Karga Gak Demeden
12-05-2020
Ömer ŞAN

Kendi Çalar, Kendi Oynar!

Yok ha, öyle çalmak derken, hırsızlıktan vesaire söz etmiyoruz, korkmayın… Saz da, davul da değil, söz gelimi… Uysa da uymasa da misali yani!

“yüreğidir/ insanın çiçeği,/ kimi kırlarda açar/ kiminde güller…/ ama/ leş gibidir/ sevgi ekilmeyeni, /kurutur yaşamı/ yine de doymaz!..”
Sevgiyle ekili yüreklere selam olsun…

Diyoruz da, geçen hafta televizyon birinde iki kadın, belki de ana… Tacize, cinayet, şiddete maruz kalan hemcinslerini, çocukları ve dahi yürekleri bile umursamadan, leş gibi ağızlarından deli saçmaları saçtılar!

Silahlanıp, öldürülecekler listesi yapan bu insanlar kimdi? ‘Benim listem hazır’, ‘bizim aile 50 kişiyi götürür’, ‘biz çok donanımlıyız bu konuda’ diye ifadeler kullanan bu edebinden yoksunlar kimlerden güç alıp güveniyor?

Bu zatlar, kendi inisiyatifleriyle mi bu ölüm listelerini hazırlıyor yoksa örgütlü olarak bir çalışma mı var? Devletin dışında silahlı güç kuran bu çeteler kimler, nereden besleniyor?

Yoksa, bir zamanlar olduğu gibi devlet içinde bazı kişiler, bazı odaklara özel görevler mi verdi yine?

Biliyoruz ki, 2 kişilik dahi olsa bir örgüt, devletin ilgili birimlerinin haberi vardır! Yaptıkları ve yapacaklarını bilir devlet! Kontrolde tutar bir de ha…

Ama bunlar, bu yavşaklıklar açık ve net… Nitelikli darbe, iç savaş ve katliam çığırtkanlığı… Daldan armut toplanıyor sanki! Hak, Hukuk, Adalet; onlar için geldiklerini söyleyenlerce yok edildi… Ortaya bu durum çıktı işte!

“aynı evredeyiz/ aynı enlemde/ meridyenin ortasında./ oksijen aynı/ toprak, hava/ su aynı./ zerreden çiy damlası/ bakıyoruz sadece,/ karşı beri./ kim kimi alt ederse/ alacak cansuyunu/ bütün evrenin…”
Sevgi yüceliğinde güzel günler görelim istiyoruz, huzur ve umutla… Çok mu?

Dönüyoruz çevreye, yaşamsallığın bir başka boyutuna… Çay var ya önümüzde. Doğu Karadeniz’in lokomotifi, sosyal, ekonomik, kültürel, varı-yoğu! Artık çözüme odaklanan yok…

Herkes, her kafadan öneriler sıralıyor, ortak noktalarda kimse bir araya gelip, ‘birlikte tavır alalım’ demiyor! Talepler apaçık ortada oysa ki… Talepleri ortaklaştırır ve hakkımızı hep birlikte alırız, diyenlere de kulan asılmıyor!

Ama yok öyle yağma haaa…

Bakın mesela, 1 Adedi 7 tane ve de 0,24’ü de olan (7,24) TL eden, dolar denen yabancı para birimini bir kenara koymadan…
Hıyar ile Domatesin 5 Lira olduğu bu memlekette, hala üreticinin durumunun ne olduğu belli olmayan bu dönemde, Yaş Çay’ın kilo fiyatı da 5 ₺ (5 tane 1 TL) altına düşmemelidir!.. Not alın bir kenara…
Hele bir de; ‘Çay fiyatı sabit kalsın,destekleme arttırılsın’ diyen ve bunu destekleyen bir kısım zevatül  yavşakül müstakim var!
Çünkü çay fiyatını, kafalarına göre kendileri ödüyor ama desteklemeyi devlet ödüyor! Ceplerinden para çıkmayacak, malı götürecek ‘dinci’ taife… Üreticiyi ezen özel sektörün vahşi kapitalizme bulaşmış emperyal temsilcileri ha!..

Bu pandemik ortamda doğal yaşam alanlarına saldırılar kesintisiz devam ediyor… Van’da HES’ler, Çarşamba Ovasında dönüşüm santrali, Fatsa’da maden, Salda’da inşaat, sahillerde yağma, Hemşin’de bal ormanına taşocağı ve dahası… Durmuyor emperyalizm… ‘Gölgesini satamadığı ağacı kesemeye’ devam ediyor!

Önlerindeki engelleri de tehditle kaldırmaya çabalıyorlar… Doğal yaşam alanlarımızı koruyup kollamak, gelecek nesillere taşımak uğruna HES’ler başta olmak üzere taşocakları, maden aramaları, termik ve nükleer santrallere karşı verdiğimiz mücadelede yanımızda olan TMMOB’a dokunmayın!

Rize İdare Mahkemesi, Danıştay’ın bozma kararına rağmen ‘Bal Ormanları’nın taşocağına dönüşmesine izin vermemiş…

Yani AKP, kendi çalıyor kendi oynuyor! Önce ‘büyük proje’ diye ‘Bal Ormanı’ oluşturdular… Sonra aynı yerde taşocağı yapmak için izin verdiler! Bakanlıklar ve birimleri, birbirinden habersiz! Günlük kararlarla rantı kurtarma operasyonu yapıyorlar ama bazen yargı yemiyor işte!

Çok önemli bir gelişme daha yaşandı Ankara’da! Halkın sağlığı reddedildi! Ankara’nın suyuna, toprağına saçtığı zehiri, İstanbul’a kadar ulaşan asbestli boruların değişimi ve Arıtma Tesisi’nin iyileştirilmesine yönelik, ASKİ’nin kredi talebi AKP ve MHP oylarıyla reddedildi. Tamda bu aşamada ‘kafasına’ göre ‘şekil’ ve atar yapan gurup başkanvekilleri vardı ki!.. Laf bile değmez! Hiç ayrım yapmaksızın, direkt partizanlık yapıyorlar işte bu şekil!

Ve bir yaş daha aldığımız Pazar günü idi ‘Anneler Günü’…

“Ana sudur…/ Su,/ var edendir/ yaşamı./ can katıp, çoğaltan./ üreterek,/ geleceği örgütleyen/ filiz filiz/ cana can katan/ Ana’dır su…/ ömür çağlar’ken/ her daim berrak,/ evreni yaşanası kılan!..” Bütün analara saygı ve hürmetle…

Bu arada biraz da solculuk yanımız ağır bastı… Birçoğu uzaktayken, eskileri yad edip hem Analar gününü yad ettik ve hem de Ramazan ziyaretlerini gerçekleştirdik! Rize’deki ‘karantinadan garantinaya’ günlerimizde önce Ömür Çağlar ile dedesi Hızır Ali Şan’ı, dedem Kasımoğlu Hasan ile babaannem Hamdiye Şan ve kuzen Seyfi’yi; ardından güllerini İstanbul’a saçan anneannem Saadet Maraş ile dedem Ruşen Recep’i ve son olarak da dayım Bahattin Maraş ile Nurettin’in mezarlarını ziyaret ettik… Yüreği sevgiye ekili herkesten selam ilettik, haberiniz olsun!