Özer Topçu

Taraf Gazetesini CIA kurdu. Amaç, derin devlet iktidarını ordunun, yani Milli Güvenlik Genel Sekreterliğinin elinden alıp, Fethullah Gülen hareketine vermekti.

Bu tespiti yapamayan hiçbir siyaset kurumu halkın hiçbir derdine ortak ve çare olamaz.

Bu gazetenin sahipleri CIA’nın adamlarıdır. Hem de hepsi. Böyle bir gazete basın olamaz, dolayısıyla. Hedefine Türk Silahlı Kuvvetlerinin tasfiyesini koymuştu. Netice itibariyle de kozmin oda denilen odaya girdiler ve Türk Silahlı Kuvvetlerine tabiri yerindeyse tecavüz ettiler. Bu iş Irak’ta askerlerin başına çuval geçirmeye hiç benzemez. Türk Silahlı Kuvvetlerine tecavüzdür. Kimdi tecavüz eden?
CIA…
Taraf Gazetesi ve AKP’de CIA’nın buradaki elidir, ayağıdır.
Eylemin göbeğinde kim var?
Bülent Arınç.
Bülent Arınç bu işin pez….gidir.
CIA’nın ajanlarını Türk Silahlı Kuvvetlerinin Yatak odasına sokan Bülent Arınç’tır.
Bu ülkenin onurunu, şerefini, haysiyetini CIA’ya servis etmişlerdir.
Bu işin içinde Nazlı Ilıcak var, Ahmet Altan var, Mehmet Altan var. Fethullah’ın diğer gazeteci görünümlü militanları var. Baransu ve benzerleri.
Askerler içeriye tıkabasa dolduruldu.
Bir de bu işin savcısı var. O savcı da zamanın başbakanıdır. Zaten de ”bu işin savcısıyım” demişti.

İ. Melih gibi Fethullah’a Ankara’yı parsel parsel yağmalatan kişi bile, ordu karargahlarının etrafını çöp kamyonlarıyla sarmış, bir büyük tecavüzü de böyle yapılmıştı.  Hem de günlerce.

İşleri bitince de, amaçlarına ulaşınca da, güya oyuna geldiklerini ve böylece bazıları kendilerini aklama yoluna gittiler.
Ama suç ve suçluların hepsi ortada, hala daha o süreci karartmaya çalışıyorlar.
Koca karıya olan olmuştu tabi.
Artık kapıları kitlemenin pek hükmü kalmamıştı.
Tecavüz edilmişti.
Birkaç tecavüzcü içeri atılmış, bir kaç tecavüzcü iktidarca korumaya alınmıştı.
Askerler serbest bırakılmış, tecavüz edilmişlikleriyle ortalığa bırakılmıştı.
Bu işin faillerinin hala devleti yönetiyor olmaları ise bu ülke halkının onursuzluğu olarak ortada duruyor.
Ancak halk her taraftan kıskaca alınmış, bu gerçeği de görmemezlikten gelemeyiz.

Tüm bu olayları sağlıklı analizler yaparak, ülkeyi bu girdaptan kurtaracak politikalar üretmesi gereken muhalefet lideri, bu politikaları üretmeyip, CIA ajanı, FETÖ elemanları Nazlı Ilıcak, Ahmet Altan, Mehmet Altan ve diğer gazeteci görünümlü halk düşmanlarını serbest bırakılması için onların avukatlığına soyunmuştur.
Bu tavır ”ben iktidar olmak istemiyorum, AKP iktidarı devam etsin” demekten başka bir şey değildir.

Büyük, çok büyük yıkım sürecinin müsebbiplerinin böylesi savunulması tarihimize bir kara leke olarak geçecektir.
Bu tavır, bu gün o tezgahçıları hala daha iktidarda tutmaktadır.

Yine CIA, bu ülkede neoliberal politikaları kurumsallaştırmak için Kemal Derviş’e bir ”esnek kur politikası” denilen bir ekonomik politika kurdurdu. Bu sistemi kime teslim etti dersiniz?
Tabi ki anlı şanlı Ali Babacan’a…
Peki BOP projesinin Uluslararası uyumunu, İslam ülkeleriyle uyumlu hale getirilmesi kime havale edilmişti?
Tabi ki anlı şanlı Ahmet Davutoğlu’na.
Bu bahsettiğim kişiler CIA’nın isteği doğrultusunda bu köşe başlarına yerleştirilmişti.
Trump iktidarıyla Ortadoğu politikası Rusya ile ortaklaşınca, dış politikaları da biraz esneyince Davutoğlu’na gerek kalmadı. Doğal olarak bu süreç ekonomiyi de aynı düzlemde etkileyince Ali Babacan’a da gerek kalmadı.
Bütün güç tek elde, sarayda toplandı.
Hem Ali Babacan, hem de Ahmet Davutoğlu, birer siyasi parti kurdular.
AKP ve FETÖ’nün işledikleri bütün suçun sanıkları olması gereken bu zatlar parti kurmaktan geri durmadılar.

Muhalefet partisinin buradaki misyonu ”sizler suçlusunuz, sizler FETÖ ve AKP kadar suçlusunuz, hangi yüzle parti kuruyorsunuz” şeklinde olması gerekirken, onların yaptığı ihanetleri, özelleştirmeleri ve bitirilen diplomasiyi halka anlatımları gerekirken, büyük bir gaf daha yaptılar. Onlarla yan yana geleceklerini, gerekirse onlara milletvekili transferi yapacaklarını açıklayarak çok büyük ikinci yanlışı yaptılar. O ikisini desteklemek AKP’yi aklamaktır. Bunun başka tanımı olamaz.

Ensest ilişkileri görmüyormuş gibi yapan Türkiye, bu acı tecrübesini Kozmik Oda tecavüzünde de s0rdürmektedir.

Doğru Tavır;
AKP’de gidecek, siz de gideceksiniz ve 18 Yıl boyunca yaptıklarınızın hesabını soracağız olmalıydı.
Siyaset bir bilim dalıdır. Bir yanlış tüm doğruları götürür.