Gökhan DEDE
SMMM

TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda kabul edilen “ Bankacılık Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına  Dair Kanun” teklifi TBMM’de görüşülecek.

Kanun teklifinin içeriğinde yine para ve kredi var, borçlanmalar var.  Kim borçlanacak kim kazanacak?

İçeriğinde vatandaşa verilen bir güven yok. Ne yaratılan işsizliğe çare var ne de iflaslara. Türkiye Varlık Fonu AŞ’ye ait fonlar ile yapılan işlemler, bu kurumlarca çıkarılan ya da ödenmesi garanti edilen bono, tahvil ve benzeri borçlanma araçlarının kredi sınırlamalarına tabi olmayacakmış. Şimdi bunların detayına girecek değilim.

Kanun teklifiniz kırk değil isterseniz yüz kırk çeşit olsun, gerçek olan şu ki, ülkede yaşamları alt üst eden bir ekonomik ve demokratik kriz vardır ve bu inkâr edilemez boyuttadır. İşsizlik, yolsuzluk halk tabakasını kasıp kavuruyor.  Hatta bir yandan da özgürlüklere, eşitliklere sahip çıkmak isteyenler yargılanıyor. Getirilen yasa teklifleri yaşamsal sorunlara derman olmalı.

Hep benzer tablolarla karşı karşıyayız her nedense. Yalnızca konular değişiyor. Alındığı söylenen tedbirler genellikle palyatif. Palyatif olmasalardı ortada sorun kalmazdı. Kabul etmek lazım ki işler zor. Çünkü adına Saray Rejimi denen bu sistemde dış politikadan ekonomiye kadar hepsi bunalıma sürüklenmiş durumda. Sadece ekonomi mi, ülkede zaman zaman hukuk krizi de yaşanmakta. Öyle ki, iktidardakiler ne yaparsa yapsın bunları aşamıyorlar ya da aşmak istemiyorlar. Denizde su mu kalmadı bilemiyorum, ama bu gemi yüzdürülemiyor! Ancak öyle görünüyor ki Saray iktidarının hayatiyeti bu düzenin devam etmesine bağlı. O nedenle çözüme yönelik yapısal sorunlar sağlıklı biçimde çözülemiyor. Oysa dikiş patladıkça patlıyor, yırtık büyüdükçe büyüyor, buna yama yetişmez bu gidişle. Kısacası,  TBMM’ye her gün yeni kanun teklifleri de getirseniz çözüm olmaz. Çünkü bunlar palyatif çözüm önerileri. Bunlar günü kurtarmak için getirilen çözümler olabilir, ama krizi daha da derinleştirebilir. Günümüz zaten parlak değil, geleceğimiz iyice kararabilir!..

Bu yasa teklifi bir boyutuyla finans piyasalarının çıkmazını çözmeye yönelik belki.  Ancak gerçek olan bir güven eksikliğinin varlığı. Güven yoksa insanlar ve kurumlar geleceğini göremezler. Ekonomik verilerin tartışılır olduğu bir ülkede etkin, gerçek bir finansal piyasa oluşamaz.

Herkes biliyor ki, ülkemizde her şeyi bir tek adam yönetiyor. Her şeyi o biliyor!..

Ekonomi denetlenemiyor. İşte Türkiye’nin en büyük ve değerli kurumlarının aktarılmasıyla oluşturulan Varlık Fonu; hiç bir biçimde Meclis denetimine de, Sayıştay denetimine de tabi değil!.. Şeffaflıktan uzak. İstatistiki ekonomik veriler saydam değil.  İnsanların yarınının ne olacağı belli değil. Sorunlara çözüm isteniyorsa önce içte ve dışta düven tesis edilmeli. Ülkenin her köşesinde milyonlarca insan derin bir ekonomik kriz yaşıyorsa, yoksulluk ve hatta açlık sınırının altında çaresizlik içindeyseler, yeni yeni intihar haberleri geliyorsa, bu ekonomi dikiş tutmuyor demektir. O nedenle yandaş medyada “kriz mıriz yoktur, ekonomi uçtu” biçiminde yazmanın, yazdırmanın hiçbir inandırıcı yanı yoktur.

Çözüm için olması gereken;  hukuka saygılı bir idareyi, yeni ama paylaşımcı  bir ekonomik düzeni, gerçek bir demokrasiyi inşa etmektir. Sık sık kanun teklifleri vermek çare değildir.