Sami Özçelik

Sayın Cumhurbaşkanım; Sizin de sık sık dile getirdiğiniz gibi çok zor bir dönemden geçmekteyiz.  Bu zor süreçte seferberlik anlayışı içinde bir ve beraber olmak zorunluluğumuz vardır. İşte tam bu noktada  size Adalet Ve Kalkınma Genel Başkanını şikâyet ediyorum.  Üzülerek söylüyorum ki  dünyanın ölümcül koronavirüs nedeniyle kırmızıya boyanmış hartası içinde çok büyük bir mücadele veren Türkiye siyasi ayrışma ve kavgalar yaşıyor. Bu biz 83 milyon vatandaşı derinden üzmektedir.  AKP Genel Başkanı, kendi belediyelerine, il başkanlarına çalışın, vatandaşa ulaşın diyor.

Mesela Elbistan Belediye Başkanı afişlerle, duyurularla ekmek dağıtmakta, evlere hizmet götürmekte… Ne güzel elbirliği ile hep beraber halkımıza hizmet yarışı içinde olmak. Zaten belediyeler bunu yapmak için vardır. Ama CHP veya diğer yüzde yüz Milli ve yerli  olan milli iradenin seçmiş olduğu  belediyeler aynı işi yapınca paralel maralel diyor!

Sayın Cumhurbaşkanım oysa siz, 3 Nisan tarihinde dünyada ve ülkemizde pandemi ilan edilen, ülkemizde korona ile yapılan mücadeleyi Kurtuluş Savaşındaki duruma benzeterek Atatürk döneminde yapılmış Tekalif-i Milliye’den söz ettiniz. Yani herkesin elini taşın altına koymasını istediniz. Kısa sürede,kendi milli bankalarımızdan,(Özel bankalardan, büyük alışveriş merkezlerinde, mağaza marketlerden, avm’lerden çıt yok, üstelik küçük esnaflar kapanırken, onlar,  coronalı günlerde bile aralıksız iş yapabilmekteler!) çoğunluğu işçi, memur bürokrat, halktan 2 katrilyonu aşan bir yardım geldi!.İşadamları hala çok cimriler!.

Siz bu büyük salgın savaşında birlikten, beraberlikten, dayanışmadan bahsettiniz, siyasetten uzak siyaset üstü Çanakkale ruhunu hatırlattınız. Allah sizden razı olsun!.  Ancak AKP Genel Başkanı yine bildiğini okuyor!. CHP’nin koronadan daha tehlikeli olduğunu söylüyor. CHP’ye oy veren  vatandaşı coronadan beter virüs ilan ediyor!. Nerde kaldı bana oy veren vermeyen bütün vatandaşlar benim vatandaşımdır sözü!!!

AKP Genel Başkanı CHP’li belediyelerin, diğer yerli ve milli düşüncenin seçtiği belediyelerin  yaptığı hizmetleri engelliyor, ekmek dağıtımına bile izin vermiyor, başkanlara soruşturma açıyor. Aynı genel başkan AKP logolu yardım paketlerini dağıtıyorlar, üstelik sizin adınızı da kullanıp selamınızı götürüyorlar!.

Seçim gecesi onları Topal Ördek yapacağını ve asla çalıştırmayacağını söylemişti. Ama böyle bir günde, millet olarak çok zor bir dönemde bir anlamda varlık, yokluk mücadelesi verdiğiz dönemde yapacağını düşünmek bile istemiyoruz.

Sayın Cumhurbaşkanım; Cumhurbaşkanı bu ülkenin Ombudsmanıdır. Sizden önce gelen (Abdullah Gül Hariç)  10  Cumhurbaşkanı böyleydi. Ülkenin tamamını temsil ediyordu, Ülkenin tüm vatandaşlarını temsil ediyordu. Hangi siyasi görüşten olursa olsun Cumhurbaşkanı olduğunda ettiği yemin gereği Anayasaya uygun davranıyordu.  Siz de bunu yapıyorsunuz. Sayın cumhurbaşkanım,  ombudsmanın tanımına baktım, hani bilmeyenler için bu tanımı yazıyorum, şöyle yazıyor;

“Ombudsman, şikâyetleri ve bir takım teşebbüsleri ele alıp değerlendiren ve bunlara her iki taraf için de tatmin edici çözümler bulan kişidir.  Kurumsal olarak Ombudsman terimi, Parlamento tarafından halkın şikâyetlerini dinleyip, çözümlere ulaştırmak üzere seçilmiş kimse veya kimseleri simgelemektedir.  Bu tanıma uydurulmaya çalışılmış kurum var şimdi. Adına Arabulucu mu ne diyorlar? Ama onların hepsi ya AKP eski milletvekilleri, ya AKP’nin eski bürkratlarıdır. Yani tanıma uymamaktadırlar!. Onlar geçmişleri ve siyasi görüşleri nedeniyle ombudsman olamazlar! AKP Genel Başkanına tabidirler!.

Siz kurum olarak ülkenin en yüksek makamında, Cumhurbaşlkanlığında bir baba edasıyla 83 milyona, tüm siyasi partilere,  STK’lara, sendikalara, Odalara, eşit mesafede duran ve onlara haksızlık yâda yanlış yapıldığında devreye girip evlatlarınız arasında huzuru, barışı, sevgiyi, saygıyı tesis etmekle görevlisiniz.  Size bu görevi Yüce Türk Milleti vermiştir.

Ancak siyasi partiler arasında iktidar, muhalefet tartışması olabilir. Bu ülkenin, demokrasinin  yükselmesi için gereklidir.  İktidar iş yapar, muhalefet kamu adına bunları denetler, doğru olana katkı sunar, yanlışa karşı çıkar, böylece doğru bulunur. Ama bazen iktidarlar kantarın topuzunu kaçırıp güç zehirlenmesi hastalığına yakalanabilir. Muhalefeti ve demokrasinin unsurlarını yok sayabilirler.

Bu durumda,  iş ülkeye ve millete zarar vermeye başlayınca tıpkı bir sigorta gibi aralarına girip durumu normale getirecek kurumun başındasınız. Bu yüzden AKP Genel Başkanını size şikâyet ediyorum.   Vatandaş olarak gördüğüm tehlikeli gidişata işaret etmek istiyorum.   Biz aynı geminin insanlarıyız. Şayet bu gemi zarar görürse kaptanı da tayfası da  yok olur!.  Sayın Cumhurbaşkanım siz bu geminin pusulasısınız. Bu fırtınalı dalgalardan ancak pusula yardımıyla kurtulabiliriz!..

Koronavirüsün çok ciddiye alınması gerekiyor. ABD, İtalya, İspanya, Fransa, Almanya, Kıta Avrupası, Asya, Rusya,  Ukrayna ve en son Afrika… Dünya coronavirüs ateşiyle adeta yanıyor, harita boydan boya kırmızı alarm veriyor!..  Ayrışırsak, o ona, bu şuna ağzına geleni söyler,yapılacak  işler arasında eşgüdüm, samimiyet, iş bölümü,  senkronize çalışma sağlanamazsa bir maske bile dağıtılamaz hale gelir.

Sayın Cumhurbaşkanım; biz dünyaya yardım ediyoruz, bundan gurur duyuyorum. Burada sizin çok büyük faktörünüz var. Bayrağımızı, Cumhurbaşkanlığı forsumuzu dünyaya tanıtıyorsunuz. Ama AKP Genel Başkanı maskenin dağıtımını bir ayı geçti temele oturtamadı. Halbuki çözüm çok basit ve herkes buna gönüllü.

Mesela paralı yapsınlar tanesine 1 TL sembolik ücret koysunlar; bakkallar, marketler, eczaneler herkes satsın. İnsanlar tıpkı ekmek, gazete alır gibi maskesini de alabilsin. Bu kadar basit işi devlete yaptırmaya kalkışmak, acemiliğin daniskasıdır!. Devlet onu yapar mı, devlet bunu yapar mı diyerek satılmadık şey bırakılmadı, en startejik kurumlar bile hepsi Özelleştirildi. Ama maske işini devlet yapsın diyorlar!.  Tam bir çelişki!  Siz Cumhurbaşkanı olarak, AKP Genel Başkanına söylerseniz bunu yapabilir.

Mesela vatandaş şunu merak ediyor; Yaşanan şu süreçte bazı belediyelerin yaptığı yardımları engelleyen yasaklayan zihniyet niye Elbistan belediyesinin yaptığını engellemiyor? AKP Belediyeleri ülkenin de diğer belediyeler Moskova’nın mı oluyor?

Bence ne Elbistan’ı ne Ankara’yı, ne İstanbul’u ne Rize’yi ne İzmir’i ne Bayburt’u ne Mersin’i nede Van’ı engellememeli aksine bu yardımları kontrol etmeli. Yani ombudsman olmalı, başarılı insanları o, bu, şu demeden ödüllendirmeli ve ülkeyi hizmet yarışına sokarak, bu kötü günlerden  en hızlı şekilde çıkmamız sağlamalı. Saygıyla ve sorumlulukla, kalın sağlıcakla