Özer Topçu

Ülkemizde bunca kötülükler yapılırken sol ne yapıyor?
Biraz irdeleyelim mi?
Bu yazımda kısa kısa solun bütün renklerine değineceğim. Etraflıca olmayan en kestirme yolla zaaf, hata ve yanlışları kendi penceremden ele alacağım.

Devrimci Yol geleneğinden gelen arkadaşların bir kısmı ÖDP’yi kurdu, bir kısmı katılmadı, bir kısmı başka oluşumlarda yer aldı, bir kısmı da ÖDP’de yer aldı ancak sonra ÖDP’yi sabote ederek ayrıldılar.
ÖDP’de yer almayanların ekseriyeti ”Devrimci Yol yenildiyse neden kimse özeleştiri yapmadı” söyleminden özellikle Oğuzhan Müftüoğlu’na yüklenmektedirler.
Ben şahsen 12 Eylül hesaplaşması yapıldıktan sonra parti kurulmasından yanaydım. Tartışmalar sürecinde bu görüşümü kayıtlara geçmek üzere dile getirmiştim. Ancak ÖDP içinde yer alıp, sonra küstüm oynamıyorum yapanların böyle bir eleştiri yapma haklarının olmadığını düşünüyorum. Bu bilgileri kenarda tutarak, başka bir konuya geçelim, sonra bunları bir biriyle mukayeseyi herkes kendisi yapsın.

ÖDP kuruluşuyla ciddi bir sol çıkış yaptı. Ülkede ve dünyada ses getirdi. Bütün sosyalist sol neredeyse birleşmiş oldu. Ta ki, Ufuk Uras Genel başkan oluncaya kadar bu süreç işledi. Ne oldu da Ufuk Uras ile ÖDP dibe vurdu?
Ufuk Uras denilen adamı hangi güçler ÖDP başkanı yaptı? Cevabı beklenen sorudur bu.
Çeşitli bahaneler üretilerek kurulmak istenen HDP uğruna ÖDP’yi tu kaka yaptılar kısacası. ÖDP’den ayrılanlar öncelikle bu sürecin hesabını verseler daha ayakları yere basan bir şey yapmış olurlar.

CIA’nın ülkemize armağanı Taraf Gazetesi etrafında örgütlenenler kimlerdi?
AKP’nin ve diktatörlüğün önünü açmak için ÖDP’den kopan kesim, HDP’nin Türkiye Partisi görünümünü sürdürmek için görevlendirilmediler mi? Bu arada o rüzgara bilmeden kapılanları tenzih ederim. ABD emperyalistlerinin Türkiye solunun önüne solcu olarak sadece HDP’yi koymaları, solu bir bakıma hücreye tıkmak anlamıydı ve öyle de yapıldı. İşin garip tarafı solu tamamen tasfiye edince de, ne acıdır ki sıra HDP’yi tasfiyeye de geldi. CIA’nın Taraf Gazetesi solu adeta darmadağın etti. Bunun hesabını ne soran var, ne de o hesabı veren var.

Tüm bunlar yapılırken buna paralel de ”Bayrağını al sokağa in”, ”biz kaç kişiyiz” söylemli, Atatürk ve bayrak temalı gösteriler yapan bir kesimi de canlı tutarak etki tepki bu düzlem üzerinden şekillendirildi.
Çünkü Yüzyıllık Türkiye Cumhuriyeti tasfiye edilecekti. Türkiye Cumhuriyeti’nin tasfiyesine karşı çıkacak tek güç gerçek sol, sosyalist güçtü.
Türkiyenin tasfiyesine karşı çıkacak kim olursa onu o bayrağını al sokağa in, biz kaç kişiyiz diyen emperyalistlerin oluşturduğu kesime hizmet ediyor gibi gösterip ”ulusalcı” ”ırkçı” gibi suçlamalarla taraf gazetesi ekibince linç ettirildi.
Kısacası Taraf Gazetesi, Cumhuriyetin tasfiyesini HDP’de topladığı sol,sosyalist kesimce de onaylatarak tasfiye etti.
Milliyetçi ve dinci kesimi de yürütmenin başına geçirerek Türkiye oyununu kazandı. Bunları tartışmayanlar, kendini emperyalistlerin kullanımına ve hizmetine açanlar bu ülkede solculuk yapıyor. Solun yok olma meselesi budur.

Bu kimselerin Irak’ta ki, libya’d ki iz düşümleri de orada ki ulusal devletlerin tasfiyesinde kullanılmışlardı.
Oysa bir solcu, devrimci kişi veya parti, önce ülkesine karşı girişilen emperyalizme karşı mücadele verir, ondan ülkesini arındırınca da, kendi ulusal diktatörlüğüne karş iktidar mücadelesi verir.

Ülkemiz kendi solunu bulmak zorundadır. Hiç kimse ile ittifak yapmadan, doğru bildiği çizgide, hiç bir gücün etkisinde kalmadan bağımsız politikalar üretmek zorundadır. Aksi durumda katırlar tepişirken arada ezilir gider.