Karga Gak Demeden
04-02-2020
Ömer ŞAN

İnandığınızdan Bulun!

            Ben, sevgiye inanırım… Sevgiyle her şeyin üstesinden gelineceğine… Korku, hata yaptırır! Ama sevdiğini incitmek istemez insan!

“Aşk;/ Bir eşkıyanın hayata itirazıdır!.. Susarsa çatışma,/ Konuşursa savaş,/ Yazarsa destan,/ Severse devrim olur…/ Tut ki ben bir eşkıyayım…” diyor ya Bedri Rahmi Eyüboğlu… Aynı O’ndanım!

Ve bir de, hani o Amerika kıtasını 1492’de keşfeden İspanyol Kolomb var ya… Endülüs kraliçesinin uşağı! İşte o modernist Avrupalıların, insanlığa sığmayan hunharca katlettikleri Kızılderililer vardı!

Bakın, onlardan Navajo Kabilesi’nin özdeyişinde ne diyor: “Yeryüzünün sonuna gittim./ Suların sonuna gittim./ Gökyüzünün sonuna gittim./ Dağların sonuna gittim./ Arkadaşım olmayan bir şey bulamadım.”
Siz ne buldunuz?

Deprem yaşadık, göz göre göre… ‘Göstererek’ geldi! Elazığ ve Malatya’da son rakamlara göre 38 kişi öldü, 1607 kişi yaralandı. Her fani bir şeyler söyledi, kimi para dilendi, kimi sapıklığa bilendi!

Prof. Dr. Ahmet Ercan var, bilir misiniz… “Depremde ölene şehit denmez. Pisi pisine gitti denir. Deprem daima yoksulları öldürür. 2 bin lira alan bir ailenin depreme hazır olması gibi bir olay düşünülemez. Depremin dinle-minle ilgisi yok. O ülkenin doğru yönetilip yönetilmediğiyle ilgisi var.” Dedi…

Kendinize ne kadarını alırsanız artık!

Tam bir şeyleri ayıklayıp kendimize gelelim derken, nefes bırakmadan Suriye’nin İdlib kentinde, Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) unsurlarına, Suriye ordusu tarafından gerçekleştirilen yoğun topçu atışı sonucu 5’i asker 3’ü sivil olmak üzere 8 kişinin şehit olduğu haberi geldi.

Cumhurbaşkanı, gerekli cevabı misliyle veriyoruz minvalinde açıklamalar yaptıktan sonra karşıdan başka bir açıklama geldi… Tass Haber Ajansı’na göre Rusya Savunma Bakanlığının açıklamasında,“Türk Hava Kuvvetleri uçaklarının Suriye sınırını ihlal etmedikleri ve Suriye hükumeti güçlerine yönelik bir saldırı da olmadığı” belirtildi.

Ama biz başka bir şey soralım, bir kenara koyalım…

“Neden Türk Ordusu, çatışma esnasında cihatçılar ile Suriye ordusunun arasına sokuldu?”

Var mı bileniniz? Neden?..

Ve… O gencecik fidanları, emperyalist paylaşım çıkarları için o topraklara sürüp, bundan da şahsına her tür çıkar elde edenler… Kendi inandıklarından bulsun!

Bunların da öncesinde çıkmış yamanmanın biri konuşmuş memleket meydan okurcasına… “Erdoğan’ın ülkesinde bugün herkes kendisini ifade ediyor, kimse korkmuyor, kimse çekinmiyor…” Demiş ya!

Buna karşı da CHP Burdur Milletvekili Doktor Mehmet Göker, “Uğrunda Atalarımızın şehit düştüğü vatan topraklarımız için ‘Erdoğan’ın ülkesi’ demek nasıl bir ruh halidir acaba?” Diye sormuş…

Bakın beyler… Bu memleket, Misakı Milli sınırlarıyla çevrili her santimetrekaresiyle, bu sınırlar içinde yaşayan her bir bireyin yurttaşlık bağıyla bağlı olduğu Çağdaş, Demokratik, Laik, Sosyal Hukuk Devleti olan Türkiye Cumhuriyeti Devleti’dir!.. Kimsenin babasının malı değildir! Hele de, babasının malına sahip çıkamayanların!

Bilin, yazın bir kenarınıza.

Ve dün çıkmış Çalışma Bakanı hanımefendi, “EYT’liler emekli olduktan sonra çalışmak istiyor” diye de bir laf etmiş!.. Vallahi darlandum. Siz deyun ne diyeceksanuz!

Bir de şu 10 TL dilenen, kurumu babasının çiftliği gibi kullanan zatların zoruna gitmiş yaptığı usulsüzlükler, har vurup harman savurmalar…

Tekerlemeye bakın… Gazcı kaçıran, Kızılay kukla, Ensar cukka… Maaşları hoppa, Konutlar yayla, Hısım akrabayı balla, ÇiftlikAY oyna…

Kızmayın ama, ‘günah işleme hürriyeti’ gibi bir şey sanki! Ayıp ve suç olmaktan çıktı ya böyle şeyler! Hayal bile edilemezdi! Hem yolsuzluk, hukuksuzluk belgesi olur mu?

“Abdi İpekçi neden öldürüldü diye sormayın! Yarınlar için, yarınların özgürce yaşanması için öldü!..” demişti Uğur Mumcu… Her ikisini de rahmet ve özlemle anıyoruz.

Ve “Dışarıdan bakınca güzel,ya içerideki özlemler” diyen, liseden sınıf arkadaşımız, denizci başmühendis Şenol Kocaman’ı, görev yaptığı gemide kaybettik. Ardeşen Armağan köyünde toprağa verildi! Yüreğimiz sızladı…
Huzurla, ışıkla, yattığı yer cennet olsun. Allah rahmet etsin. Ailesi, yakınları ve tüm arkadaşlarımızın başı sağolsun…

“Bir dağı var her yüreğin/ Kimi buzulda, kimi zemheri/ Yaz baharı sert yamaç kayalar/ Her yürek bir yaslanmalık/ Koca bir el örtüsü toprak…”
Babam… Yol göstericim! Tam 10 yıl oldu sohbetsiz kaldığımız. Ve yine herkes, kendine yakışanı yapıyor!
Ne diyordu Nazım Hikmet Ran… “Eğer hak,/ haksızlıktan yüce,/ sevgi nefretten üstün, aydınlık karanlıktan güçlüyse,/ çaresi yok usta,/ biz kazanacağız…”

Ve siz… Her kim olursanız olun… İnanıp taptığınızdan, tanrınızdan, Allah’ınızdan bulun yaptıklarınız ölçüsünde!

Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun dediği gibi… “Tut ki ben bir eşkıyayım!”