Ortalıkta sahipsiz kimsesiz kalmış, önüne gelenin itip kaktığı bir köpeği bile kurtarın, sahiplenin, bir yuva bir bir yalak yal verin, bütün sadakatiyle size bağlanır, minnet duyar.

Peki, köpek köpekken, kurtarıcısına, sadakat gösterir de şu akıldan izan’dan, insaftan vicdandan, dinden imandan yoksun yaratıklar, neden Mustafa Kemal’e bu kadar kin duyar.

Keşke Yunan kazansaydı diyen bu satılmış işbirlikçilerin kuyruk acısı var. Osmanlı’yı yıkıp İstanbul’u yeniden Kostantinapol yapan efendilerini, üç buçuk yıl sonra, Mustafa Kemal geldi kovdu. İstanbul’u yeniden Türk kenti yaptı.

Lozan’da da bunu, kafalarına vura vura imzalattı. Emperyalistlerin ve işbirlikçi uşaklarının hevesleri, kursaklarında kaldı. İşte bu soysuz güruhun, böyle derin yarası var. Bu onulmaz yaraları, Lozan Barış Antlaşması’nın Yıldönümü 24 Temmuzlar’da kanar, onlar da kudururlar.

Tarihsel gerçekler ortada. Din tacirlerinin mayası bozuk. Bunda şaşıracak ne var… 24 TEMMUZ 2020

RASTLANTI DEĞİL HİÇBİR ŞEY

Emperyalizmin sözcüsü Lord Curzon, İsmet inönü’nün elinin tersi ile ittiği emperyal dayatması küçük kağıtları cebinden çıkarıp:

“Beceremezsiniz. Bir gün para diye kapımıza geleceksiniz. O gün bu kağıtları teker teker önünüze koyacağız. Bugün hayır dediğiniz her şeye o gün evet diyeceksiniz” demişti, Lozan’da.

Emperyalizmin planı tıkır tıkır işledi. Milletin bütün birikimi, kefen parasına varana kadar yandaşlara, saraylara, maaşa bağlanan seçmenlere, dağıtılınca, Londra bankerlerinin kapısına borç dilenmeye gidildi. Osmanlı sultanları da öyle yapmıştı bilindiği gibi.

Ee, Osmanlı’nın sonu belli. Perşembenin gelişi de çarşambadan belli.

Bilal Kayabay