Yaklaşık 2000 yılının başından beri başta 12 Eylül darbecileri olmak üzere tüm darbecilerin yargılanması, Darbe sonuçlarının tümüyle ortadan kaldırılması, Darbe marifetiyle hakları gasp edilen, vatandaşlıktan çıkarılan, yaşamını kaybeden, işini aşını kaybeden, işkence gören, cezaevlerinde çürütülen kardeşlerimizin haklarının iadesi için mücadele etmeye çalışıyoruz.

20 yıl az bir zaman değil. Bu süre zarfında epeyce yol aldığımızı söyleyebiliriz.

Başta 12 Eylül Faşist darbecilerini önce halkın vicdanında mahkûm edip sonra mahkeme kapısına bıraktık. Mahkemeler her zaman olduğu gibi darbecilerini, katillerini, işkencecilerini korudu ve bir hesaplaşma iklimi yaratmadı. Ancak halkın vicdanında mahkûm olan darbecileri belediye görevlileri gömdü. Arkasından kimse yas tutmadı. Hep katil ve işkenceci olarak hatırlanacaklar. Yargı süreci hâlâ devam ediyor. İnatla ve sabırla yargı sürecini takip ediyoruz. Sonuna kadar takip edeceğiz.

Başlangıçta darbe rejimi ile hesaplaşmak ve daha yoğun etkili mücadele yürütmek için kurumsal bir yapıya ihtiyaç vardı. Bu nedenle dernekler kurduk, temsilcilikler oluşturduk. Sonrasında derneklerimiz ve temsilciliklerimizle Federasyon oluşturduk. Mücadele tarihimizin ve kayıplarımızın peşine düştük. İdam edilen arkadaşlarımızın verilmeyen son mektuplarından tutun da cezaevlerinden dışarı yazılan kayıp mektuplara kadar bir dönemin belgelerine ulaşıp kamuoyu ile paylaştık.

12 Eylül darbecilerini ve darbecileri destekleyen başta ABD emperyalizmi olmak üzere emperyalist odakları teşhir eden mitingler tertipledik. Başta Mamak Metris Diyarbakır cezaevleri olmak üzere tüm zulüm merkezlerinin önünde açıklamalar yapıp müzeye dönüştürülmesi için çaba harcadık. 12 Eylül utancı ile toplumun yüzleşmesi için 12 Eylül Utanç müzeleri açtık. Yitirdiğimiz yoldaşlarımızı, yol arkadaşlarımızı unutturmamak için etkinlikler, eylemlilikler, anmalar düzenledik. Bu faaliyetlere devam ediyoruz.

Ülkemizin içinde bulunduğu durumlarla ilgili söyleyecek sözlerimizi söyledik. Deklarasyonlar yayınladık. Basın bültenleri çıkardık. Açıklamalar yaptık. Çağrılarda bulunduk.

Son zamanlarda ülkemizde yaşanan olumsuz gelişmelere karşı ne yapılabilir, bu sürece Devrimci 78liler olarak nasıl katkıda bulunabiliriz, “ya bir yol bulacağız, ya da bir yol açacağız” diyerek düşüncelerimizi kurumlarımızla paylaşmaya karar verdik. Bu arada aynı kaygı ve düşünceleri taşıyan İHD’nin böyle bir çabayla kurum ziyaretlerine başladığını gördük. Federasyonumuzu da ziyaret ederek düşüncelerini bizimle paylaştılar. Biz de benzer düşünceleri taşıdığımızdan İHD’nin bu konudaki eylem ve etkinliklerini destekleme kararı aldık. Ancak araya giren pandemi süreci bu çalışmaları sekteye uğrattı.

Tüm bunları yaparken Derneklerimize saldırdılar, bombaladılar, hakkımızda davalar açtılar, gözaltına aldılar, tutukladılar. Ancak biz hiçbir zaman kaldığımız yeri unutmadık. Bu mücadelenin süreceğine hep inandık, İnanmaya devam ediyoruz.

Devrimci 78lilerin birliği ve örgütlülüğü gönüllü bir beraberliktir. Faaliyetleri ve hedefleri sınırlı bir demokratik kitle örgütüdür. Başlangıçta birlikte yola çıktığımız arkadaşlar arasında farklılaşmalar, kırılmalar, dökülmeler oldu. Farklı örgütlenme ve mücadele anlayışına kaymalar oldu. Hatalı yaklaşımlar, eksik davranışlar oldu. Bazı arkadaşlarımız başka kurumlarda görev aldıkları için aramızda olamadılar. Bizimle hep omuz omuza olan bazı yol arkadaşlarımız beyaz atlarına binip yıldızlara doğru yola çıktılar. Bazı arkadaşların faaliyet ve ilgi alanları değişti. Bazı arkadaşlarımız bizi çok radikal bulurken, bazı arkadaşlar ise pasif kaldığımızı ifade ederek ayrıldılar.

Hatta zaman zaman dilimiz ve üslubumuzun sertleştiği anlar oldu. Ancak yaptığımız doğru şeylerden birisi de bu farklılaşmaları, kırılmaları, dökülmeleri kamuoyu önünde tartışmadık. Tartışmaya kalkanları da uyardık ya da muhatap almayıp duymazdan geldik.

Tüzüğümüzde yer alan; “Biz Emek ve Demokrasi cephesinde yer alan bütün partilere, örgütlere eşit mesafedeyiz” anlamını doğru kavramak gerekir. Bu; biz hiçbir partinin, hiçbir örgütün arka bahçesi değiliz demektir. Aldığımız ve alacağımız kararlarda etkilerinin ve yetkilerinin olmamasıdır. Aralarındaki rekabet ve çelişkilerde taraf olmamaktır. Biz hep iyi ilişkiler kurmaları ve birlikte mücadele etmeleri için teşvik ederiz. Birinin karşısında diğerine taraf olmayız. Bu konudaki bir ima bile bizi incitir.

12 Eylül devam ediyor. Hem de AKP eliyle yeniden tahkim edilerek devam ettiriliyor. 12 Eylül Anayasasının özü ve uygulamaları açık bir şekilde korunmaktadır. %10 barajı korunmaktadır. 12 Eylül kurumları daha da güçlendirilmiş bir şekilde ayaktadır.

12 Eylül’ün ruhu olan %10 barajı kimin için uygulanıyor? Kürtler, Devrimciler, Sosyalistler, Komünistler için uygulanıyor. Bu barajın kaldırılmasını talep etmenin yansıra boşa çıkaracak hamleler yapmak 12 Eylül darbesine karşı mücadele etmenin ta kendisidir.

YÖK kaldırılsın talebi, kuru bir talep olmanın ötesinde YÖK’ün kaldırılmasını isterken Özerk, Akademik Demokratik bir Üniversite mücadelesini öne çıkarmak gerekir.

12 Eylül Anayasası kaldırılsın diyoruz. Anayasa üzerinde yapılan değişiklikler, ikameler bizim bu talebimizin karşılığı değildir. 12 Eylül darbe Anayasası tarihin çöp sepetine atılsın istiyoruz. Ancak bu talebimiz Katılımcı Demokratik bir Anayasa isteği ile bütünleştiği için çok anlamlıdır. Eğer biz katılımcı demokratik bir Anayasa için mücadele etmezsek eksik kalır.

HSYK ile ilgili taleplerde de aynısı. Yargının merkezileşmesi, sarayın talimatlarına göre hareket etmesi, siyasi erk karşısında önünde ilikleyecek düğme araması, Baroların işlevsizleştirilmeye çalışılması 12 Eylül darbesinin sonuçlarındandır. Bunlara karşı çıkarken yargı bağımsızlığını savunmak ve tesis etmek için çaba harcamak gerekir.

RTÜK’e karşı çıkarken Sansür ve sahibinin sesi medya oluşmasını engellemek için mücadele etmek gerekir. Sadece karşıyım demek yetmiyor.

Son olarak darbeye ve diktatörlüğe karşı çıkarken demokrasiyi savunmazsak, kayyımlara karşı çıkarak halkın iradesini savunmazsak, savaşa karşı çıkarak barışı savunmazsak,  demokrasinin inşası için mücadele etmezsek eksik kalır.

12 Eylül darbesi ve sonuçları ile mücadele ederken mutlaka alternatif önermeler için de çalışmak, çaba harcamak gerekir.

Darbecilere karşı mücadele ederken yeni darbelerin yapılmasını engellemeye çalışmak, Yapılan ve yapılacak olan tüm Askeri, sivil darbelere karşı mücadele etmek, sahte darbe ve darbe söylentisi üreterek mağduriyet yaratanları teşhir etmek, oluşturulan vesayet, tek adam, diktatörlük karşısında demokrasiyi savunmak olmazsa olmazımızdır.

Bizim yeşerdiğimiz iklim Devrim ve Sosyalizm iklimidir. Biz bu iklimde hesaplaşma kültürünü öğrendik. Bu gelişmeleri, Bu zulmü, Bu haksızlıkları engellemek için elimizden geleni yapmalıyız. Susmak, tarafsız olmak güçlüden yana taraf olmaktır. Bizim tarafımız insanlık, demokrasi, Devrim ve Sosyalizmdir. Bizimle omuz omuza olan yol arkadaşlarımızla yürümeye devam edeceğiz.

Hüseyin Esentürk
Devrimci 78liler Fede./Ankara 78liler der. Bşk