Barış Arifoğlu

Artık ona saldırmak, ondan kalan herşeyi yağmalayıp dağıtmak moda! Hakaret eden terfi bile ediyor, itibar görüyor.
Neredeyse doğduğum andan beri adını duyduğum bir adam bu adam. Yaptıkları, söyledikleri, bakışları on yıllar sonra dahi konuşulan bir adam. İlk tanıştığımız dönemde tamamen anlamadan olan bir saygıydı benimki.
Öğretmenlerim, babam, büyüklerim ondan övgü ve sevgiyle bahsederdi. Yakın çevremdeki hiçkimseden alehinde birşey duymadım, hakaret işitmedim. Haliyle sevdim ben de, çevrem bu durumdayken zaten aksi düşünülemezdi.
Sonra okudum; farklı kaynakları, küfür edenleri, eleştirenleri, övenleri, ilan-ı aşk edenleri… Hepsininin analizini yaptım, herkesin sözünü dinledim sabırla.
Sonra…
Kimsenin etkisi altında kalmadan, kendi aklımla bir sonuca vardım:
Resmi tarihteki abartılar mevcutsa da, bu adam bir dehaydı. Bundan bir şüphem yoktu. Kesin ve net bir fikri vardı. Bu fikri, sırtında taşıyarak,  dişiyle tırnağıyla toprağı kazıyarak, binbir zorluğa ve engele rağmen insanların önüne sundu. Asi ruhunda devrimcilik vardı ve tam bir devrimci gibi de davranarak anlattı, durmadan anlattı. Gerektiğinde bağırdı, kızdı, sürdü, astı ama yaptı devrimini. Uzun vadeli bir hedef uğruna bazı hatalar da yaptı belki ama gül kokan devrim mi vardı zaten tarihte. Hepsi bu şekilde olmalıydı ve oldu.
Bu adam öğretmen oldu, aydın oldu, asker oldu.
Yönetici oldu, sarı zeybek oldu, vuruldu düştü, kalktı. İdamı istendi , kaçak durumuna düştü. Sadece emperyalist işgalcilerle değil içerideki işbirlikçileri ile de savaştı. Saltanatı yıktı. Karşısındaki yobaz ve gerici güruh hiç durmadı, hep karşısında oldu çünkü hayata bakışları siyah ve beyaz kadar farklıydı. Evet, bazı şeyleri yanlış yaptı belki ama yaşadığı dönemde “ulus devlet” kavramı revaçtaydı ve faşizm rüzgarları yerini fırtınaya bırakmışken, halkı ona taparken, o mutlak liderlik değil, mutlak gelişimi istedi.
Evet, diktatördü ama dikte ettiği şeyler gelecek idealiydi, istek ve arzuları değil. Keyfi için değil inandığı değerler için yaşadı ve silah arkadaşları 90 yaşını geçmeyi başarmışken 57 yaşında öldü.
Ülkeye yeni bir ruh, demokrasi, medeniyet, bilim, akıl aşılamaya çalıştı…
Bazısı, “Büyük Devrimci” der…
Bazısı “Yüce Önder”…
Bazısı “Mustafa Kemal Atatürk” der…
Bazısı “Kemal Paşa”…
Bazısı sadece ” Atatürk”..
Ülkenin kurucusu, emperyalizmin ve gericiliğin baş düşmanı: Büyük devrimci Mustafa Kemal Atatürk…
Her ne kadar bugün, devrimlerinden uzaklaşsa da bu ülke…
Bu kötülüğü yapanlar bile biliyorlar kendi kendilerini kandırdıklarını ve geleceğin onların olmadığını.