Şu şehir hastaneleri diye açılan görkemli dükkânlar, tüyü bitmemiş yetimlerin,‎ ‎fakir ‎fukaranın rızkına göz dikmiş kârhanelerdir. Müşterileri de can derdinde,‎ ‎geçim ‎derdinde vatandaşlar.‎
Haksızlıktan, hukuksuzluktan, adaletsizlikten , sahipsizlikten sağlını ‎yitirmiş ‎yeterince ‎müşteri çıkaramazlarsa, eksiğini vatandaşların ‎vergilerinden ‎karşılanmak üzere kâr ‎garantisi verilmiş kârhaneler.‎
Milletin kesesinden her yıl bu kârhanelere akıtılacak paralarla her semte bir ‎hastane ‎yapılabilecekken, bu soygun, bu zulüm kurumları niye kurulur. Evet,‎ bunlar ‎birer ‎zulüm kurumlarıdır.‎
Acil durumlarda saniyelerin önemi vardır.‎ Bir iki saniyelik ‎zaman, can da alır, hayat ‎da verir. Oysa en yakın semtten en erken yarım saatte, o ‎da keşmekeş trafik izin ‎verirse, ancak ulaşılabilecek bu yerler kime hizmettir. Bunlar iyi niyetli (!) bir cehaletin ürünü ‎değilse, adı nedir.‎
Ülke çıkarları, yurttaşların sağlığı düşünülse, milletin sırtına bu kambur eklemez; her ‎semte bir hastane yapılırdı. Semt Hastaneleri, hem‎ daha ‎az paraya yapılır; hem de ‎her anlamda daha işlevsel olurdu. Maksat,‎üzüm yemek değil, bağcıyı dövmek olunca, işler, böyle içinden çıkılmaz oluyor.
Cumhuriyetin ilk yıllarında, hastaneler, bu gerçekler göz önüne alınarak, kentin ‎en ‎merkezi yerlerine yapılmış. Hepsi birer ikişer kapatıldı. Gerekçe neydi, hangi ‎akla ‎hizmetti. ‎
Şu köprüleri geçtik. Dünyanın sayılı hava alanlarından birini talan edip konumunun, ‎ikliminin, fiziki koşullarının, aklı başında hiç kimsenin onaylamadığı yeni bir hava ‎meydanı yapmanın, akılla, bilimle açıklanması mümkün değildir.‎
Eğer, Atatürk adından kurtulmaksa maksat, boşa çabadır. Yalnız,‎
Türkiye tarihinin değil, dünya tarihinin granit taşına, altın harflerle kazınmıştır,‎ Mustafa Kemal Atatürk adı.Karşı olanlar da bu çıplak gerçeği bal gibi biliyor.‎
O zaman, hurafe ehlini avlamak için yapılan ucuz bir siyasi hesaptır. Bu ucuz hesabın ‎pahalı faturasını da “öteki” yurttaşlarla birlikte, şakşakçılar da ödemektedir. Ne diyelim. Allah, akıl fikir ihsan eylesin.‎
Asıl sorun da iktidara geldiğimizde, bu akıldışı uygulamalara son verip aklın,‎ bilimin gereklerine göre, yeniden düzenleyeceğiz bütün bu bozuk, yanlış uygulamaları diyen, halka umut veren bir muhalefetin olmamasıdır.

Bilal Kayabay