Değerlerimi sevdiklerimi kaybetmemek için çok direnirim.
Ama başaramaz isem arkasından ne ağıt yakarım ne salya sümük ağlarım.

Bakıyorum da “Can Yusufeli, kal Yusufeli” diye destanlar yazılıyor, ağıtlar yakılıyor.

Biz CENNETİNE SAHŞP ÇIK haykırışıyla direnirken, arkadaşlarımla benim ne vatan hainliğimiz ve istemezükçülüğümüz ne de cahilliğimiz kalmıştı.

Bir linç edilmediğimiz kaldı, güçleri yetse onu da yapacaklardı. En ağır itibarsızlaştırma kampanyalarına maruz kalıp linç edimek istendik.

Şimdi maziye vurgu yaparak ağıt yakıyorsunuz değil mi?
Hatırlatayın Yusufeli barajının temeli atıldığında bizim en kara günümüzdü.
O gün siz avuçlarınız patlayıncaya kadar alkşlıyordunuz.
Bizi ve Yusufeliyi o zaman, o gün öldürdünüz.

Artık Yusufeli’nin su altına kalması umurumda değil.
Biz daha önce çokl ağladık sızladık isyan ettik.
Benim için sizin ağıt ve destanlarınız riyakarlığın daniskası, iki yüzlülüğünüzün sahne almasından ibarettir.

Oryantalist şark kurnazlığının sahneye çıkmış figüranlarısınız tümünüz.
Destan yazıp ağıtlar dizen size diyorum.

Siz bu yolda hiç arkadaşınızı kaybettiniz mi
Biz kaybettik.
Çoruh gibi mazlum, Mazlum Çoruh’u kaybetttik.

Ama siz daha çoğunu kaybettiniz
Biz vicdanımız rahat öleceğiz
Ya siz?

Ayhan Kaleli