Bilal Kayabay

MEDET ALLAH

Kul diye yarattığın mahlukat, en ucuzundan yalan, en öğrencinden  iftira, en ağırından hakaret çukuru.

Bir çukur ki kapağı hiç kapanmıyor. Her gün  her dakika, üçü bir arda fışkırıyor “öteki” kullarına.

Tanrım, her şeyin olduğu gibi, sabrın da sonsuz amenna da göle su gelene kadar kurbağanın gözü patlar, bilirsin.

Cehennemden gönderip insanlığa musallat ettiğin bu yalan, iftira, hakaret çukurunun ağzını kapat gayri.

TOLSTOY VE BİZİM KEL HOROZ

Her dem her şeye öttüğü için şu bizim kel horoz, o sinir bozan sesi ile hakkında çok şey söylendi daha da
söylenir ama hiç biri Tolstoy’unkini tutmaz.

Vallaha bayıldım ben bu lafa:
“Öyle horozlar vardır ki öttüğü
için güneş doğuyor sanıyor”

ASIL SORUN BU AHALİ

İnandığı kitaptan kaçan, ayetlerini anlamaktan ürken, gerçeği ‎öğrenmekten ölümüne korkan bir toplumla nereye gidilir ki.‎
Toplum böyle olmasa birileri tek adamlığa soyunabilir mi.‎
Bu kadar eyyamcı, takiyeci, çıkarcı, burnundan kıl aldırmadığı ‎inancını bile öğrenmekten anlamaktan korkan taifenin başında
bir ‎kişi olsa noolur bin kişi olsa nolur.‎

Kimselerin sahiplenmesine bile katlanamadıkları Allah’ın adı geçen
iki söz, iki ayet koyuyoruz, kartal görmüş tarla sıçanları gibi ‎deliklerine kaçışıyor; birileri arabesk bir yem atıyor, çokuşuyorlar.‎

Hele şu muhalif geçinen ödlek, fırıldak taifesi var ki bunlar onlardan da beter.
Bu ahaliden ne köy olur ne kasaba.