Karga Gak Demeden
06-10-2020
Ömer ŞAN 

Eylül’den Ekim’e 

            ‘Cilveloy nanay da’yı bilir misiniz? Hani devam eder ya, ‘indum dere yirmağa hoy nanayda/zeytin dali kirmağa hoy nanay da’ diye… Hah şimdi tam da o havaya gireyiruk!

            Hani HES kodu, mes kodu ya! Vadilerimiz, yaylalarımıza, derelerimize HES kondu, sağlığımıza da HES kodu!

            Artık onsuz bir şey yapamayacaksınız! Evden çıktınız, doğmuşa-otobüse bineceksiniz HES kodu, nüfusa-belediyeye gideceksiniz HES kodu!

            Ne kodu, HES kodu! Anladunuz? Hayat Eve Sığar… Çikmayun evden dişari!

            Mart’ta başladı gibi olsa da geçen yılın Eylül-Ekim’inde de vardı bu korona hikayesi…

            Bakıldı bu durumla baş edilemeyecek, hooop hemen geldi HES kodu!

            Ne oluyor bununla, aynı zamanda devlet, daha doğrusu devlet idarecileri ve dahi kendini devlet yerine koyanlar, vatandaşın he yaptığını anında kontrol ediyor…

            E zaten etmiyor mu idi? Hani şu cebe konan akıllı akılsız telefonlar var ya, zaten onlar size çip takmıştı, şimdi de HES kodu! Tam oldu…

            Ama ‘fetöş’ yine iş başında… Binlerce insan, mevsimlik işçisinden asgari ücretlisine, öğretmeninden doktoruna, dokunan yanarken, ‘mümtazer’ olanlarından siyasetine ayak uyduranlar, cukkayı kodu mu oturtanlar salınıyor çayıra!

            Ondan sonra da, ‘at izi, it izi’ muhabbeti, yalanlardan süzmeler…

            İsmail Saymaz, Rize’nin yetiştirdiği güzel adamlardan biri…

            Diyor ki; “FETÖ gitti, METÖ geldi, derken; üfürüyor değiliz. Dün FETÖ’nün TUSKON adlı iş adamı örgütü vardı, bugün Menzil’in TÜMSİAD’ı var. ‘Kimse Yok Mu Derneği’nin yerini Beşir Derneği… STV’nin yerini Semerkand TV… Fatih’in yerini İstanbul Sağlık ve Teknoloji Üniversitesi aldı.”

            Peki, ne oluyor… Çıkıyor ağzı ishal olmuş, döl israfı bir yavşak, salyalarını akıtıyor!

            Birileri de sözde toplumu uyandırmak adına alıp, bu insansıların söylediklerini paylaşıp yayıyor… Lütfen böyle yavşamış ‘ishal’ tipleri paylaşıp prim yaptırmayın!

            Mercimekte daha fazla beyin var! Akıl ve muhakeme arasındaki zerreden dahi nasipsizler…

            Ama bir bakıyorsunuz ki, asli görevi bilgi-belge, doğru ve gerçeklerle toplumu/halkı aydınlatma görevi üstlenmiş olan gazetecilere baskı bitmiyor…

            Hele de bu manada gazeteci olan Müyesser Yıldız’ın durumu…

            Bakın, Barış Pehlivan not düşmüş: “İddianamedeki itiraf şu: ‘Müyesser Yıldız gazetecidir. 15 Temmuz darbe davalarını izlemesi suçtur. Türkiye o davalarda ne yaşandığını bilmemelidir.”

            Ahan da bomba itiraf… Yahu, Türkiye ne bilmelidir?..

            Mesela, Sayıştay’ın raporlarına göre Diyanet İşleri Başkanlığı’nın 7 yıllık faiz gelirleri şöyle imiş: 2013’de 170.384 TL, 2014’te 400.455 TL, 2015’de 197.129 TL, 2016’da 255.881 TL, 2017’de 256.806 TL, 2018’de 2.109.000 TL ve 2019’da ise 2.197.374 TL… Toplayamadım hepsini!

            Pekiiii DİB’in başı…Nere gitti bu faiz parası? Sorabilecek olan ‘faiz haramcı’ olan var mı?

            Köy okulu açma koşulları zorlaştırılmış…

            MEB, pandemi döneminde değerleri daha da iyi anlaşılan köy okullarının açılmasını kolaylaştırmak yerine daha da zorlaştırdı. ‘Kurum Açma, Kapama ve Ad Verme Yönetmeliğinde’ yapılan değişiklikle, birleştirilmiş sınıf uygulaması yapan ilkokulların açılması için 8 olan öğrenci şartı 10’a çıkarıldı!

            Yani böylece… 12 Eylül faşist ve emperyalist işbirlikli darbesinin varmak istediği hedefe koşar adım gidildi…

            Ve Hopa olayları… 2011’deki Hopa protestolarında, polislerin haksız ve yersiz müdahalesi sonrası yaşamını yitiren emekli öğretmen Metin Lokumcu’nun, ölümüyle ilgili başlatıla soruşturma 9 yıl sonra sonlandı ve olayda dahli bulunan 13 polis hakkında, ‘taksirle ölüme neden olma’ suçundan dava açıldı.

            Buna da ‘adalet’ mi deniyor, geç de olsa…

            Görüyorsunuz değil mi?

            Şu HES’ten nedir çektiğimiz yahu! 20 yıldır vadilerde, doğal yaşam alanlarında yapılan HES’lere karşı mücadele ediyoruz. Şimdi de korona pandemisi için çıkardıkları uygulama kısaltmasının adını HES koydular, iyi mi? Artık HES kodusuz şehiriçi toplu ulaşım araçlarına da biniş yok!

            Ama bitmiyor ki… Sağlık Bakanı konuşuyor… ‘Bütün vakalar hasta değil…’ Ancak, bütün hastalar da vaka değil! Nasıl ‘HES kodu’ ama…

            Ekonomi Bakanı konuşuyor… ‘Kur benim için önemli değil.’ Evet… Kur da önemli değil zaten, ‘kurdum’ gitti!

            Bir de bu arada, Rize’nin önemli doğal alanlarından, ne yapıldıysa tutmayan Isırlık Mevkiinde Rize belediyesi, önceki dönemlerde bir çalışma yaptı. Aslında kazıları muamma bu çalışma ile bir de, sözde ‘Tabiat Parkı’ yapıldı…

            Eleştiriler sonrası yeniden çalışmalar başlatılmış derken… Rize Belediyesinin resmi sosyal medya hesabından bir paylaşım geldi… Isırlık Tabiat Parkı Giriş Kapısı Montajı… Yapılmış!

            Haydaaa… Yahu Tabiat Parkına kapı olur mu? Parka kapı montajı… Hem de yüksek gerilimli Tabiat Parkı!

            En güzeli HES kodu!

            Bakın, Eylül topladı pılısını, pırtısını Ekim’e bıraktı!

            De hayden, ‘geldum seni almağa hoy nanay da’ ha!..