Ülkemizde yarım asırdan fazla bir süredir geldiği iddia edilen demokrasiye bir türlü işlerlik kazandırılamıyor.

Demokrasi ile bizleri yönettiklerini iddia edenler ve onları destekleyenlerin çoğunluğu ve hakimiyeti ellerinde bulundurmaları, onların istediklerini yapabilecekleri biçiminde algılanıyor.

Türkiye, son yirmi yılda tarihinin belki de en karmakarışık siyasal ortamını yaşadı ve yaşıyor.

Bu karmaşa ortamını yaratan konuların başında, mevcut seçim yasası ile getirilen temsil ve temsilde oran sorunu gelmektedir.

Bugün iktidarda bulunan siyasal yapının varlığı, 12 Eylül Askeri Darbesiyle oluşturulan ve sonrasında devam ettirilen, sözde demokratik açılımlarla bir türlü düzeltilemeyen anayasal ve yasal düzenlemelere dayanmaktadır. Bu nedenle, bu siyasal yapının oluşturduğu yasama organı kıskacında yasal değişikliklerin nasıl yapılacağı konusunda görüş birliği meslek örgütleri yasaları konusunda da oluşamamaktaydı.

Hiç kuşku yoktur ki iktidar partisi AKP, tümünü ele geçirdiği yargı ve kimi kurum ve kuruluşlardan sonra bu süreçte gözünü, mevcut yasalarla bir türlü ele geçiremediği TTB, TBB, TMMOB, TÜRMOB gibi meslek örgütlerine dikmiştir.

Bunun ilk denendiği ve uygulamaya konduğu yasa 3568 sayılı SMMM ve YMM Yasası oldu. Nitekim 2008 yılında yaptıkları yasa değişikliğiyle seçim sistemini ve delege sistemini değiştirdiler. Ve o tarihten bu yana YMM ve SMMM odaları ve bunların üst birlikleri TÜRMOB’da yönetsel anlamda ciddi sıkıntılar yaşanmaktadır.

Bu iktidar, benzer yasa değişikliklerini diğer meslek örgütlerinde de uygulamayı çoktan beri kafasına koymuştu. Zaman zaman gündeme getirdikleri oldu. Ancak zaman zaman yapılan zemin yoklamaları bir türlü olumlu sonuçlar vermiyordu.

İşte şimdi sıra TÜRMOB’dan sonra TBB (Türkiye Barolar Birliği)’de.

Bilindiği üzere Ankara Barosu ile Diyanet İşleri Başkanlığı arasındaki gerginliğin ardından baro seçimleri yeniden Türkiye’nin gündemine geldi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan her fırsatı değerlendirdiği gibi, Eylül 2019’da “Önümüzdeki dönemde ilk çözmemiz gereken meselelerden birinin, barolar başta olmak üzere tüm meslek teşekküllerinin seçim yöntemlerinin temsili demokrasiye uygun hale getirilmesi olduğuna inanıyorum” açıklamasını yapmıştı.

Edindiğim bilgilere göre bundan böyle baroların “çoğunlukçu değil, çoğulcu bir temsil esasına” göre yönetim kurulu ve diğer organlarını oluşturmalarına yönelik seçim sistemi değişikliği gündeme alınıyor.

Ancak Türkiye’deki sivil toplum örgütlerinin en duyarlılarından olan Barolar bu gelişmelere sessiz kalmadı.

(DEVAM EDECEK……)
SMMM Gökhan DEDE