Bir Havva kerimesi demiş ki: “Bu ülkede, Akape gelene kadar, kadın kelimesinin adı yoktu, Türkiye’de.”

Hem avukat, hem de milletvekili olduğunu öğrendiğim, bilgice de “zengin” bu muhterem nisa’nın demeye çalıştığını, önce, biçimsel olarak düzeltelim: “Bu ülkede, Akape gelene kadar, kadının adı yoktu.”  Ve kargaların bile güleceği bu zırvayı değerlendirme işini, az biraz aklı fikri, vicdanı olan insanlara bırakalım.

Onca yıl, Türk Dili Öğretmenliği yaptım. Bunca yıl, yazarlık – şairlik ederim, “kelimenin adı” diye bir lafa hiç rastlamadım.
Bu Havva kerimesi muhterem nisa, nasıl birşey olduğunu anlatsa da cehaletimizi giderse.

İŞİN ASLI ASTARI

Son günlerde kamuoyunu meşgul eden Barolar Birliği Yasası’nın aslı astarı şudur:

Bir parçacık onur kırıntısı, birazcık insanlıktan nasibi olan herkesin çok iyi bildiği ve hiç gündemden düşmeyen, emperyalist oyundur: “BÖL PARÇALA YUT”

Bunun, hukukla, yasayla, yönetmelikle falan uzaktan yakından bir ilgisi yoktur. Yapılmak istenen, parçalayıp bölüp yutmaktır. Meselenin aslı astarı budur. NOKTA !..

HAYIRLI UÇMALAR  EY AHALİ

Dediğimiz olursa,memleket uçacak dediler. Çalanı talanı, iftirayı yalanı, zalimi zulmü, zorbayı mafyayı, yobazı mollayı uçurdular.

“Bu milletin a…a koyacağız” dediler. Sözlerini fazlasıyla yerine getirdiler, daha da getirecekler.

Onurun, özgürlüğün, doğrunun, gerçeğin yurtseverliğin, hak hukuk adaletin elini dilini bağlayıp yerlerde sürüdüler, daha da sürüyecekler.

Anlayacağınız sözlerine sahip çıktılar. Memleket mi memleket uçanlardan ibaret.

Ne yani, Nazım Hikmet Memleket; Memleket Nazım Hikmet olacak değildi ya.