CHP Grup Toplantısında  konuşan Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Sakarya’daki patlamada fabrikanın tüzüğe uygun inşa edilmediğini söyleyerek, “Ortada bir kaza yok, ortada bir cinayet var” dedi. MÜSİAD’ın fabrika sahibi için düzenlediği ‘moral’ yemeğine de tepki gösteren Kılıçdaroğlu, ‘Sizin yediğiniz yemek değil sizin yediğiniz insan eti’ ifadesini kullandı.

İşte Kılıçdaroğlu’nun konuşması:

Sakarya Hendek’te de büyük bir acı yaşadık. Bir fişek fabrikasında meydana gelen patlama dolayısıyla 7 vatandaşımız hayatını kaybetti. Önce şu soruyu sormak gerekiyor: O insanlar fabrikada niye çalışıyorlardı? Evlerine helal ekmek götürmek için, kimseye muhtaç olmamak için. Zor koşullarda mı görev yapıyorlardı? Zor koşullarda görev yapıyorlardı. Devlet ruhsat vermiş miydi? Vermişti, “burada işçiler çalışabilir” diye raporlar da vermişlerdi. Şimdi çok sayıda vatandaş orada çalışıyor, günün 24 saati çalışıyor ama siz önlem almıyorsunuz, patlamalar oluyor, 7 kişi hayatını kaybediyor; Sebahattin Tepeçınar, Hava Çelik, Halis Yılmaz, Muhammet Çanakçı, Muhammet Aygün, Erhan Ateş. En son bulunan, naaşı bulunan Ramazan Kor; 7 kişi hayatını kaybetti.

Değerli arkadaşlar, bu fabrika sicili temiz olan bir fabrika değil. 11 yılda 4 ayrı patlama oluyor. İnsanlar yine hayatlarını kaybediyorlar, fakat bu fabrikanın sahibi, nereden güç alıyorsa, kimlerden güç alıyorsa, kimlerden destek alıyorsa, fabrikasını her seferinde hiçbir önlem almadan yeniden açıyor. Yeniden patlamalar, yeniden insanlar ağlıyorlar, acıları var ama bakıyorsunuz patron, gene patron MÜSİAD’ın Sakarya temsilcisi. Akşam bir yemek veriliyor, bir ziyafet. Bir de sıkılmadan utanmadan ziyafeti de paylaşıyorlar sosyal medyada! Yahu daha cesetler defnedilmedi! Sizin yediğiniz yemek değil, yediğiniz insan eti; biliyor musunuz, siz insan eti yiyorsunuz.

Tabii hemen arkadaşlarımız, Grup Başkanvekilimiz vardı, Meclisin Başkanvekili vardı, Milletvekillerimiz bölgeye gittiler, araştırmalar yaptılar. Buradan bütün çalışanlara, bu fabrikada çalışanlara seslenmek isterim: Adım gibi eminim, bu iktidar, sarayda oturanlar bu olayı kapatmak isteyeceklerdir. Diyeceksiniz ki: “Nereden biliyorsunuz?” Erdoğan’ın patlamadan sonra ilk aradığı kişi, fabrikanın patronu. İşçiyi aramıyor, yakınını da aranıyor, başsağlığı da dilemiyor“Nasıl olsa Sakarya’da benim oyum çok yüksek. Ben Sakaryalıların sırtına binerim, ensesine atarım tokadı. Zaten bunlar bana oy verirler” diyor ama bu sefer öyle değil. Bu sefer Sakaryalı sahip çıkmasa bile, o 7 kişiye de, orada çalışan işçilere de biz sahip çıkacağız. Söz veriyorum.

Şimdi arkadaşlarım avukatlarla görüşüyorlar. Bütün belgeleri topluyor, bütün belgeleri. “Adalet” diyorsanız belki o vefat edenlerin içinden belki hiç kimse CHP’ye oy vermedi. Ben onun siyasi tercihine bakmam, hangi partiye isterse oy verir ama o haksızlığa uğramışsa, adaleti sağlamak için çalışacak kişi öncelikle benim ve çalışacağız. Öncelikle Cumhuriyet Halk Partisi’dir. Çünkü biz adaletten yana bir partiyiz. Haktan yana bir partiyiz. Hukuktan yana bir partiyiz. Alın terinden yana bir partiyiz. Hakkı, hukuku ve adaleti mutlaka sağlayacağız.

İlk gelen raporlar değerli arkadaşlarım; patlayıcı maddelerle ilgili, yani böyle üretim yapan yerlerle ilgili bir tüzük var; bu tüzüğe aykırı biçimde fabrikadaki binalar arası güvenlik mesafelerine uyulmamış, beton duvarlar çekilmemiştir, birinci tespitimiz. Tüzüğe uygun bir havalandırma sistemi yok, bir diğer tespitimiz. Depo çatısından en az 1 metre yükseklikte ve en az 1 metre genişliğinde sütre örtülmesi gerekirken, böyle bir sütre de yok. Binaların Yangından Korunmasına İlişkin Yönetmelik uyarınca, “patlayıcı madde üretilen bu tür işyerlerinde, tek katlı binalarda duvarların yanmaz veya 120 dakika dayanıklı olması gerekir” diye açık hüküm var. Buna da uyulmadığını görüyoruz değerli arkadaşlarım.

İçişleri Bakanı diyor ki, “3 ay önce burada inceleme yaptık, araştırma yaptık. Hiçbir eksiği yok.” Peki, bunlar nedir? Nerede bu beton duvar? Nerede bu sütre? Nerede bu havalandırma? Eğer bakansan, eğer haktan, hukuktan yana isen, eğer saraydan talimat almayıp da “ben bu işi sonuna kadar soruşturacağım” diyorsan, derhal oraya müfettişlerini görevlendir. Daha önce raporu veren, “hiçbir şey yoktur” diye raporu veren kişiyi de açığa al hemen. CHP’li belediye başkanı olsa, şimdi çoktan açığa alınmıştı, bütün suçlar da yüklenmişti.

Ruhsatı kim verdi? Olaydan hemen sonra bakanı, valisi, kaymakamı, bilmem neyi, koro halinde geziyorlar. E insanlar öldü, niye daha önce gitmediniz? Niye daha önce incelenmediniz? Bunları sormamız lazım değerli arkadaşlarım.
Havai fişek fabrikasındaki patlama, insana ne kadar değer verdiğini gösteriyor bu hükümetin. Patlayıcı madde üretiyorsan, ona göre bina yapacaksın, ona göre önlem alacaksın. İnsan hayatı değerlidir ama bu saray tayfası insan hayatı değerli midir, değersiz midir hiç bakmaz; tek baktığı şey ranttır, paradır. “Cebim doluyor mu? Köşeyi döndüm mü? 1 kişi ölmüş, 5 kişi ölmüş; bir şey olmaz” diyorlar. Hakkını arayacağız bu arkadaşların, hakkını arayacağız. Ortada bir kaza yok, ortada bir cinayet var.