Fındıklı giriyor devreye, yasaklara alerjik reaksiyon geliştiriyor… Bu hafta sonu, 26’sında kış şenliği var imiş Selçuk Balcı ile… “Kar yağdi da kapatti/ Ayder’un yollarini/ Vali ferman buyurdi/ Vermez paralarini/ Yürek akar dereler/ Çikar Viçe’nun kış’i/ Hayden bizum uşaklar/ Kotaralum bu işi…”

Gene kimse alınmasın da…

Bu memlekette 3. köprü diye bir şey yapılmış! Üstünden geçmeyen araçlar için halkın cebinden 1,6 milyar lira daha çıkacakmış! Çünkü, üstün zekalı ve ‘kandırılmaz’ yöneticilerce yüklenici firmaya taahhüt edilen araç geçiş sayısının gerçekleşmemesi sebebiyle, 2019 yılı için toplamda 3 milyar liranın üzerinde ödeme yapılmış olacak! Nasiii?

Kimsenin zoruna gitmesin ha… Boru var, Güneysu derelerine döşenmeye hazır! HES yapacaklarmış döşeyerek.

İçkiden, kumardan, envai türlü haramdan alınan vergilerle zırhlı arabalar alınıp, yediği nimetlere küfreden, halkın vicdanını gem vurmuş kurumun başındaki zat, ‘Allah korkusu olan doktor ve avukatlar yetiştirmeliyiz’ demiş!

Hukuku, vicdanı, insafı, insanı bilen, kendini bilen birileri değil bunlar haaa… Hukuk Fakültesinden yalnızca hukuk mezunu olunduğunu, savcı ve hakim olacakların da bu fakültelerde yetiştiğini bilenler konuşsa da aha bunlar biraz sussa artık heee?

İçinizde hiç sevgi olmasın ha! Hep korku, hep korku! Oysa, sevmekle başlayacak her şey! Yunus’un dediği gibi; ‘Yaratılanı severiz yaratandan ötürü.’ De, ancak bu aşamadan sonra ‘Mevlana’ dahi bazısının gelmesini istemiyor.

İktidar partisinin 3 isimli ve bir de soyadlı başkan yardımcısı, “Suriyeli kardeşlerimize yaptığımız yardımların değeri 40 milyar doları aştı” deyivermiş!

Yahu arkadaş, babanın yada alın terinin parası mı bu? Kimin parasını kime harcıyorsunuz? Cebinizden kaç lira harcadınız, kaç Suriyeli kardeşinize evinizin kapılarını açtınız? Yahu he, bir cevap verun da!

Bu 40 milyar dolarda eğer benim, benim gibi emeği/alınteriyle emekli olanların, emekçinin, köylünün ve dâhi çiftçinin alınterinden bir damlanın buharı dahi var ise; sebep olup nemalanan herkese zehir zıkkım olsun!

Bir de KTÜ Rektörünün, ismini yazmaya dahi gerek yok, 3 kızı ve iki damadının üniversitede öğretim görevlisi olduğu ortaya çıkmış. Üçüncü kızın ise bekar olduğu tahmin ediliyormuş! Bilim, gırla gidiyor…

Bu sadece KTÜ’de değil ha… Mesela Rize’deki üniversitenin Rektörü… Çocukları başka üniversitelerdeydi… Nasıl kazandıklarını sorgulamıyoruz ama mezuniyetleri için kendi üniversitesine aldırıldılar… Çocuklardan biri ‘cici emice’ vasıtasıyla Meclis’e kapaklandı, bir diğeri de ki, okulu hala bitmemişken, küçük bir not kağıdı ile Külliye dolaylarında iş bulmuş hemencek! Kahramanlık bu ya…

Şair İbrahim Karaca, tam buna uymasa da kenara not düşmüş, aldım yerleştirdim gediğine: “Sermayenin partisi purtisi olmaz… İnandığı tek şey, ‘faiz, rant, kar’ torbasının dolmasıdır… Sermaye, dolu torbalar aşkına böyle boş boş konuşan adamları alternatif olarak önünüze koyar, ‘bak, bunu seçmezsen öbürü gelir haaa’ diye korkutup, ‘aziz milletini’ aynı torbanın içine atar!”

Der miyim üstüne laf, demeeemmm!

Kocatepe Camiinde, Rahşan Ecevit’in cenazesi! Yurttaşlar camide, öğlen namazını bitirmeden imam cenaze namazı kıldırır! Avluda toplanan yurttaşlar, ‘Halkçı Rahşan’ sloganı atar, Şebinkarahisar sivil toplum kuruluşları,’Bu Kalp Sizi Unutur mu’ pankartı açar! Beyaz güvercini olduğu ‘Kara Oğlan’ının yanında gider… Sonsuzluğa!

Ertesinde TEMA Vakfının kurucusu, doğa dostu, toprak erozyonunu Türk kamuoyuna tanıtan, üreten, “Her şeye sahibim ama tüketmeye hakkım yok” diyebilen bir bilge insanı kaybettik.

Ruhları şad olsun… Allah rahmet etsin!

Ancak ki, bu memleket böyle kavaradan siyasetçileri hak etmiyor ha!