Özer Topçu

İçimizdeki fırtınanın kasırgaya dönüştüğü yerdeyiz. Bu kasırga belki de insanlaşmamıza giden yoldur.
Fabrikalar kurdunuz, emekçiyi sömürdünüz.
Yetmedi, işçi güvenliği hiç aklınıza gelmedi. Devlet bile iş güvenliği kanunu yaptı da, işçi güvenliği de olmalıdır diyen kimse olmadı.
Sağlıksız, güvenliksiz iş kapısında emekçiler öldüler. İş kazası dediğiniz bu katliamları emekçiye reva gördünüz. Devlet işveren el ele oldunuz.
Cumhuriyet ile eğitim eşitliği tam olmasa da fırsat eşitliği çabası ile bir çok dar gelirli, köylü öğrencilere okuma fırsatları yaratılmasına rağmen, 1950 karşı devrim ile başlayan emperyalist Amerikan sevdası devlet yöneticileri halkın bu hakkını da ellerinden alarak, sadece parası olanın okuyacağı bir sistem yarattınız. Parası olanın okuduğu, parası olmayanın okuyamadığı toplumlarda ne demokrasi olur, ne de  ahlak olur. Bu ahlaksızlığı devleti yönetenler yaptılar. Bu topraklarda yaptılar hemde. Eğitim şür’a sını emperyalist Amerika’ya teslim ettiniz. 70 Yıldır bu ülkenin eğitim planını, müfredatını Amerika yapıyor.
Sonuç; cehalet yerlerde sürünüyor.
Sağlık eğitimden farklı değil tabi… İşsiz olan, sosyal güvencesi olmayan toplum katmanları bu ülkede ölüme terk edilmiş.
Hastaneler kapatılmış, ahbaplara devlet eliyle hastane yapılmış, hasta müşteri edilmiş. Hastane patronları devleti yağmalar olmuş.
İstihdam eşitliği tarumar olmuş. Tam 70 Yıldır sağ iktidarlar kurumlara kendisini destekleyenlere iş veriyor.
Bir taraftan halkı sağcılaştırılırken bir taraftan da, iktidarlarını perçinliyorlar. Bu ülke durup dururken sağcılaşmadı…
Emperyalistler, işbirlikçilerine fabrika yapmayın dedi. Siz de yapmadınız. 70 Yıl önce kurulan Fabrikalara, kurumlara ihtiyaç olmadığı halde insanları doldurdunuz. Ağanız öyle emretti çünkü… Bir kişinin yapacağı işi 40 kişiye, 50 kişiye
yaptırdınız. Gereksiz yere maaşlar verdiniz. Bunu eleştirenlere ise ”bakın bunlar fabrikaya karşılar, istihdama karşılar, bunlar vatan haini” dediniz. O kurumları böylece iflas ettirdiniz. Sonra da satalım bunları, bunlar devletin sırtında kambur
diyerek satmaya kalktınız. Oysa o vatan haini dediğiniz kimseler, fabrika kuralım, planlı istihdam yapalım diyorlardı.
Yapmadınız çünkü işbirlikçiydiniz.
İsterseniz sayalım ecdadınız partileri, işbirlikçi partileri DP, AP, ANAP, MSP, RP, DYP, DSP, MHP,  en son da AKP ve birkaç da askeri darbe…
Ülkemize koskoca birer kara leke olarak sirayet ettiniz her biriniz.
Kore savaşına katılarak başladı bu manda olma haliniz. Ondan sonra da iflah olmadı bu ülke. Her ölün dediklerinde biz öldük.
İş yerinde öldük, sokakta öldük, işkence de öldük, idam sehpalarında öldük, savaşlarda öldük…
Biz öldük hep. Sizin paranız hep çok oldu ve çocuklarınız iyi eğitim aldılar. Sizin çocuklarınız torpilliydi askerlik yapmadılar, sizin çocuklarınız bu ülkenin hep kaymağını yediler, biz ise hep ölen olduk.

Şimdi dünyayı kasıp kavuran coronavirus karşısında eşitiz. İlk defa bir eşitlik söz konusu. Size coronavirüs diyor ki, eyyyy asil, senin bende diğerinden farkın yoktur. Sen de diğerleri gibi insansın diyor ve benim derdim insanlarla…
Evet evet ilk defa sizinle aynı saftayız. Gücenmeyin ama siz insansınız, apoletler sadece şeklendir. Coronavirus apolet tanımıyor.
Size bile insan gözüyle bakıyor bu coranavirus o kadar adaletli ki…
Tabi ki biz fakirleri, emekçileri çok zor günler bekliyor, belki de aç kalacağız, susuz kalacağız ama kısmi bir eşitlik sağlamıyor değil bu coronavirus…
Tek tesellimiz, biz zaten alışkınız ölüme de, sizin de bizimle yanyana olmanız çok kıymetli… Bizim öğretemediğimizi coronavirusun öğretmiş olması bile bu günümüzün tek tesellisi olsun…