Şunu net olarak görüyorum;
İktidarda CHP olsaydı ve CHP koronavirüs belasından korumak için halkı eve çağırıp ” evde kal” deseydi, AKP Başkanı üyelerine ”bu CEHAPE’yi dinlemeyin, caminize de gidin, işinize gücünüze de gidin, bunları bilmez misiniz, bunlar zaten oldum olası dinimize saldırıyorlar” der, tıpkı Mavi Marmara’da bile bile insanları ölüme yolladığı gibi burada da hiç gözünün yaşına bakmadan yollardı.
Bu AKP Başkanı, kendinden olmayan herkese terörist diyerek etkisizleştirmeye çalışıyor.
Ben de bana terörist diyemezsin, diyorum.
Ben hiç bir FETÖ militanını devleti ele geçirsin diye devletin kilit noktasına atanma yazısının altına imza atmadım.
Ben hiç bir zaman BOP eş başkanıyım demedim.
Ben hiç bir zaman CIA , FETÖ, PKK gibi örgütlerin ortak yayın organları olan Taraf Gazetesini ülkenin resmi gazetesiymiş gibi yetkiyle tetikçilik yaptırmadım. Bu gazeteye devlet nizamının dibine dinamit koydurup, devleti tarumar ettirmedim.
Ben senden olmadığım için bana terörist diyemezsin. Diyemezsin çünkü, Abdullah Öcalan’ın, yani PKK liderinin kırmızı bülten ile aranan kardeşine TRT’ye çıkartıp seçim propagandamı yaptırmadım.
PYD Başkanını ben kırmızı halılarda karşılatıp, göndere bayrağını çektirtmedim.
Hele Habur sınır kapısına mahkeme hiç kurdurmadım.
Ülkemize koronavirüs gelmeden önce ülke ekonomisini batırdığınız bir gerçek. Bu batmışlığı koranavirüse yükleme çabası içinde olduğunuzu görmekteyiz.
Yalandan şunu yaptık, bunu yaptık diyerek ahkam kesmeyin. Halk, aile içinde yardımlaşma yaparak açlıktan ölmemeye çalışıyor. İyi insanların yardımlarıyla insanlar ölmekten kurtuluyor
Devlet halkın yanında yoktur.
Damat ayakları yere basmayan gevezelikten başka bir şey yapmıyor.
Damat bu ülkeye yük.
Sizin saraylarınız, uçaklarınız bu ülkeye yük.
Devlet ekonomik olarak halkın yanında değil.
İsveç şovu, diğer ülkelere yardım şovu dezenformasyondan başka bir şey değildir.
Gelelim Diyanete,
AKP Başkanı;
Laiklik anayasamızın 2. maddesidir. Bunu koruyacağınıza dair namus ve şeref üzerine yemin ettiniz.
Bu yemini yapan birisi Diyanet İşleri Başkanını devlet yönetimine karıştırmaz. Diyanet İşleri Başkanı devlet adına beyanlarda bulunamaz. Din adına onu da sadece camide konuşabilir. Laik bir ülkede televizyonlara demeç veremez.
Verirse sizin yemininizi hatırlatırım.
Eş cinsel olan kişiler reşit kimselerin tercih ettikleri bir şey. Ayrıca eş cinsellikten falan kimsenin başına felaket gelmez. Eğer zararlı ise sadece kendilerine zararlıdır. Hem ülkemizde eş cinselliğin öyle yaygın olduğunu sanmıyorum.
Yaygın olan şey, eş cinselliği mumla aratacak işler oluyor bu ülkede.
Mesela bademleme oluyor.
Din alimleriniz, ulemalarınız çıktı bademleme bizim ecdadımızda var dedi. Demek ki eşçinsellikten kat be kat yaygınlıkta bademleme var.
İsterseniz bademlemenin ne olduğunu hatırlatalım;
Ulemaların ergenlik yaşına gelmemiş, ne kadar küçük olursa o kadar mübah sayılan erkek çocuğa tecavüzdür bademleme. Bir defa değil, o erkek çocuğu nikahlı karısı gibi her gece yatağına almaktır bademlemek.
Ayrıca bu toplumun kız erkek ayırmaksızın aşırı derecede fazlaca vukuatın olduğunu, bir çoğunun üstünün örtüldüğünü bilmeyen yoktur. Hatta bir çok kuran kurslarında, bir çok muhafazakar öğrenci yurtlarında bu tecavüz,taciz işinin ayyuka çıktığını cümle alem bilirken, Diyanet başkanı tüm bu aşağılık ilişkilerden neden bahsetmiyor? Kimi, kimleri, hangi gelenekleri koruyor?
AKP iktidarı, bu ülkeyi sadece ekonomik olarak batırmadı, ahlaken de, dinen de batırdı. İslam dinine İŞİD, EL-Kaide, FETÖ’den sonra en çok zarar veren partinin din adına konuşmaya hakkı da yoktur, haddi de…
Özer Topçu