Özer Topçu

Magna Carta…
İngiltere’de, Baronların, Londra halkınında desteğini arkasına alarak krala karşı baş kaldırmaları sonucunda ortaya çıkmış bir uzlaşma metnidir.
Yıl 1215’dir.

Bu sözleşme metni ile Kral Yurtsuz John’un bir çok yetkisini sözleşmeye bağlamıştır.

İngiltere’nin ilk demokratikleşme hareketidir bu hareket.

Magna Carta sözleşmesi ile Baronların Krala karşı başkaldırma hakkı tanınmıştır. Kralın olağanüstü vergileri onay yoluyla alacağı belirlenmiş, hür insanların Kralın eliyle sürgüne ve hapse gönderilmesi engellenmiştir.
Yıl 1215’dir.

Baron ve din adamlarının Kralın danışma toplantılarına katılma hakkı tanınmış, daha sonra 1300’lü yılların başında ise bu kurul iki Şovalye ve iki Burjuvanın katılmasıyla artırılmıştır.

Bu krul da kendi arasında gruplaşarak Yüksek Kamara ve Aşağı Kamara olarak şekillenmiştir. Baronlar ve yüksek din temsilcileri Yukarı Kamara, Şovalye ve Burjuva ise Aşağı Kamarayı oluşturmuştur.
Bugüne kadar gelen bu yapı günümüzde Avam ve Lortlar Kamarası olarak varlıklarını sürdürmektedirler.

İngiltere, 1600’lü yıllara kadar güçlü hanedanların döneminde monarşi, güçsüz hanedanlar döneminde Parlamento ağırlığını hissettirmiştir.

1628 Yılında Haklar Yasası diye bilinen yasa ile Kral’ın parlamento onayı dışında vergi koyması yasaklanmış, şayet koyarsa vergiyi ödemeyenlerin cezalandırılması yasaklanmıştır.

1640 Yılında ilk rönesans devrimi yapılmış, 1642 Yılında Kralın başlattığı iç savaş dönemine girilmiştir.

1649’a kadar süren iç savaş, Kralın idamı ile son bulmuştur.

1660 Yılına kadar Meclis Hükümeti denen bir yönetim hakim olur.

1689 Yılında Bill Rigts (Hakların Birliği) yayımlanarak ikinci devrim tamamlanmış olur. Kraliyetten yönetimi alan parlamento, çeşitli zorluklarla varlığını sürdürür. 1694 Yılında seçimlerin üç yılda bir yapılması kararı alınır.
Tories hareketi Muhafazakarları, Whigs Hareketi ise Liberalleri temsil etmektedir. İki partinin varlığı Avam Kamarasını da ikiye böldüğünden demokrasinin gelişmesi daha hızlanmıştır. Çünkü Kralın misyonunu artık başbakan üslenmiş, Krala yapacak pek iş kalmamıştır. 1720 itibarıyla yürütme bir müddet çift başlılık görünümü oluşturmuş. Bu süreç Sanayi Devrimine kadar sürmüştür.

İlk seçim reformu 1832 Yılında yapılmış oy kullanan insan sayısı beş yüz binden bir milyona çıkarılmıştır.

1867 Yılında işçilerin bir kısmına daha oy kullanma hakkı tanınmış.

1872 Yılında ise açık oylamanın yerini gizli oylama almıştır.
1883 yılında ise dördüncü reform ile adayların harcamaları kısıtlanarak rekabet eşitliği sağlanmıştır.

1884 Yılında beşinci reform ile seçmen sayısı iki milyondan yedi milyona çıkmıştır. Sadece kadınlara, çocuklara ve hizmetçilere oy hakkı tanınmamıştır.
Kadınlara oy hakkı 1918 yılında tanınmış ancak 30 yaş ve üzeri ile sınırlandırılmıştır.
1921 Yılında kadınlara yaş sınırı 21’e çekilmiştir.

Böylece Avam Kamarası, Lortlar Kamarasını iyice zayıflatmış, yönetimde etkisizleştirmiştir.

Günümüz siyasetinde egemen siyaset İşçi Partisi ve Muhafazakar lardır. Uzlaşmacı Krallık bu tavrından ötürü özerk yapısını günümüzde de kullanmaktadır.

Fransa demokrasisi İngiltere ile taban tabana zıt yöntemlerle gelişmiştir. 1789 da Monarşiye karşı ayaklanan Fransa Halkı büyük bir ihtilalle 1799 Yılında Monarşiyi devirip, yerine kilise etkisinden tamamen ayıklanmış bir cumhuriyet kurmuşlardır. Bu süreç dünya demokrasisine bir ekol oluşturmuştur.

Ülkemize gelince;
Bir Osmanlı Komutanı çıkmış, yıkılan Osmanlının yerine yeni bir devlet kurmakla kalmamış, halkının dünya medeniyetlerinin en ileri nitelikteki, uğruna milyonlarca can vererek kazandıkları haklara sahip olmasını sağlamıştır. Kulluktan çıkartmış birey yapmıştır.
O ülke halkı ne yapmış?
O büyük insana ihanet etmiş.
Hala kul olmak istiyorum diye ayak diretenlerin iktidarda olması esef vericidir.
Bu ülke halkı ikiye ayrılmak zorundadır. İhanetçiler ve Vefakarlar olarak…