Sen geç onu. Devlet içinde devlet tek bir defa kuruldu bu ülkede. Onu da siz kurdunuz. O devletin adı FETÖ terör örgütüdür.

Vay efendim ”madem öyle neden bizi yıkmak istediler” diye manevra yapmaya çalışıyorsunuz o kıt aklınızla. Sen önce onu halife olarak getirmeyi kabul edip, 2023 Yılı yaklaştıkça ”onu almayın beni alın” dersen, o da seni indirmeye çalışır.
Martava atmayın.
Bal gibi Mustafa Kemal’in Türkiye’sini yıkıp, Amerika’nın Türkiye’sini kurmak üzere ABD tarafından iktidar yapıldınız.
Neymiş; devlet içinde devleti siz kurdunuz. Ama ilahi adalet, iktidar savaşı sonrası, eski Türkiye temsilcileriyle yan yana getirmek zorunda bıraktı. İktidarının ömrünü uzattınız böylece. Dolayısıyla Amerika’nın hilafet düşü suya düştü.

İktidar olduğunuz günden bu yana, bütün politikalarınız dünya ve dolayısıyla Türkiye sermayesini beslemek üzerine gelişti. Halkın dine olan zaafını siyasete meze edip, rakıyla kafa çeker gibi para ile kafayı çekip, zil zurna sarhoş oldunuz.

Şimdilerde ise, artık dini söyleminiz bile kar etmiyor, çünkü hiç kimse size inanmıyor.
Arkanızda olanlar ise bir iki kemik, bir iki yalak ile borazanlıklarını sürdürüyor. Sizi desteklemek şu işsizliğin çığ gibi üzerimizden geçtiği süreçte 657 kadar güvenceli. Adamın onuru da yoksa alıyor parayı, veriyor desteği. Sizin toplumdaki karşılığınız bu.
Anladınız mı?
Bu kadar. Fazlası yok.
Gönül isterdi ki, Çin’de koronavirüs vak’ası çıktığı an, Türk Tabipler Birliği ile temasa geçilip, bilimsel bir planlama yapılsın. Ama maalesef. Size göre bilim terörist, sizden olmayan herkes teröristti. Bu kahrolası akıl sizi Türk Tabipler Birliğine düşman gibi bakmanızı sağladı. Ve Koronavirüsün yolu gözlenmeye başlandı. Gelirse önlem alınacaktı.

Hatta hiç bir önlem alınmadığı halde, bizim aldığımız önlemler sayesinde ”bize gelmedi’ gibi safsatalar bile yapıldı. Oysa sosyal medyadan Türk Tabipler Birliğinin defalarca feryadını duydum.

Ama işiten olmadı. Sanıldı ki ”eyyyy korona” dediğimizde soluğu Çin’de alacak.

Bakın almadı. Bu koronavirüs. Ne Aydın Doğan’dı, ne Turgay Ciner, ne Karamehmet, ne Ceceli, ne Cem Boyner, ne de diğerleri idi. Geldi ve yakıyor. Halkı öldürüyor. Her gün katlanarak çoğalan bir travma.

Neden çoğaldığı da çok net.

1- Sanki kıtlıktan çıkılmıştı, dünya bu gerçekle yüzleşirken, siz on binleri umreye gönderdiniz. Gelince de Anadolu’ya dağılmalarında bir sakınca görmediniz. İş işten geçtiğinde de yalandan önlem alıyormuş gibi yapıp, öğrencileri gece yarısı sokağa atıp, umrecilerin bir kısmını yurtlara yerleştirdiniz. Öğrenciler ya sokakta kaldı, ya da parası olan evine döndü.
2- Okulları tatil ettiğiniz gün bile cuma kılmada sakınca görmediniz, futbol maçlarını seyircili oynatmakta bir sakınca görmediniz.

3- Sınırları kapatıyormuş gibi yaptınız, giriş çıkışlar sürdü.

4- Karantina kavramından bihaberdiniz. Karantinayı nasıl yapacağınızı örgütleyemediniz, planlayamadınız.

Benim aklıma göre, sadece iş insanlarını toplayıp korona paketi açıklayıncaya kadar bu ülkenin %80’ini temsil eden oda ve sendikaları da o toplantıya çağırmalıydınız. Hele hele Türk Tabipler Birliğini asla ötekileştirmemeliydiniz.
Cumhurbaşkanı, TBMM’sini toplayıp, her partiden bir milli kriz masası oluşturarak, ülkenin bu salgından az hasarla çıkması için çalışmaya başlamalıydı.

Bu krizi TBMM’i yönetmeliydi.
Türkiye AKP değildir. Bunu kafanıza sokmadıkça biz halk olarak daha çok ölürüz. Tabi bu tercih de sizin. Ya ölmemizi isteyeceksiniz, ya da ölmememizi…
Bunun ortası yok.
Gelim belediyelerin yardım toplamasına.

Hatta buna gelmeden söylemek istiyorum ki, bu iktidar, ülkemizde barış ve sukünet içinde yaşamamızı istiyorsa, derhal İçişleri Bakanını görevden alır. Hemen bu gün.
Nedir bu yahu ” haydin bizimkiler karşı mahallenin çocuklarına saldırıyoruz” halleri her gün?

Siz ne yapıyorsunuz yahu? Sallamayın şu parmağınızı iki de bir.
Devlet mi yönetiyorsunuz, karşı mahalle üzerinde derebeylik kurmadan başka göreviniz yok mu?
Korona kapıya dayanmış,onar onar, yüzer, yüzer insanımızı alıyor, belki yarın biner biner alacak, siz ne yapıyorsunuz?
Hin planı yaparak, CHP’li belediyelerin aç bıraktığınız halka cansuyu olmalarına engel oluyorsunuz.

Bu yaptığınız ne devlet adabında karşılık bulur, ne dinde karşılık bulur, ne de ahlakta karşılık bulur.
SİZ NEREYE DAYANDIRIRSANIZ DAYANDIRIN ARTIK…!

Size son olarak derim ki;
Sizin siyasi akımınız, yani 1946 Yılında başlayan karşı devrim akımı bu ülkenin önüne takoz olmasaydı, kendi iç dinamikleriyle gelişseydi, her yıl dışarıya ödediğimiz faizler bu ülkede kalacak, sanayimizi kurmuş olacaktık. Ortalama 50 Milyar dolar en az dışarıya faiz ödemişliğimiz var. Diğer etmenleri saymıyorum. Sadece faizi ödemeseydik 70 Yılda 3.5 trilyon para olacaktı şu an kasamızda. Buraya giden paranın içeride değerlendirildiğini düşündüğümüzde en az 35 Trilyon dolar parası olan zenginlikte bir ülke olacaktık.
Sizin siyasi akımınızın bu ülkeye zararı bu. Bitti artık, yetti artık GİDİN…!