Avukatlık Yasasındaki değişikliğe göre, hem barolar hem de Türkiye Barolar Birliği seçim sisteminde değişiklik yapılarak blok liste ile seçime gitme uygulamasının değiştirilmesi hedefleniyor. Ancak gruplar blok listeyle seçime girseler bile listedeki adaylar nispi temsile göre belirlenecektir.

Belli ki barolarda uygulanan mevcut seçim sistemi (çoğunluk oyu alan yapının tüm organ üyeliklerini almış sayılması) AKP iktidarınca “yanlış” ve “anti-demokratik” bulunuyor.

O nedenle bunun yerine “nispi temsil seçim sistemi”nin getirilmesi gerektiği savunuluyor. Bu yazdıklarımdan benim nispi temsil seçim sistemine karşı olduğum anlamının çıkarılmamasını umarım.

Odalarda nispi temsil seçim sisteminin uygulamadaki sıkıntıları SMMM ve YMM odalarında hatta TÜRMOB’da yaşanmaktadır. En basitinden ifade etmek gerekirse, yönetimde çoğunluğu elde eden icradaki ekibin diğerlerini çalıştırmadığı, dışladığı görülmektedir. Bu olumsuzluk demokrasi kültürünün yerleşmediği toplumlara/topluluklara özgü bir durumdur, diye düşünüyorum. Ancak şimdi üzerinde duracağım asıl konu bu değildir.

Hiç kuşku yok ki avukatlık yasasındaki bu değişiklikle, genellikle sol siyasi yapıların elinde bulunan Türkiye Barolar Birliği seçimlerinde İstanbul, Ankara, İzmir gibi büyük baroların etkinliğinin azaltılması ve böylece TBB (Türkiye Barolar Birliği)’nin ele geçirilmesi, en azından yönetim kurulu ve diğer organlara üye yerleştirilmesi planlanıyor. Böylece yargıdan sonra “savunma”nın örgütlerinin de ele geçirilmesi hedefleniyor, diyebilirim.

Üst Birlik’deki etkinliğin delege sisteminin değiştirilmesiyle kırılmak istendiği çok açıktır. Bunun benzeri TÜRMOB delege sisteminde uygulanmıştır.

Avukatlık Kanunu’na göre Barolar Birliği Genel Kurulu için her baro ikişer delege belirliyor.

Avukat sayısı fazla olan barolar, 100’den sonraki her 300 üye için ayrıca birer delege daha seçiyor.

AKP iktidarı, bu sisteme özünde karşı çıkmıyor. Ancak her 300 üye için değil 1000 üye için bir delege seçilmesini istiyor.

Yapılan hesaplamaya göre bu durumda İstanbul, İzmir ve Ankara gibi baroların delege gücünün (Barolar Birliği seçimlerindeki etkinliğinin) yüzde 60 oranında azaltılması amaçlanıyor.

Temsil konusunda meslek örgütlerinin kanunlarındaki seçme ve seçilme sistematiği milletvekili seçim sistemine benzetilmek isteniyor.

Siyasi partiler (milletvekili) seçim sistemindeki temsilde adaletsizliğin 3568 sayılı SMMM ve YMM Yasası’nda da mevcut olduğu görülmektedir.

Nispi temsil seçim sisteminin uygulandığı TÜRMOB organlarında mali müşavirlerle yeminli mali müşavirlerin temsili orantılı ve adaletli değildir. TÜRMOB’da 111.519 SM/SMMM, 4.765 YMM üye vardır.

Ancak Yasa gereği yönetimdeki temsilde bu oran 4/5’tir. Bu çok büyük bir adaletsizliktir. Ancak avukatlarda (yeni unvanlar ihdas edilmezse) unvan farklılığı yapılanması olmadığı için bu boyutta bir adaletsizliğin olmayacağını düşünüyorum.

SMMM/YMM odalarında ve Üst Birlik’te yaşanan bu sıkıntılar şimdilerde (iktidar eliyle) başta TBB olmak üzere, TTB, TMMOB gibi diğer meslek örgütlerinde de yaratılmak/yaşatılmak isteniyor. Ne yazık ki bu örnekler, demokratik Türkiye’nin (!) açmazlarındandır!

O nedenle diyorum ki “Sen Bize Benzeme Baro!”

Üzerinde tartışılan ve eleştirilen mevcut seçim sistemimiz nedeniyle oluşan sonuçlar, temsilde oransızlık ve bunun doğurduğu adaletsiz sonuçlardır. Bunun en bariz örneğini 3 Kasım 2002 genel seçimlerinde yaşadık. Bu seçimlerde AKP aldığı %34,28 oy oranıyla 363 milletvekili elde ederek TBMM’deki toplam milletvekillerinin %66’sına sahip olmuştu. Bu, aynı seçimde CHP’nin %19,39 oy oranıyla kazanmış olduğu 178 milletvekili ile birlikte değerlendirildiğinde seçmenlerin %46,33’lük kesiminin TBMM’nde temsil edilemediği görülmüştür.

Hep düşünürüz; acaba bazı çözümsüzlüklerin çözümünü yasal demokratik kurallar içinde aramak girişiminde bulunulsa çözüm fırsatı yaratılabilinir mi?

SMMM Gökhan DEDE