Gökhan Dede
SMMM 

Vergi kanunlarımızda vergi mükelleflerine tanınan birçok muaflık ve istisnalar vardır.

Bağış ve yardım yapan mükellefler bu istisna ve muaflıklardan yararlanırlar.

Ne yazık ki, kimi durumlarda bu mükelleflerden kimileri kanunların arkasından dolanarak hem kendilerine daha fazla vergi avantajı sağlıyor hem de birilerini ihya ediyorlardır.
İnanıyorum ki hepiniz haberdar oldunuz.

Başkent Gaz adlı bir şirket Kızılay’a 8 milyon dolar bağış yapıyor. Bu bağışın 75.000 dolarının Kızılay’da kalmasını, geriye kalan 7.925.000 dolarının ise, kamuoyunun çok yanından tanıdığı dinci Ensar Vakfı’na aktarılmasını istiyor. Buna ilişkin şartlı bir anlaşma da yapılmış. Buraya kadar bir sorun yok gibi.

Gönüllülerin, hayırseverlerin katkılarıyla yaşayan Kızılay’a yapılan bağış ve yardımlar vergiden muaftır. Yani, bağış ve yardım yapan bu mükellefler bu miktarın tamamını vergi matrahından indirme hakkına sahiptir. Ancak kamuya yararlı vakıf ve dernekler listesinde yer alan dernek ve vakıflara vergi matrahlarının ancak yüzde beşi kadar muafiyet tanınmıştır.

İşte Başkentgaz Şirketinin, Kızılay’ı kullanarak vergi kaçırma olgusu tam da burada şekilleniyor.

Bu olayın kamuoyunda duyulması üzerine, eleştirilere muhatap olan Kızılay başkanı “ Bunda herhangi bir garip veya yanlış bir durum yoktur. Bu kullanılan bir yöntemdir. Burada vergi kaçırma yoktur, vergiden kaçınma vardır. Bu ikisi farklı iki kavramlardır. Burada yasalara aykırı bir durum da yoktur” diyor.

Vergi kaçırmak suçtur, vergiden kaçınmak ise yasaldır. Ancak ilk bakışta burada olayın yarısı doğru, yarısı yanlıştır. Ya da böyle bir anlama olabilir.

Doğru olan şudur:
Vergi kaçırma, yasalara aykırı bir işlem ya da davranıştır. Dolayısıyla bunun cezai bir yaptırımı vardır.

Vergiden kaçınma ise, yasalara uygun işlem ya da davranıştır. Suç değildir ve bir cezası da yoktur. Vergi matrahını ve dolayısıyla vergiyi azaltma ya da yok etme amaçlıdır. Örneğin, bir şirket vergi avantajından yararlanmak için teşvikli bölgede fabrika, işyeri kurarsa vergi yükü azalır. Görüleceği üzere, bunda yasaya aykırı bir durum yoktur. Ve bu bir vergiden kaçınmadır.
Ancak, örneğin zarar eden bir şirket bir gayrimenkulünü aynı grubun başka bir şirketine çok yüksek bir fiyatla kiralarsa, ya da çok yüksek fiyatla mal satarsa, bu yolla grubun vergi yükünü azaltırsa, bu vergiden kaçınma değil, düpedüz vergi kaçırmadır.

Bugünlerde kamuoyunun gündemine oturan Başkentgaz ve Kızılay örneğinde ise, -açıkça tabiri uygunsa- arkadan dolanarak bir işlem yapılmıştır. Buna, Kızılay başkanının dediği gibi “vergiden kaçınma” deme olanağı yoktur. Bağışı yapan şirket bu parayı Kızılay üzerinden değil de, doğrudan Ensar Vakfı’na verseydi, sağlayacağı vergi avantajı çok daha düşük olacaktı.

Çünkü yaptığı bağışın vergi matrahından indirebileceği kısmı, vergi matrahının %5’i kadar olacaktı. Kızılay devreye sokulunca , bağışın tamamı vergi matrahından düşülüyor.

Diyelim ki bu şirketin vergi matrahı 20 milyon dolardır. Bu durumda direkt olarak Kızılay’a 8 milyon bağış yaparsa, kalan 12 milyonun %22’si olan 2.640 bin dolar vergi öder. 8 milyon doları direkt olarak Ensar Vakfı’na ödeme yapması halinde ise 4.180 bin dolar vergi öder. Aradaki fark, Kızılay kullanılarak ya da arkadan dolanılarak devletten kaçırılan vergidir.

Kızılay gibi bir kuruluşun bu yola sapması kabul edilebilir değildir. Bu yolla Başkentgaz şirketinin vergi kaçırması sağlanmıştır. Kızılay, bu avantajdan, dini değerlere sahip çıktığını iddia eden, ancak adı çocuklara tecavüz ile anılan bir vakfın yararlanmasına ön ayak olmuştur. Ayrıca, edinilen bilgilere göre bu para Türkiye’de de kalmıyor, Amerika’da 40 milyon dolarlık öğrenci yurdu yaptırdığı aynı amaçlara hizmet eden bir başka vakıfa aktarıldığı da olayın başka bir boyutu.

Aslında bu olay bile nereden nereye geldiğimizi çok iyi özetliyor. Bu durumu kimin nasıl savunacağı merak konusudur. Çünkü bu ve benzeri bağışlarla belli ideolojileri destekleyen kuruluşlar palazlandırılabilmektedir.

Bunun benzeri başka bağış olayları yaşandı mı, bilemiyoruz.
Vergi toplamakta aciz kalan, 83.2 milyar lira vergiyi toplayamadığını söyleyen mali idare, müfettişleri vasıtasıyla bu tür şirketleri mercek altına almalı. Ayrıca bu yolla vergi kaybına yol açıp açmadığını görmek için, Kızılay’ın hesapları da incelenmelidir.

Yıllık yüzde 52 gibi yüksek oranda zam yaparak, vatandaşa oldukça yüksek fiyatlarla gaz satışı yapan bu şirketin başka nerelere, kimleri kullanarak bağışlar yaptığı da araştırılmalıdır.

İyilik kuruluşu olduğuna inandığımız Kızılay, her vatandaşımızın üzerine titrediği, bağışlarıyla desteklediği bir kuruluştur. Tamamen tarafsız olmalı, eşit davranmalıdır. Politikacıların emrine girmemelidir.

Koşullu bağış alabilir. Ancak bu koşul, bağışı yapan şirketin vergi kaçakçılığına sebep olmamalıdır. Bu olayda da bağışı yapan şirket, bağışladığı 8 milyon doların 7.925.000 dolarının Ensar Vakfı’na aktarılmasını istemekle, Kızılay aracılığıyla kendine vergi avantajı sağlamıştır.
Olayın özeti budur.

Saygılarımla. 31.01.2020.