Karga Gak Demeden
09-06-2020
Ömer ŞAN

Yok Sori, Her Yer Bori!

 Bu sefer direk kafadan dalıyoruz… Memleket yalandan hikaye cenneti oldu! Aziz Nesin’in, ‘Sizin Memlekette Eşek Yok mu’ kitabındaki gibi… Daha da ilerisi belki! Rahmet olsun ruhuna heee…
Bir yanda 35 yıldır önlenemeyen kaçak çay meselesi, diğer yanda yurt dışından kaçak veya yasal yollarla getirilen yabancı menşeli çaylar!
Önceki gün Rize İkizdere’de TIR yuvarlandı, torba çaylar yola saçıldı! Haber ilk geldiğinde, ‘kaçak çay’ yola vurdu, yorumu yapıldı! Sonra, ‘çaydaki Susurluk’ diyenler oldu ama ayranı eksik kaldı.
Sonra çayların kaçak olmadığı, İran’dan gelip Rize’deki ‘Çay İhtisas Gümrüğünde kontrol edildiği söylendi!
Bir de bununla ilgili Rize Ticaret Borsası Başkanı, ‘Kaçak algısı’ yaratılarak, kamuoyunun yanıltıldığını iddia etti! Ve hatta bunu haber yapan gazeteci/muhabirleri de ‘yalancılıkla’ suçladı!
Ancak Rizeliler ve çay üreticileri, kaçak olsa da olmasa da, çektiği bunca sıkıntı, düşük fiyat ve özel sektörün elinde onca ezilmesine karşın ‘İran çayının Rize’de veya Dünyanın en büyük çay üreticisi olan ülkemizde ne işi olduğunu’ sordu!
Ama açıklamalar hep bunun yanıtını gölgelemek adına yapıldı!
Ticari sırlarla kaplı memleketimizde, çayın üretildiği Doğu Karadeniz illeri dışında, Adana menşeli bir firmaya ait olduğu bildirilen yabancı menşeli çayların ne işi var?
Yurt dışından yasal veya yasadışı yollarla gelen bu çaylar, buralarda paketlenip, üzerlerine ‘Yerli Üretim’ ve ‘Doğu Karadeniz/Rize Çayı’ mı yazıyor?

Ha, bu arada biz, aynı zamanda, Çaykur’un bir zamanlar 35 sente sattığı çayların 1 Liraya memlekete sokulduğunu; kolilere doldurulmuş çöplerin ihraç ediliyor bahanesiyle bütün işlemleri yapılıp, yurt dışına çıktıktan sonra iade işlemleri ile yabancı menşeli çay doldurularak yurda sokulduğunu da görmüş adamlarız ya hani!
Yaşanan sıkıntılar nedeniyle yaş çayını, 2,90’a özel sektör firmasına vermiş olan bir yaş çay üreticisi/müstahsili olarak bunu merak edebilir miyiz acaba?

Başka sorumuz yok, ama ayransız borumuz çok! Çünkü çayda ne sorun bitiyor ne de çay para ediyor… Üretici, yurda gelen kaçak çayların da, yabancı menşeli çayların da hesabını soramıyor!

***

Doymak bilmeyen rant hırsı! Doğal yaşam alanlarına, dere ve vadilere karşı durmayan saldırılar. Çay üreticisinin sıkıntıları ve üretimsizliğin kapımıza dayadığı kıtlık! Ne olduğu tespit edilemeyen Covit-19’un, günlük yaşam ve geleceğe savurduğu tehditler…

Dozer dereye girdi mi önü alınamıyor… İş, o kazmayı oraya vurdurmamakta! Ormanı yıkıp, dereyi bulandırdıktan sonra yırtınsan ne yazar! Emperyalizm içten içe kemirerek giriyor…

Daha önce Kavak HES projesiyle Arhavi’deki Cihani ve Orçi derelerini katleden firma şimdi de gözünü eşsiz Kamilet Vadisine dikmiş. Fındıklı’daki Paçva deresinin halini gördünüz.

Yahu bi durun daaa… Bi parkun Salda’nun, Güneysu’nun, Kamilet’un, Fatsa’nun, Demirdöven’un, vadilerun, yaylalarun, derelerun, sularun yakasini haaa… Vuuu, illa soğdurecemisunuz? Nedu bi doyamadunuz!

Deduk deduk olmadi… Geçen hafta içerisinde bırakın bakanı, yardımcısı gelmiş, toplamış milletvekili, vali, belediye başkanı rektör, açılış yapmış… Cumhurbaşkanı da telekonferansla katılıp hitap etmiş onlara!

Fotoğrafa bakınca gündüz vakti bir tek havai fişek atılmamış… Borulardan konfetiler, balonlar fışkırtılmış rengarenk… Hepsinin elinde bir makasla kurdele parçası… Ne mi oluyor? Dere ıslahı açılışı yapılıyor! Dereye ıslah ve tören! Dere yataklarına 20 bin metre beton!

Derelerin yüzyıllardır aktığı yataklarını, daha doğrusu onların deyimiyle, ‘Allah’ın yarattığını’ beğenmiyorlar, derelere betondan yatak ve kenar yapıyorlar. Tören onun töreni! Haaa bir de, Yusufeli barajının 3 milyonuncu beton dökümü töreni de yapıldı, arada kaynamasın! Bunu da gördük yani! Boru değil, demeyin; anlı şanlı, yaldızlı kaymaklı boru işte!

***

Hele bir de Gürgen Deresindeki HES çalışmaları var ya… Hani şu, ‘yol yapıyoruz’ diye köylüyü kandırdıkları! Önce OHAL ile durdurdular insanların doğal yaşam alanlarına sahip çıkmasını, şimdi de korona salgını yasakları ile halletmeye çalışıyorlar…

Köylü yargıya gitmiş. Mahkeme Bilirkişi incelemesi ve Keşif kararı vermiş… Sonra, salgın nedeniyle hem mahkeme ve hem de bilirkişi keşfi ertelenmiş… Ama firma çalışıyor! Ne yasak dinliyor ne yargı!

Her yan boru olmuş yani…

Ne deyi Sali Dayi… “Yok sori mori, her taraf bori…”

“güne düşen/ zifiri aydınlık alır dünü,/ megatonlar yüklü/ çiy tanesi omuzlarından./ yüklenir hayata/ gölgesiz, umarsız/ ve hesapsızca,/ yarın uyandı uyanacak…”

Katline fermansız, yaşanası bir dünya umuduyla…