1 Mayıslar bizim ilk, orta ve lise yıllarımızda bahar bayramı olarak kutlanırdı kırlarda. Ankara’ya geldiğimde, üniversitede öğrenciyken gündüz işçi olarak çalışıp, gece okula devam ediyordum. O yıllar, her alanda devrimci mücadelenin ivme kazandığı yıllardı. Sendikalarda da öyleydi.

1976 yılı sonlarından itibaren Başbakanlık Basımevi Döner Sermaye İşletmesindeki sendikal faaliyetlerimiz hız kazanmaya başladı.

1977 yılı başından itibaren sendikal çalışmalarımızı daha da yoğunlaştırdık. Sendikal faaliyetlerimiz esas olarak MHP’lilerin yönetiminde olduğu sarı sendikadan (TÜRK-İŞ’e bağlı Basın-İş Sendikası) kurtulmak amaçlıydı. Bunun için DİSK’e bağlı Basın-İş sendikasıyla görüşmelerimiz yoğun bir biçimde devam ediyordu.

İşçilerin sendikal örgütlenmesi faaliyetlerimize, 1 Mayıs İşçi Bayramı’na katılmayı da planlayarak dahil ettik.

İstanbul’da yapılacak olan mitinge katılmak isteyen işçileri belirlemeye başladık. Ancak işçilerin çok büyük çoğunluğunun 1 Mayıs İşçi Bayramı’nın ne olduğundan haberleri bile olmadığını bu çalışmalarımız sırasında gördüm. İşin doğrusu, bizler de bu konuda çok bilinçli ve birikimli değildik. O nedenle, sendikamızla birlikte konuyu tartışarak, ön bilgilendirme ve eğitim çalışmaları yaptık. İşçilerle mitinge katılmaya kesin karar verdik.

Basın-İş kolundaki diğer kamu kurumlarının matbaalarında ki işçi önderleriyle de görüşerek, iki üç otobüs dolusu işçiyle 1 Mayıs İşçi Bayramı’na katılmak üzere İstanbul’a doğru yola çıktık.

Sabahın erken saatlerinde İstanbul’a vardığımızda, diğer bölgelerden gelen işçiler ve özellikle de İstanbul bölgesi işçileri çoktan yürüyüş güzergâhındaki yerlerini almışlardı. Adeta bir bayram yeri gibiydi Beşiktaş. Biz de onlara katılarak yürüdük. Saatler sonra Taksim Meydanı’na vardık. O mahşeri kalabalığı gören işçi arkadaşlarımız, şaşkınlıklarını gizleyemiyorlardı.
Hatta dönemin en meşhur sinema, tiyatro, ses sanatçılarının birçoğunu ya-kından ilk defa o mitingde görme şansını yakalamıştık.

Alanda gerçekten de muhteşem bir kalabalık vardı. İşçiler, emekçiler, aydınlar yerde ki karıncalar kadar çoktular. Marşlarla, sloganlarla yeri göğü inletiyorlardı. Biz grup olarak, meşhur Intercontinental Oteli’nin önünde bir yerde idik.

İşte o 1 Mayıs 1977 gününün sabahında bir kısım işçi arkadaşlarımla İstanbul’da çektirdiğimiz 1 Mayıs İşçi Bayramı hatıra fotoğrafımız. Bu aynı zamanda benim ilk renkli fotoğrafımdır. Ama ne yazık ki, sonraki süreçlerde işçilerin yaşamı hiç bu resim gibi renkli ve neşeli olmadı!..
Saat 15-16.00 sıralarındaydı. Tuvalet ihtiyacı olan işçileri Gümüşsuyu tarafındaki tuvaletlere götürdük. Geri dönerken alandaki işçilerin binlercesinin panik halinde bize doğru koştuklarını gördük.
Şaşırdık.
Neler olduğunu sorduğumuzda:
“Miting alanına saldırı var, alanda katliam var, kaçın” dediler ve bizler de onlarla birlikte gerisin geri dönüp, koşarak sahile kadar indik.

Otobüslerimizin yanına vardık varmasına ama arkadaşlarımızın bir çoğu gelmemişti. Haberleşme olanağımız da olmadığından tüm arkadaşlarımızın gelmesini beklemekten başka yapacak bir şeyimiz yoktu. Neyse ki tüm işçi arkadaşlarımız sağ salim otobüse geldiler. Gece Ankara’ya dönüş yolculuğumuz başladı.

İşte o kanlı 1 Mayıs’ta ne yazık ki, otuz dört insan hunharca katledilmişti!.. Katilleri ise hâlâ bulunamadı!

Mitinge katılan arkadaşlarımızdan kimileri, şakayla karışık da olsa:
“Bizim işçi arkadaşlarımızın tuvalet ihtiyacı olmasaydı, bulunduğumuz yerde katledilenlerden birkaçı da belki bizlerden olurdu” derlerdi.

Ben inanıyorum ki bu mitinge katılmış olmamız, sendika değiştirme fikri konusunda önemli bir etken oldu. İşçiler orada birlik ve dayanışmanın, hak aramanın öneminin yanı sıra faşizmin gerçek yüzünü bir boyutuyla da olsa görmüş oldular.

Yine de selam olsun 2020’de evlerde tutsak işçi sınıfına…

SMMM Gökhan DEDE