Cumhuriyet ile birlikte ülkemizin her kurumu altyapısını profesyonel kişilere öyle bir kurdurmuş ki, tam 70 yıldır yıkılmıyorlar. Tek başına sağlığın altyapısı zaten geçtiğimiz pandemi sürecinde fazlasıyla gözler önüne serdi. Hele sağlıkta iktidar hedeflediği, istedikleri sonucu ele geçirmiş olsaydı, eski hastaneleri ve ekiplerini dağıtmış olsaydı, kendi ucube sağlık politikalarını uygulamış olsaydı, halimize köpekler bile gülecekti, ben bile böyle yapmazdım diye.
Tek başına Milli eğitim sistemini ele alalım mesela. 70 yıldır hala kendi sistemini kuramamış, serseri mayın gibi ortalıkta dolaşan bir eğitim sistemi var. Aslında sistem diye bir şey yok demek istiyorum. Türk Silahlı Kuvvetleri mesela. Bitirdik, tükettik dediğiniz an bile ”darbe yapacaklar” diyerek az kalsın aklınız bir yerlerinize kaçtı daha dün. Onu da bozamadınız. Hala eskinin, cumhuriyetin izleri, filizleri boy gösteriyor. Öyle bir kaç üst düzey generali satın almakla iş bitseydi, şimdiye kadar Türkiye diye bir ülke kalmazdı. Maliyeye bakıyorsunuz, hala eski sistem izlerini sürdürüyor. Damat efendiye rağmen bozulmuyor.. Kendi sisteminizi kuramıyorsunuz.

Fethullah Efendi dediğiniz adamın adamları yıkım işinde daha başarılıydılar. Onlar profesyoneldi, onlarda pentagon izleri vardı. Onlar neyi yıkacaklarını, nasıl yıkacaklarını biliyorlardı. Onlar Avrupa birliği kriterleri yalanına uydurmayı becerdiler. Her bozdukları yasayı, Avrupa Kriterlerine uyduracağız diye diye bozmaya çalıştılar. Onlar eğitimliydi, onlar kentliydi, onlar varsaldı. Onların kuralları vardı, standart yaşam tarzları vardı. O kadar varlık içinde olmalarına rağmen, yarın kıtlık varmış gibi yaşadılar. Onlar politiktiler. Onlar güçlerini ABD ve Avrupa’dan aldıklarını saklamıyorlardı. Onların medeniyetlerini reddetmiyorlardı. Medeniyetler diyaloğu diyorlardı. Onlar sizi var etmişlerdi. Sizi iktidar etmiş, sizi adeta piyon gibi kullanarak geçirebildikleri kadar devleti ele geçirdiler. Şu an bile devlette onların ve cumhuriyetçi görünen ekibin izleri var. Siz yoksunuz. Onlar gidince siz yapraksız ağaç gibi ortada kaldınız. Bazı yapmaya çalıştığınız şeyleri de içinize kaçan Fethullahçıların fikirleridir. Siz hiç kimsesiniz çünkü. Ne dini biliyorsunuz, ne ekonomiyi, ne siyaseti ne de gelenek-göreneği…. Dedim ya yapraksız ağaç gibisiniz. Ne yapmak istediğinizi bile bilmiyorsunuz. Mustafa Kemal Cumhuriyetine karşısınız, din devleti kurma cesaretiniz ve kabiliyetiniz yok, Avrupa kriterlerine sırtınızı döndünüz, ama millisiniz. Neyin millisisiniz? Var mı bir programınız? Yok. Bomboş kafa ile ülke yönetmeye kalkmışsınız. Biraz Fethullah aklıyla, biraz Devlet Bahçeli aklıyla, biraz Doğu Perinçek aklıyla ülke yönetilmez. Öyle bir oluşumdan bozuk plaktan şarkı dinlemek olur. Sadece cızırtı çalar, cızırtı dinletirsiniz. 2016 Yılından beri de sadece cızırtı dinletiyorsunuz. Fethullah gitti, yaprağınız döküldü. Artık güz güllerini söyleme vaktidir.

Baroların bütünlüğüne,birliğine saldırmak ne siyasettir, ne devlet yönetmektir, ne de akılda olan bir sistemin parçasıdır. Fethullah Hareketi denen, sonradan terör örgütü olarak tanımlanan bir örgüt ile ittifak sürecinde devlete karşı işlenen yığınlarla suç var. Yine özelleştirme adı altında yağmalatılan bir ülke var. Yağmalamanın önünü açan yüzlerce yasa var. Ve devletin yönetim kademelerinde olup, dünyanın zenginleri arasına girenler var. Ülke halkı bunu biliyor. Kısacası iktidar altına pislemiş durumdadır. O yüzden kalkmak istemiyor. Ne ideoloji, ne din, ne ırk… Bunların hiç biri umurunda değil. Bütün dert, iktidardan gittiklerinde başlarına gelecekleri biliyor olmaları. Ülkenin en tehlikeli durumu da burasıdır. Artık her şey iktidardan gitmemek üzerine kodlanacak. Üst yapı, bu yağmayı tabana öyle bir yaydı ki, hepsi o suçun ortağı edildi. Şimdi de hep birlikte gitmemek için ne gerekiyorsa onu yapıyorlar. Sosyal medyayı kapatmayı düşünmek de, baroları etkisizleştirip, yargının tamamını ele geçirme çabaları da budur. Fethullah Gülen Hareketi de suç ortağı olduğu için, şimdi o da iktidarın iktidarlığını sürdürmesine destek verecektir. Cumhur ittifakı ayağına Devlet Bahçeli ve şürekasını da yağmadan besleyerek suça ortak edildiler. Ülkücü denilen tayfa ihalelerle beslenir oldu. Artık vatan çalınan, yağmalanan zenginliğin adıdır. Hep beraber, hep birlikte onu korumanın sistemi kuruluyor. Bizim faşizm, diğer faşizmlerden farklıdır. İdeolojisiz faşizmdir dersek doğru tespit yapmış oluruz. Ömrü oturabildiği sürece endekslenmiş bir faşizm ile karşı karşıyayız. Kalksa da kokacak, otursa da…