Karga Gak Demeden
21-04-2020
Ömer ŞAN

İyilik Daha Bulaşıcı

Pandemi, dünya genelinde yaşayan insanların sağlığını tehdit eden bulaşıcı hastalıklara verilen genel bir isim olarak çıkıyor karşımıza. Günümüzün küresel sorunu yani! Peki, bizdeki çözüm ne? Dua! Kredi faizi indirimi vs vs!

Belediyeler, halka yardım için kampanya başlatıyor. Yasak! Gıda-kumanya yardımı yapıyor. Yasak! Dahası memlekette esasen muhalefet olmak yasssaaakkk! Sonra, şak şak da şak şak, en büyük…

Devamı yazının sonunda gelecek!

Cumhurbaşkanı Erdoğan, videokonferansla katıldığı İstanbul’daki bir hastane açılışında, “Hükümete geldiğimizde bu ülkede doğru dürüst ambulans bile yoktu” demiş! Herhalde dili sürçmüş, İzmir’deki Adnan Menderes ve Ankara’daki Esenboğa Havalimanlarını unuttuğu gibi…

Sağlık Bakanlığı arşivlerine göre, Türkiye Cumhuriyeti’nin ilan edildiği 1923’te Osmanlı’dan devralınan 554 doktor, 69 eczacı, 4 hemşire, 570 sağlık memuru, 136 ebe vardı… Büyük şair Nazım ise, Ulusal Kurtuluş Savaşında kadınlarımızın mücadelesini; “Ayın altında kağnılar gidiyordu. Kağnılar gidiyordu Akşehir üstünden Afyon’a doğru…” diye anlatıyordu… Acaba onları mı karıştırdı?

Fransız yazar Andre Gide, “Karanlığa küfredeceğine, bir küçük ışık yak, daha yararlıdır” diyor. Hani Fransız kalmayın dine, not ettik satır arasına…

Yurt genelinde milyonlarca yurttaşa ‘EvdeKal’ diyerek, karantinaya alarak, askerleri teskereye göndermeyerek salgın önlemleri alırken; gazeteci ve fikir suçlularını, sanatçıları, yazarları ayrı tutarak, çocuk tacizcileri, uyuşturucu tacirleri, katın cinayetinden, gasptan, adam öldürmekten ve türlü yüz kızartıcı suçtan hüküm giymişlere tahliye kararı çıktı ya… Bakın memleketin haline…

Önce Kars Belediyesine, ardından da ‘Salda ranta gitmesin’ diye mücadele eden Yeşilova Belediye Başkanına karşı yapılan silahlı saldırıları hele bir manalandırın! Saldı çayıra, başkan kayıra… Mevla neylesin? Bu yaşananlar ve daha sonrakilerin vebali bellidir! Kendilerine dönsün.

İktidarı, yandaşı kalkmış CHP’li belediyelerin başına… Ekmek dahi dağıttırmıyor, soruşturma üstüne soruşturma açarak ‘halka karşın’ ‘ranta’ hizmete dua ediyorlar!

Yani İktidar, bu manada virüsle değil, yerel yönetimlerle mücadele ediyor.

Önce şaka veya montaj sandık ama meğer gerçekmiş… MHP Genel Başkan Yardımcısı Yaşar Yıldırım, “CHP’nin hedefi tek adam rejimini devirip Demokrasi getirmek. Buna müsaade etmememiz gerekir” demiş ya ciddi ciddi… Bu nasi iştu, anlayabildunuz mi? Demokratik Parlamenter sistem diye bir şey anımsıyor musunuz?

Mesela, bu arkadaşın içinde bulunduğu Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açılışının 100.Yılı için kutlama mesajları atılırken!.. Bu arkadaşlara, TBMM’nin, bu ülkenin bağımsızlığı, yeddi düvele karşı verdiği ulusal kurtuluş mücadelesini, bayrağını, devleti ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü ifade ettiğini nasıl anlatacağız?

Bakan Albayrak’ın ‘Kanal İstanbul’ güzergâhında arazi aldığını ortaya çıkarttığı için Cumhuriyet muhabiri Hazal Ocak hakkında, ‘hakaret’ suçlamasıyla dava açılmış, hapis cezası isteniyormuş ve de Albayrak’ın arazi satın alması ise ‘doğal süreçte yaşanan bir alışveriş olayı’ olarak yorumlanmış…

Haberciliğin temel tanımlarındandır: ‘Köpeğin insanı ısırması haber değil ama insanın köpeği ısırması haberdir!” Bir bakan, hükümetinin projesi olan bir çalışmadan rant/çıkar/fayda elde ediyor ise… Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin siyasi kimliği ile nüfuz kullanıyor ise… Suç budur, gerisi ot yemektir!

Tam da bu aşamanın öncesinde; ‘Çocuklara yönelik cinsel istismara’ gece yarısı af geldi. Gazeteciler af kapsamı dışında bırakıldı. Yasayla 90 bin kişiye tahliye yolu açıldı. AKP ve MHP’li vekiller oylama sonrası kutlama yaptı.

Ama şunu aklınıza sokun ki, kız çocuklarını, cinsel istismar uygulayan kişiyle evlendirmeye teşvik eden yasalara her daim hayır denecek. Çünkü, Çocuk İstismarının Affı Olamaz!

Çok da manidardır ki, bu yaşananlar sonrasında Rize’nin aydınlık yüzü olarak görülen Fındıklı’da geçen hafta çok vahşice bir kadın cinayeti işlendi… Kılıfında ise sözde aşk varmış! Batsın ulan aşkınız. Son bir ayda Rize’de 2 kadın cinayeti! Bu mudur memleketin ahvali? Lanet olsun böyle aşka, saplantıya…

Ailesine, yakınlarına, dostlarına ve mensubu olduğu AKP Fındıklı örgütüne sabır ve başsağlığı diliyorum!

“Yaşama sancısı takılır kiminin ayağına, kiminin sevdasında göğündedir umudundadır…”

Ve Ankara’da veresiye defterleri kapanıyor, kardeşlik kazanıyor… Dayanışma için, 6 milyon tek yürek olmuş, ‘iyilik daha bulaşıcı’ olmaya devam ediyor… Ve siz, bu uygulamayı yapanlara, soruşturma açıyorsunuz! Vay beee…

TBMM Başkanı Şentop, 100.Yıl kutlamaları için 23 Nisan akşamı 21.00’da herkese balkon ve pencerelerinden, ellerinde bayraklarla İstiklal Marşı okumaya davet etmiş…

Çok da güzel olur!.. TBMM’mizin 100.Yılında, 23 Nisan akşamı Saat 21.00’da, balkon ve pencerelerden okuyacağımız İstiklal Marşının hemen ardından yine hep birlikte Gençlik Marşını okumaya var mısınız?..

“Ha, düştü/ düşecek dem/ üflendi adem/ yaprakta çiğdem/ dalında badem/ topraktan öğdem/ değmesin İldem/ yürekte sevda/ can tende her dem/ cem olur ha cem…”

Ve yazının başında verdiğimiz notu tamamlayalım… Sonra, şak şak da şak şak, en büyük…

Aziz Nesin’in şiiridir… “olunca taş ak olmalı/ olmamalı aman kara/ ah farfara farfara/ taş ak sığmaz şalvara/
…altı okka olmalıdır/ tuman şalvar dolmalıdır/ şak şak da şak şak şak da şak/ altı okka gelen taş ak…”

23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı yürek kaviliğinde kutlu ve mutlu olsun.