Bilal Kayabay

ÇALIYI TEPESİNDEN SÜRÜMEK

Kaç gündür, ekranlarda, maşallah birilerinin tuhaf milli duyguları tavan yaptı, âlim Allah.

Kimse, evrensel – bilimsel neden sonuç ilişkisine bakmıyor. Putin’e verip veriştiriyor.

Yok iki dakika bekletmiş de yok Rus televizyonu yayınlamış da.

Da da da mürşitlerinden birinin, “Söyle bayrağım, canın nerye isterse oraya dikeceğim” hamasetinden beslenen damda gezenlerin, Omuz üstünde baş bırakmama sallamasını, Şam seferine çıkıp kafalara çuval geçirme zırvasını unutuyor.

Bütün bunlar yetmiyor, yalakalarının, ellerinde bayraklarla kitibiyoz atlarının sırtında “Emret
reyiz, akşam namazını, Moskova’da kılalım” diye trajikomik piyes oynadıklarını görmüyor, kimse.

Olaylara canınızın istediği yerden bakamazsınız. Bakmaya kalkarsanız, düşeceğiniz durum budur. Konuları, bütünlüğü içinde değerlendirmek zorundasınız.
Aklın, bilimin, evrensel mantığın gereği, gerçeği budur.

Uluslararası ilişkilerin, dünü, bugünü, yarını, yani uzak yakın tarihsel süreci vardır. Günübirlik
popülist politikalar, işleri yürütmeye kalkar çalıyı tepesinden sürürseniz, sonuçlarına da katlanmak zorunda kalırsınız.

Sonra da işte böyle hamasi bir havayı siz çalar, siz oynarsınız.

O GÜN YAKINDIR

Şu köşelerinde, meydanlarda, ekranlarda üst perdeden avur zavur edenleri gördükçe, şu öykücük gelir aklıma:

Erzurum’da, hak etmediği bir yer kapmış şımarmış bir zibidi, kafayı da tutunca, çıkmış meydana nara atıyor: Heeyt, gan goğhirem ula gan goğhirem.

Ahali de birtakım küçük hesaplarla karnından söylenerek seyrediyor.

Adam dadaşın biri anırtıyı duyup geliyor, ensesinden tutup: Ne goğhirsen ne goğhirsen diye silkleyince, sizinki bakıyor ki güçlü pabuç pahalı, zoru görmüş yavuz köpek hırlıyor: Poğh goğhirem ağabey poğh goğhirem.

O gün yakındır emperyalin zavallı beslemeleri, o gün yakındır.