Rasim Yılmaz
25 Ocak 2016   

Semt pazarları her türlü rengi, sesi, kokuyu içinde barındıran ve sokak alışverişi kültürünün mabedi sayılan yerlerdir. 7’den 70’e yoksul halkın uğrak mekânlarıdır. Ülke genelinde yaklaşık 300 bin satış noktasına dağılmış geleneksel semt pazarları; yüz yıllardır gıdadan giyime, temizlikten süs eşyasına kadar her türlü ürününün temin edilebilmesine olanak sağlayan tezgâhlardır. Aynı şekilde bakkallarda küçücük dar alanlarda bir evin ihtiyacı olan her türlü ürünü bulundurmaya çalışan ve semt pazarlarıyla aynı kaderi paylaşan işletmelerdir.

Rasim Yılmaz

Ne yazık ki her iki kısımda iktidarın sermaye yanlısı yanlış tutumu ve
uygulamalarından ötürü son yıllarda sermaye kesimi tarafından boğulmak
üzeredirler. Aslında boğulmakta olan semt pazarları ve bakkallarla birlikte
yoksul halkın kendisidir. Artık kentlerde yerli ve yabancı işbirliği ile kurulan
AVM ve market zincirleriyle rekabet edemeyen bakkallar kepengine kilit
vurmak zorunda kalmıştır. Son 10 yılda toplamda 270 bin civarında bulunan

bakkalların 90 bine yakınının kapandığı dikkate alınırsa semt pazarlarının ve
bakkalların akıbetlerinin ne olacağını görmemek saflıktır.

NEDEN PAZAR VE BAKKALLAR YAŞATILMALIDIR?
Herhangi bir süper market ’den ne kadarlık alışveriş yaparsanız yapınız, kasada
50 kuruş eksiğiniz çıktığında satın aldığınız ürünlerden o para karşılığı kadar
ürünü iade etmek zorundasınız. Yani bu işletmelerde insani ilişkilerin yerini
tamamen kâra dayalı kapitalist ilişkiler almıştır. Pazarcı ise paranız çıkışmazsa
“haftaya verin” der. Unutmayın, ekmeği veresiye alabileceğiniz tek yer ise
mahalle bakkalıdır.

Rasim Yılmaz

Market, elindeki sebzeyi çürütür atar; asla elindeki defolu malın birini bile bir
yoksulla paylaşmaz. Ama birçok yoksul, semt pazarlarında pazarcıların akşam
artan malını ücretsiz temin edebilir.

Marketler, bozulacak olan malı ya bozuk haliyle müşteriye (yani size) satmaya
çalışır ya da çöpe atar. Pazarcı ise akşam artan malını alış fiyatından hatta daha
düşük fiyatla müşterisine satar. Hayatınızda hiç marketlerde alış fiyatına ürün
satıldığına tanık oldunuz mu? Hayır olamazsınız.
Market; sendikasız, sigortasız, asgari ücretle çalıştırdıkları genç insanların
emeğini ve sizi sömürerek semirerek yeni marketler zinciri kurmak isterler.
Pazarcı ise sadece akşam çocuklarına götüreceği ekmeğin hesabını yapar; asla
pazarcı zinciri kurmayı aklından bile geçirmez.

Rasim Yılmaz

Semtinizde sürekli alış-veriş yaptığınız herhangi bir süper market sahibini tanır
mısınız? Hayır, tanımazsınız. Market çalışanları ise paranız olduğu sürece
yüzünüze gülerler. Pazarcı ve bakkal ise sizden biri, komşunuz, akrabanız, sınıf
kardeşinizdir. Bir gün cenazenizde saf tutmuş, bir gün düğününüzde takı
sırasında görürsünüz.

Ben derim ki; marketlere gidilmesi zorunludur, bu yadsınamaz bir gerçektir.
Ama büyük marketleri zengin etmek yerine, ihtiyaçlarınızı soğuk, sıcak, kar,
fırtına demeden halk için hizmet üreten semt pazarları ve küçük bakkallardan
alıp onlara sahip çıkalım. Hem daha kaliteli, taze, daha ucuz mal alırken, hem de
kendi sınıfımızdan insanları desteklemiş oluruz. Aynı zamanda da bir dayanışma
kültürünün yaşamasına olanak sağlamış oluruz.

Rasim Yılmaz

Unutmamak gerekir ki; son 8 yılda 90 bini aşkın bakkal kapanmak zorunda
kalmıştır. Bu durum 90 bin ailenin ekmek teknelerini kaybettiği ve bizlerin de
giderek büyük marketlere mecbur kaldığımız gerçeğini gözler önüne
sermektedir.

Pazara gittiğimizde lütfen şunları yapmayalım: “Pazarcıyı küçümsemeyelim, hor
görmeyelim, emeğini ve sattığı malı aşağılamayalım.”

Bütün bunları sadece bu insanların yaşamına katkı sunmak amaçlı değil, bunu
kendimiz için, insanı insana yabancılaştıran bu tekelci zihniyete bir tepki olarak
da yapalım derim!…

Lütfen kendimizde ve çevremizde duyarlılık oluşturalım ve bilinçli tüketici
farkındalığı yaratalım.