Karga Gak Demeden
13-10-2020
Ömer ŞAN 

             Emek, en yüce değerdir… Toprağı işlerken, ağacı dikip, ormanı yeşertirken, odunu ve demiri, toprağı ve madeni işlerken akıtılan terdir emek… Hakkını vermekten öte almaktır esas olan! Haktır ha emek… İnsan hakkıdır.

            Hani helallik alınır, istenir ya! İşte bu hak olmadan temize çıkmaz insan! Hakkında konuşmak da haktır! Haksızlık da…

            Konuyu saptıracağım ama bundan 3 sene önce ‘Hocalara Soru’ diye 5 madde sıralamıştık, hala tık çıkmadı…

            Adam, keçiye tecavüz ederken yakalanıyor! Tutuklanıyor. Yargılama sırasında tecavüzcü zat, ‘700 Lira’ya keçiyi alayım, konu kapansın’ diyor!.. Demesi sorun değil de, konu böylece kapanıyor.

            Gelelim sorulara:

            1- Bu miktar adaleti, onuru, haysiyeti, şerefi, dini-imanı temizler mi?

            2- Zat temize çıkar, konu kapanır mı?

            3- Dünyanın düz olduğunu kanıtlar mı?

            4- Fezada koloni kurup, kara deliklerden geçişi, izafiyet teorisini çürütür mü?

            5- Bu zat, bir zamanlar ‘badelenmiş’ midir?..

            Neredeyse sene başından beri memleketin her köşesinden yangın haberleri, görüntüleri geliyor… Kendini manasız bir şekilde yetkili koltuğunda bulunan zatlar, ‘şükür cana bir şey gelmedi’ diyerek orman ekosisteminde yanan ağaçları, otları, kurtçukları, tavşanları, geyikleri, kuşları, kelebekleri cansız olarak tanımlıyor! Hatta, Allah’a şükrederken, yarattıklarını yok sayıyor!

            Geçen hafta sonuna doğru Hatay Belen, İskenderun Susuz başta olmak üzere Trabzon Akyazı da dahil olmak üzere birçok noktada yangın haberleri geldi… Özellikle de Hatay’daki yangınların ayrılıkçı terör örgütü tarafından çıkarıldığı ve bu durumu da sosyal medya hesaplarından yapılan paylaşımlarla bu durumun teyit edildiği görüldü!

            Bununla birlikte yangınların olduğu bölgelerde maden arama vs gibi ruhsatlandırma çalışmaları olduğu ve hatta bugün Meclis’e madenlerle ilgili bir de ‘Torba Yasa’ görüşmesi yapılacağı bilgileri geldi…

            Herhalde pek aptal sayılmayız! Evet… Bu memleketin suyunu, havasını, doğasını katledip yok edenler, ateşe verenler, dağları-ovaları yakanlar teröristlerdir, terör olayıdır bu kundaklamalar… Kansızlıktır, hainliktir! Düpedüz yavşaklıktır!

            Bunlarda hemfikiriz… Ancak, bununla iş bitiyor, yangınlar sönüyor, duman ve ateşte sönen canlar geri geliyor öyle mi? Eğer ki, o yerlere otel, turizm ve maden tesisi gibi ruhsat verilirse ne olacak? Kim verecek, kime yarayacak bu katliamlar, yangınlar, terörizm… Buralardan nemalananlar ile nemalandıranlar da aynı zümre içinde yer almaz mı?

            Bakın, bugün TBMM’de görülecek ‘Torba Yasa’ ile 19 yılda 23 kez değişen Maden Kanunu’nun şirketlere sunduğu ayrıcalıklara yenileri ekleniyor! Kalan son denetim mekanizmaları da, ‘bürokratik engel’ olarak tanımlanıp kaldırılmak isteniyor.            Ve böylece şirketlerin ruhsat alanı içindeki izinsiz faaliyetlerine göz yumuluyor, ÇED süreçleri işlevsiz hale getiriliyor.

            Dünyanın hiçbir ülkesinde, bırakın ‘medeni’ denenleri, kanunlar böyle torbalanmıyor!

            Bakın bu duruma, Ordulular ne diyor… Madenciler, HES’çilere, talancılara karşı birleşen Ordu STK’ları tek ses verdi: “Toprağımız Namusumuzdur!” Ve eyyy yaşama ve güzelliklerine düşman olanlar… Unutmayın: SUyumuza, Toprağımıza, Havamıza sahip çıkmaya devam edeceğiz…

            Memleketin en güzel noktalarındaki canlı yaşamı katleden bu yangınlara sebep olup, yol verenler, göz yuman ve umursamayanlar, oradaki ot kadar yaşamasın! Oralardaki kurt-kuş, tavşanın, kaplumbağanın, kelebeğin yaşadığının katbekatını yaşasın!

            Doğanın nefesini kesenler gün olur nefessiz kalır! Maden aramalarınız da, taşocaklarınız da, dere ıslahlarınız da, HES’leriniz de sizinle batsın!

            İçişleri Bakanından 2020 model ‘Kargalar güler’ açıklaması: “Tarikatların devlete sızdığı değerlendirmeleri yalandır, provokasyondur…” Yalan diyenuunnnn… Fetöş için de öyle diyorlardı çeliğin Hüseyin beyi bir zamanlar! Hiçbir model karga dahi gülmez buna, haberunuz olsun…

            Bu hafta başından itibaren, karmakarışık olan pandemik süreç çerçevesinde köy okulları da açılacakmış ve neredeyse okulların tamamında yüz yüze eğitim başlayacakmış! Hiç yorum morum yok! Sivil toplum örgütleri, barolar vs kongreler 1 Aralık’a kadar ertelenmiş ama bazı siyasiler çatır çatır kongre-miting yapıyor! Devaaammm…

            Çankırı’nın Eldivan’ına bağlı eski adı Mudun olan Sarıtarla Köyü’nden genç arkadaş sesleniyor: “Köy okullarını kapatıp, köylerden öğretmenleri çektiler. Köylüyü imamla baş başa bıraktılar. Köylünün kanaat önderini öğretmen olmaktan çıkarıp, imam yaptılar. Oysa Cumhuriyet’in aydınlanma projesi; ne kadar küçük olursa olsun, tüm maliyeti göğüsleyerek, her köye okul yapıp öğretmen göndermek, köy çocuklarını eğitmek ve aydınlatmaktı! Aynı zamanda Cumhuriyetin, aklın, bilimin ışığını köylere ve köylüye yaymaktı. “Köylü milletin efendisidir” diye Atatürk, boşuna dememişti. AKP, 16 bin köy okulunu kapattı. O köylerde milli bayramlar kutlanmıyor. Türk Bayrağı dalgalanmıyor, İstiklal Marşı söylenmiyor, Andımız zaten okunmuyor. Oysa 650 binin üzeride atanamayan öğretmen var. Peki siz hiç atanamayan imam duydunuz mu?”

            Ha, bir de 140 bin 595 Lira maaşla çalışan bakanlık personeli tespit edilmiş… Acaba ne iş yapıyor bu bakanlık personeli? Kim olduğundan çok, ne iş yapıyor bu maaşa?

            Ama TÜİK’e göre işsizlik düştü fakat istihdam da azaldı! Yahu bu mükemmel bağlantıyı kurabilmek için büyük alim olmak gerek ha… Yoksa, semptom göstermeyen işsizleri, işsiz sayısına eklemiyorlar mı?

            Halikarnas Balıkçısı ile kapatalım: “Sabırlı insanların ağır-ağır kabaran öfkeleri korkunç olur!”