Karga Gak Demeden
18-02-2020
Ömer ŞAN

İntihar ve İntizar!

Senelerdir memleketin bulunduğumuz her köşesinde gözlem ediyoruz aklımızın erdiğince, gözümüzün gördüğü, usumuzun aldığınca! Kimi zaman ‘intizar’da kalıyor, kimiz anlar ‘intizar’ ediyoruz! Yetmedi, ülkemiz insanının ‘intihalarına tanıklık ediyoruz!

Ama siyasete göre bu yaşamını sonlandırıp, ‘geçinemiyoruz’ çıkışları yapanlar ‘provokatör’ olarak niteleniyor!

İntihar nedir biliyor musunuz? “Bir kimsenin, ruhsal ve toplumsal nedenlerle, yaşamına kendi eliyle son vermesi, kendini öldürmesi!” Hiç denediniz mi? Zaten tek seferde bitiyor, 2. bir şansınız yok!

Kimi siyanürle, kimi seçim meydanlarına dahi atılan iplerle, kimi türlü yöntemlerle… Ama bu millet ölüyor! Gençler, aileler, kardeşler… Katliamlarla, tecavüz ve cinsel istismarlarla!

İntizar kimi yerde ‘beklemek, gözlemek’ manasında kullanılsa da toplumsal bellekte ‘ilenmek, beddua etmek’ anlamlarında dile geliyor…

Ve bu noktada Sadi Şirazi, “Kalbi yaralı olanların, ahının ateşinden sakın. Zira mutlaka tesir eder. Elinden geldiği kadar kalp yıkmamaya gayret et. Zira mazlumun ahı, cihanı harap eder” diyor… Hani bilesiniz!

Nedense son dönemde bir ‘fetöş’ aşkıdır gitmeye başladı… Aşağı ‘fetöş’, yukarı ‘fetöş’ deyip durmaya başladı muhalefeti, iktidarı! Hele de, ‘ne istediler de vermedik’, ‘bitsin bu hasret’ diyenler… Neredeyse kendi etrafı dışında herkes ‘fetöş’ oldu!

Bakın, buna da kızarlar ha! Yani bizim, ‘fetöş’ dememize! Çünkü onlar ‘örgütsel’ duruşların cezbine kapılıp, kendi ‘dik’lerine göre mana sokuşturacaklardır!

Bakın… Devlet, bu ‘fetö’ tayfasını ‘terör örgütü’ saydıktan sonra, diye başlayan ve 17/25 Aralık’a göndermeyle ‘tapeleri’ vs kasteden konuşmalar artık ‘çiğ kabak’ tadı veriyor! Aman dikkat ha, ‘kabak sevmeyen dinden çıkıyormuş’ ona göre! Sübyancı yavşak öyle diyor ya…

Ancak ki bu söylemlerin bir geçerliliği yok! Çünkü Devlet, ‘fetöş’ü 2004’ün MGK’sında tam terör örgütü olarak tarif etti. Yani 17-25 Aralık’ta bu ‘fetöş’ü yeniden tarif eden Devlet değil idi, AKP’ydi. Ama unutulmaması gereken bir gerçek var ki; ne AKP’nin ve ne de diğer siyasi fanilerin değişen ihtiyaçlarına göre bir Devlet yok!

Çünkü, devletin ilgili organları, yetkili olan kısımları bu terör örgütüne yönelik bu fani siyasileri uyararak, gerekli önlemlerin alınmasını istedi! Söz konusu iktidar sahipleri ise o güne kadar hep engelledi! Sonra da çıkarlar çatışınca  terör örgütünün, terör örgütü olduğu anlaşıldı! Yani o milattan sonra ‘ölü öldü’ gibi bir şey!

Suriye’nin içlerine kadar yapılan operasyon bir yana ‘fetöş’ dalaşı öbür yana derken, zamcıkların ayarı da kaçınca birden ortaya fırınlanmış konular atıldı…

Nitekim, talimatını kendi verdiği İş Bankası’ndaki CHP hisselerinin devir taslağı geçen hafta Cumhurbaşkanı Erdoğan’a sunuldu. Ancak kaçırılan bir nokta var ki, bu herkesi ilgilendiriyor…

Eğer bu devir gerçekleşirse miras hukuku da bitmiş demektir. Tapu delinir ve hiçbir vatandaşın mal güvenliği kalmaz. Evet… Bu açıkça bir miras hukuku durumudur! Hiç kimse hiç kimsenin mirasını kaldıramaz, engelleyemez ve yok sayamaz!

Hiçbir güç, değil ülkenin kurucusunun, herhangi bir vatandaşın vasiyetini değiştirip yok sayma yetkisine sahip değildir! Kaldı ki bazı yavşak ‘dilipis’ olanlar dahi!

Hem de, ‘Türk Medeni Kanunu’nun kabul edilişinin 94. yıldönümüne denk getirilmesi de az manidar değildir!

Yanı başımızdaki ‘Suriye meselesi veya bataklığı’ az buz iş değildir… Her ne kadar 20 Ekim 1998’de dönemin Başbakanı Mesut Yılmaz tarafından imzalanan ve ‘Suriye’nin teröre destek vermesi durumunda Türkiye’nin bunu savaş sebebi sayacağı’ yönündeki ‘Adana Mutabakatı’ bugün bu operasyonların can simidi olsa da gelecek açısından endişe vericidir!

Nitekim Türkiye’nin,uluslararası konjonktür ve diplomatik ilişkilerde sınırları tanınmış bir devletin toprak bütünlüğünü ihlal edip,ordusuyla karşı karşıya gelmesi,her ne kadar terörle mücadele olarak adlandırılsa da bu bir savaş durumudur! Bundan sonra NATO sorumluluk almalıdır!

Ha bu arada hadi yaşadınız ha, asgari geçim sıkıntısı altındaki yurttaşlar! Bakın, hökumatınız 5 milyona kadar olan lüküs ev vergilerini 1 sene ertelemiş! Yukarı değil ha, aşağı doğru! Yani ondan aşağısı ‘sile sile’ ödeyecek! Ertelenen 5 milyoncuk ve yukarısı değerde olanlar, sonra bir de af gelir! Fakir gureba silindikçe silinir!

Bakın, Andon’da ‘kurulması mümkün olmayan’ tesis kuruldu… Kesin yargı kararına rağmen taşocağı açıldı ve halen çalışıyor! CİMER ise Güneysu Gürgen Deresindeki kaçak HES çalışmalarını doğrulayıp, durdurtmuş!

Artık kim üzerine alınırsa!.. “Din adamlarının ne kadar çok yalan söylediklerini herkes bilir. Onların ağızlarından çıkanla benim bağırsaklarımdan çıkan arasında pek fark yoktur.” Asur Kralı II. Sargon öyle diyor! (M.Ö.765’te doğdu,M.Ö.722’de tahta geçti,M.Ö.705’te öldü.)

Geçen hafta Perşembe sabahı, evinden çıkıp program yaptığı ÇayTv’ye giderken kimliği belirsiz maskeli kişilerce odun sopalı saldırıya uğrayıp yaralanan ve şuan hastanede tedavi gören arkadaşımız Togay Muradoğlu’na çok geçmiş olsun diyor, puştuna saldırıyı kınıyoruz!

Ve bir güneşi olmalı sevdanın… Yaşamı ışıtan! Sevdasına Ömür katıp, Çaglar’casına Filiz veren… Bir karıncanın omuzlarına yüklediği kadar değil yükümüz!/ Sade bir gülümseme…/ Gülün evreninize!/ Eşinize dostunuza, çocuklara ve analara…/ Kendi devrimsel eyleminizi yapın./ Gülümseyin, gözlerinizin içi gülsün!