Karga Gak Demeden
30-06-2020
Ömer ŞAN

‘Çetin ceviz’ der bazıları… Bazen de, ‘baltayı taşa vurmak’ ile anlatılır bu çetinlik! Ve her şeyin her istediği şekilde olamayacağını anlatır her insana!

Gücü eline alır, baltasını sallar ağaca, toprağa, taşa… Sineğin sivrisine, adamın eğrisine kalır bir zaman!

Bir koltukta 3 karpuz taşısın ister etrafındakiler ama ne çare kavun da çok tatlıdır! Doymaz yemekle, o tatlı kavunun tarlasından!

Şair olur deriz ya: “ekilir bozkırın/ ekin gelirsin/ ışığın serpilir/ güne gelirsin/ yolsuz kalmaz da/ başak gelirsin/ bulutun açılır/ yüze gelirsin…” Diye… Elbet gün olunca bakar yüzüne gün!

Kimi zamanlar olur yükü kalır omuzlarında zamanın… Kimi yükünü alır bütün yaşanmışlıkların! Önümüz çok daha zorlu bir süreç! Geleceği şimdiden üretmeye çalışırken sıkıntıya/derde tuz katar her bir nokta…

Fındıklı Belediyesi, İçişleri Bakanlığına bağlı müfettişler tarafından soruşturuluyormuş! Neymiş soruşturma nedeni? ‘Millet Bahçesi’ adını, ‘100.Yıl Atatürk Parkı’na çevirmek, ‘Millet Kıraathanesi’ adını, ‘Kazım Koyuncu Kültür Merkezi’ne çevirmek!..

Çevirmiş de ne olmuş? Kamuya yarar olmamış? Kim demiş, kamu mu? Yok, kamunun görevlisi, öyle istemiş! Kaz mı ki çevirme olsun?

Mesela… Hain kofte, Amerikanya emperyalizminin sığınmacısı ‘fetöş’ tipin ülkemiz iktidar partisi içindeki siyasi uzantıları, hatta danışılma makamında olanları kendilerini aklayıp paklama operasyonlarına girişiyor imiş!

Hele de çıkmış yandaşın medyasında kendisine sorulan soruyla kendini terayağdan çekmeye çalışıyor! Hem de bilindik ifadelerle…“Eğer bizi aldatmışlarsa bu suç bizim değil. Kendimi bu noktada suçlu olarak görmüyorum. Hele hele FETÖ’cü olarak hiç görmüyorum” diyor… Yahu her ininde cininde olanlar buysa, biz neyiz?

Aldatılan yada açıkça aldanan, sonuna ve hatta boğazına kadar içinde olanlar ak-pak mı? Ya şu Türk Ulusunun/milletinin mahremi olan ‘kozmik oda’ ihaneti? Ondan da sıyrılıyor eli kanlı ‘molla memed’in torunu!

Dönemin başbakanını suçluyor… Binlerce vatan evladının, bilim insanı ve kendini ulusun geleceğine adayanların katledilmesini de atıyor üzerinden… Ve hatta bir ulusun sırlarının emperyalist kan emicilere teslim edilmesini dahi!

Ve ne de ilginçtir ki bu ‘vazgeçilemeyen’ zat, bütün ihanetlerin odağına, danışmanlığı yaptığı genel başkanını oturtuyor, suçluyor ve yaftalıyor… Sosyal medyada 2 kelime yazanlara açılan hakaret içerikli soruşturmaların rüzgarı dahi almıyor! İstişare görevine devam ediyor.

Kandırılıp aldananlar, kendilerine inanları kandırıp aldatmaya devam ediyor…

Bakın mesela bilime, pozitif ilme inanan, akıl ve izanla, mantık ve muhakemeyle, felsefeyle yaşamına yön verip, yaşamı savunan yurtsever devrimciler, birbirini ve halkı kandırıp aldatmaz!

Dolayısıyla aldatılmazlar da! Ama bu dinci geçinip her fışkıyı yiyen, kafası hep geride olan bu sömürgenler tam tersi!

Doğu Karadeniz’de deniz dolgusu üzerine inşa edilen, Samsun’dan Artvin’in Sarp Sınır Kapısı’na kadar uzanan 542 kilometrelik Sahil Yolunda oluşan çatlaklar, uzmanları tedirgin etmeye başlamış.

Neymiş, sahildeki deniz tabanından kum çekilmeleri, kıyı erozyonuna neden oluyormuş! Peki, burası yapılırken aklı ve bilimi nereye koydu doymaz zatlar?

Onca protesto, dava ve yargı kararının haklı olduğu şimdi mi anlaşıldı? Çernobil üstü Sahil Yolu!

“Kaç mevsim geçer, kaç leylim bahar? Bilinmez ezgisinde kurulu dünyalar açar! Olur ki, uğrak yeridir sana Hüseyin! Bir eğrelti dalı da bizden koy o mermerden yürekler üzerine… Bir de selam üfle koskoca yürekli Cavit amcamın kulağına! Deniz kokusu da olsun, e mi!” dediğimiz Kazım Koyuncu’yu ölüm yıldönümünde anarken geldi aklımıza…

Baro Başkanları sonra… Bulundukları illerden yürüdüler, göstermelik de olsa Ankara’ya! Hak ve Adalet yürüyüşünün bir başka yıldönümünde… Giremediler kaç gün Anıtkabire! ‘Savunma yürüyor’, ‘Savunmaya dokunma’ dediler ama neredeyse savunma savunmasız kaldı! Oy verdikleri başkanları dahi neredeyse kumpasa getirdi!

Önceki hata, görevde 1 yılını doldurduğu ilçesinde yaşanan bir başka sıkıntıya dikkat çekerken, “Önceki dönem 3 milyon TL’ye ihale edilen İçme Suyu Projesi’nde su boruları sürekli patlayınca 1.5 milyon TL’lik daha masraf ortaya çıktı. Borular test ettirildi, testten geçemedi” diyen Fındıklı Belediye Başkanı Ercüment Çervatoğlu hakkında, İçişleri Bakanlığı soruşturma başlatmış…

Neymiş, ‘Atatürk’ ve ‘Kazım Koyuncu’ adı neden verilmiş? Neden daha ucuz ve halka yararlı işler yapılıyormuş! Daha bir çoğu… Ama eldeki balta vuruyor taşa…

Balta ve taş karşı karşıya, tarafımız belli.

Gene de koyalım tavrımızı: “tel teldir evren,/ nanotik polenden ince./ ağırdır yükü umudun/ hevesi rengarenk,/ mordan öte/ kızıldan beri./ gülden hatmi/ gün kokusu,/ dünyası çizgi çizgi.”

Yaşama yeniden doğan gün ışıması gibi olsun her gününüz…