Bilal Kayabay

Ne yapmasını bekliyordunuz, başka çareleri mi vardı. Cumhuriyetin bütün birikimlerini yaladı yuttular. Bütün fabrikalarını satıp eşi dostu, yandaş yalakaları abat ettiler.

“Bütün fabrikaları sattı da bir tane fabrika kurmadı” gerçeği, fısıltı gazetesi ile kendi daltabanları arasında bile  yayılmaya başlayınca, açılışlar icat ettiler.

Satılmış medyanın bu açılışları allayıp pullayıp besleme ahaliyi kandıracağına güveniyorlardı. Evdeki hesap çarşıya uymadı. Öyle ya her zaman papaz pilav yemez ki. Kendi içlerinden biri:  “Yahu, açılışı yapıldığı söylenen fabrikaların içinde, benim 45 yıllık fabrikamda var. Böyle bir yalanı, Antepliler yer mi” diye isyan edince oyun bozuldu. Kepazelik orta yere saçıldı. Dünya âlem şaşakaldı.

Yalan müptezelliğinin yarattığı trajikomik durum, bu kadarla da kalmadı. “Ya Allah bismillah” nidalarıyla açılışı yapılan fabrikaların çoğunun, daha önce kendi çifter bakanları tarafından açıldığı görüntüleri tüy dikti.

Daha önce de yaşanmıştı bu rezil hâller. Kendileri henüz piyasada yokken hizmete giren hava limanlarını,  üniversiteleri, biz açtık diye höykürmüşlerdi, meydanlarda, ekranlarda.

“Aya dört şeritli yol yaptık desek bize inanır bizim sürümüz” diyerek çok ağır biçimde aşağılanan seçmenleri, bu hakarete bile “Ya rabbi şükür” deyince, bunların da cahil cesareti tavan yaptı besbelli. İyi hoş da arsızlar da bile ne zaman uyanacağı bilinmez ar kırıntısı vardır.

Bu kandırmacalar, bu aldatmacalar, resmen ve alenen zulümdür. Zulm ile abat olanın akıbeti berbat olur. Bir sıçrarsın çekirge, iki sıçrarsın çekirge… gerisini bilenler getirir.