Metin Gümüş

Üzerinize afiyet, üç aydan fazla bir süredir müthiş bir kalça ağrısı çekmekteyim. Kalçadan bacağa yayılan ağrı, uyuşukluk, sızı ve karıncalanma da cabası. Ağrılar dayanılır gibi değil. Ağrı kesici kullanıyorum. Kesmiyor, sadece hafifletiyor. Prespektüsde “bir haftadan fazla kullanmayın” yazıyor. Ama ben çaresiz üç aydır kullanıyorum. Oysa tek böbreğim, ağrı kesicinin böbreğe zarar verdiği malum. Buna rağmen kullanıyorum.

Bu rahatsızlığım nedeni ile ilk müracaat ettiğim hastanede Ortopedist Dr.şikâyetlerimi dinledi, muayene falan etmeden “bacakta uyuşmada var mı” diye sordu, evet cevabını alınca “bir emar çektir, birinci kata çık emar için randevu al”dedi. Kata çıktım “hastanemizde emar çekilmiyor, kabul edersen bir başka hastaneden randevu alacağız” dediler. Kabul ettim. Aynı günün akşamı gece saat 23. 15’e randevu aldılar. Gittim emarı çektirdim. Bir hafta sonra emar cd. ve raporunu alıp doktora göstermek için ilk müracaat ettiğim Hastaney’e gittiğimde doktorum yoktu. Ne zaman geleceği de belli değilmiş. Bir başka ortopediste göstermek istedim “randevu almadan gösteremesin” dediler. MHRS’de Dr. randevularına baktım 10 günden önce randevu yoktu. Civardaki başka Devlet Hastanelerine baktım yok yok yok!

Çaresiz dönüp oturduğum mahalledeki Özel Tıp Merkezine müracaat ettim. Derhal Ortopediste gönderdiler. Adam sadece üstünkörü rapora baktı “bu beni ilglendirmiyor. Git bana aldığın randevuyu iptal ettir, Nöroloğa randevu al, ona göster” dedi. (İyi adammış kendi randevusunu iptal ettiterek beni ikinci kez doktor muayene ücreti ödemekten kurtardı) söyleneni yapıp Nöroloğa gittim. Emar raporu ve cd’sini inceledi. Sinir sıkışması var”dedi. Ağrı kesici ve kas gevşetici ilaçlar yazdı. “Şayet geçmese Fizik tedavi yapmamız gerkiyor” dedi. Yazdığı ilaçları kullandım, hiç bir faydasını görmedim.

Bu arada Meşhur bir özel Hastanede çalışan bir arkadaşımdan elimdeki Emar ve cd’yi kendi hastanesinde bir doktora göstermesini rica ettim. Sağolsun göstereceğini söyledi. CD ve raporu ona gönderdim Nörüşirürji uzmanı bir Prof. Dr’a göstermiş. Dr. “bu cd ve rapora göre bu arkadaşın hiç birşikayeti olmaması lazım. Pelvis emar (kalça emarı) çektirsin bir de ona bakalım” demiş. Dr. Randevusu alma zorluğu yüzünden bu emarı’da mahalledeki Özel Tıp Merkezinde çektirdim. Rapor ve cd’sini alıp o arkadaşın çalıştığı Hastane’deki Prof’a bizzat kendim götürdüm. Prof. CD’yi incelerken “hocam benim bacaklarımda birde nöropatik ağrı var dedim. Nedenini sordu: bacak damarlarım tıkalıydı önce bypas oldum. Bacaklarıma pantolon greft denen suni damar kondu, bilahare onlar da tıkandı, bu kez üç yıl önce anjiyo ile ana damarları açıp her iki bacağa da 3’er tane stend kondu dedim. Demez olaydım! Hoca “tamam mesele anlaşıldı. Senin bacak damarında tekrar tıkanma olmuştur. Bu ağrılar o yüzdendir. Şimdi sen bir de emar anjiyo çektir ona bakalım” dedi. Hocam ben yıllarca damar tıkanıklığı ağrısı yaşadım. O ağrıyı çok iyi tanırım. Bu ağrının onunla bir benzerliği yok. Hem damar tıkanıklığının istirahat ağrısı olmaz dedim. Hoca “senin işine gelmediği için öyle sanıyorsun. Ben iddia ediyorum bu ağrılar ordan kaynaklanıyor. Göreceksin ben haklı çıkacağım.” Çaresiz söyleneni kabul ettim. Bu kez yine Devlet Hastaneleri Dr. randevusu duvarına tosladım. Bacak damarlarıma stendleri Yalova Devlet Hastanesinde koydurtmuştum. Doktorum Devlet Hastanesinden ayrılmış Özel Yalova Hastanesinde çalışıyordu. Telefonla arayıp durumu anlattım ve Anjiyo Emar çektirmek istediğimi söyledim. Doktorum “pek ihtimal vermiyorum ama gel bir bakalım” dedi. Ertesi gün gittim. Önce güzelce bir muayene etti. “Damar tıkanıklığına dair bir emare yok. Sana anjyo emar çekemeyiz. Stendler parlama yapar net bir görüntü alamayız. Bu yüzden renkli dopler çekmemiz gerek” dedi ve beni radyolojiye yönlendirdi. Gittim anında dopler çekimi yapıldı. Rapor düzenlendi ve cd’siyle birkikte elime verildi. Doktoruma gösterdim bir sorun yoktu. “Bir de seni ortpedik muayene edeyim diyerek muayene etti. Siyatik teşhisi koydu ve bir başka özel hastanede çalışan ortopedist arkadaşına telefon edip ona gönderdi. O da cd ve raporları değerlendirip fizik tedavi önerdi. İstanbuladan günübirlik geldiğimi orda Fizik tedavi olamayacağımı söyleyince ” o halde sana bir iğne yapayım, ağrılarını keser”diyerek bir reçete yazıp beraberimde olan oğluma verdi “git bunu Eczaneden al getir”dedi ve ekledi “bu iğnenin bedelini devlet karşılamıyor.” Oğlum iğneyi aldı, geldi. İğne 579 tl imiş. Doktor iğneyi yaptı “bir kaç saat içinde geçer” dedi. Biz Yalova’dan İstanbula yola çıktık. İstanbul’geldik bir kaç saat içinde geçecek olan ağrı hala devam ediyordu. Doktora telefon ettim “nasıl olur, geçmesi lazımdı. Bu geceyi atlat bakalım belki geçer” dedi. Ama nafile, 5’ci gün yine yelefon ettim. Dr. bu kez başka bir iğne yazayım” dedi içinde üç tane ampul bulunan bir kutu ilaç yazdı. İğnelerin üçer gün arayal yapılması gerekiyordu yaptırdım. Sonuç yine fos….

Yeniden doktor arama derdine düştüm. MHRS üzerinden bir devlet hastanesinden zar zor 10 gün sonrası için bir ortopedistden randrvu aldım. Gittiğimde elimdeki cd ve raporları inceleyince kalçada piriformis kasında sinirlerin üstünde 3×3.5 cm. ebadında bir tümor olduğunu, sinirlere baskı yaptığını ve ağrıların bundan kaynaklandığını müdahale etmek için bu tümorun cinsinin saptanması gerektiğini söyledi. (Oysa kalça emar raporunda aynı yerde, aynı ebatlarda “şüheli bir nodül görldü” diye yazılıydı. O kadar doktordan hiç birisi bunu ciddiye almamıştı.) Bu saptamanın medikal önkologlarca yapılabileceğini söyledi. Haydaaaa! Bu kez düştüm bir medikal önkoloğ bulma çabasına. MHRS üzerinden hastane hastane dolaştım. Medikal önkologlardan randevu alma imkânı yok. Çünkü Medikal önkoloğa ulaşmanın bir prosedürü varmış. O da şu: önce dahiliye doktorunun hastayı “sisteme takibi gereken hasta” olarak kaydetmesi gerekiyormuş. Bu kez bir dahiliye doktoru arama derdine düştüm. MHRS üzerinden civar ilçelerdeki bütün hastaneleri dolaştım 10 günden öncesine randevu yok.

Artık doktor aramaktan vaz geçtim.15 gün sonra yıllık mesane kanseri kontrolü için Ankara Hacettepe Hastanesine gidecektim. Böbreğimi orda aldırmıştım. Doktorum Üroonkologdu, o bir çare bulur diye düşünüyordum. Gün geldi gittim. Elimdeki raporları gösterdim. Ped çektirmem için Haccttepe Önkoloji hastsanesine havale etti. Ankara’ya 14 Temmuz’da gitmiştim. Önkoloji de Ped çekimi için 20 Ağustos’a gün veriyorlardı kabul etmedim. İstanbul’a döndüm. Memesane kontrolü için sistoskopi yapmak üzere bir hafta sonrasına gün vermişlerdi. Bir hafta sonra gidip sistoskopi yaptırdım temiz çıktı.

Devlet Hastanelerinde makul bir süre içinde Ped çektirme olanağı bulamayınca mecbur özel bir hastaneye gittim. Aynı gün çekim yapıp rapor ve cd’yi elime verdiler. Yeniden Ped çekimini değerlendirecek Devlet Hastanesi doktoru bulma derdine düştüm. Yoğun bir çaba sonucu Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Hastanesi Üroloji Kanser Polikliniğinden (şanslı olmalıyı ki iki gün sonrasına) randevu aldım. Bu kez bir emar çektirmemi daha istediler. Hastanede emar çekimi için uzun süre sonrasına randevu verildiğinden özel bir çekim merkezine yönlendirdiler. Çekim merkezine gittim, önce vezneye para yatırdım. Çekim odasında cekim cihazına yatınca, teknisyen çekimin 25 dakika süreceğini söyledi. Çekim başladı bir türlü bitmiyor. Uykuya dalıyorum, uyanıyorum hala çekim devam ediyor. Uyumamak için kendimi zorluyorum. Çünkü çekim sırasında hareket etmemek gerkiyor. Uykuda ne olacağı belli olmaz. Çekim 1.5 saat sürmüş. Çünkü çekim isteyen hoca Radyoloji Profesörü ve çekim metkezinin sahibi olan arkadaşına çekimi bizat ke disinin yapmasını rica etmiş. Ayrıntılı bir çekimmiş teknisyenler yapamazmış. Çekimi yapan öğretim üyesi olduğu için ücret de farklıymış. Çekimden çıkınca ilk ödediğim paradan daha fazlasını fark olarak ödedim. Bu çekimden sonra çekimi isteyen Dr. biyopsi yapmağa karar verdi. Biyopsi için 14 Ağustos’a randevu verdiler. Bakalım n’olacak…

Ben muhtemelen en az bir ay daha ağrılarımla başbaşa kalacağım. Hani türküde diyorya “doktorlarda ne bilur ciğerun yarasuni” o misal işte hiçbir doktor dert etmiyor kalçanun ağrisuni…

Bunca uzun hikâyeyi niye anlattığıma gelice; Devlet Hastanelerinde derman bulamayınca çareyi mecburen Özel Hastane ve laboratuvarlarda aradım. Şu ana kadar buralara 3 bin tl harcadım. Her gittiğim yere oğlum ya da kızım özel aracımızla götürdüler. Bu hesaba aracın yakıt giderleri dahil değildir.

Sizin anlayacağınız devlet vatandaşa diyor ki, “Sosyal Devlet hikâyesi bitmiştir. Ben senin için sağlık harcaması yapamam. Bir rahatsızlığın varsa Devlet Hastanelerinde zaman kaybetme. Özel Hastanelere git, kısa zamanda sağlığına kavuş. Ceremesini de kendin çek….!

Sosyal Sağlık Politikalarını ruhuna Allah rızası için el f’atiha….!