Özer Topçu

Çimento fabrikalarını sattınız.
PETKİM’i de sattınız.
Yetmedi Demir Çelik Fabrikasını da sattınız
Koca ülkeyi giyindiren SÜMER’i de sattınız.
Sigara Fabrikalarını sattınız.
Kağıt fabrikalarını sattınız.
Şeker Fabrikalarını sattınız.
Et Balık Kurumunu sattınız.
Sattınız da sattınız. Önünüze ne geldiyse sattınız.
Çünkü İki ayyaş kurmuştu onları. Ülkede işsizlik diye bir dert kalmamıştı öyle fabrikalar kurmuşlardı ki.

Bakın ekonomist diye ortalıkta kırıtarak gezinen dalkavuklar,
Bir ülkede üretilip 10 liraya satılan herhangi bir ürün ülkeyi batırmaz, ama, aynı ürünü dışarıdan bir liraya almak ülkeyi batırır.
Bunu anlayacak kapasitesi olmayan dalkavuklar ekonomi yönetemez.
Bunu bilen bunca fabrikayı satmaz.
Bunu bilse ülke borç batağında boğulmak üzere olmaz. Bunu bilse hala aynı mirasyedi politikasını uygulamaz.
İki ayyaş dediğiniz adamın 27 Yılda kurduklarını 18 yıldır satıyorsunuz da hala bitiremediniz.
Utanmazlar.
Bir de diyorsunuz ki, CHP’nin dikili neyi var.
Asıl siz bu ülkeye gelir getiren ne yaptınız, bir tane gösterebilir misiniz?
Fabrika ve kurumları sattınız yetmedi.
Maden sahalarını sattınız.
Su havzalarını sattınız.
Ovaları imara açtınız.
Yahu siz gerçekten bu ülkeye düşman mısınız?
Niye satıyorsunuz altın yumurtlayan tavuğu?
Bakın mirasyediler,
Bu ülke kimseden bize miras kalmadı. Bu ülkeyi o iki ayyaş dediğiniz adamların önderliğinde bu aziz halk kurtardı.
Osmanlının padişahları emperyalistlere teslim ettiler ülkeyi.
Mustafa Kemal Atatürk itiraz etti padişaha ve idam fermanını bile dinlemedi bu ülkeyi halkıyla beraber kurdu.
Bu ülkenin para ile biçilecek bir bedeli yoktur.
Satmayın bu ülkeyi.
Cumhuriyeti kuranların çıkardığı kanunları emperyalistlerin istedikleri şekilde değiştirmeyin.
O kanunlar büyük deneyimlerle yapılmıştır.
Maden sahalarını koruma kanunu, akarsuları ve havzalarını koruma kanunu, tarım alanlarını koruma kanunu yapmışlar. Limanları koruma kanunu vardı. Nerde şimdi?
Bozdunuz onları.
Buna hakkınız yok.
İktidar olabilirsiniz ama bu halkın dişiyle tırnağıyla kurdukları vatanı satamazsınız.
Anadolu kadınlarının, Anadolunun annelerinin emeklerini bilir misiniz siz?
Mesela Şavşatlı Çiçek Nineyi tanır mısınız?
Gördesli Makbule’yi?
Ya Hafız Selman İzbeli’yi?
Halime çavuş’u bilir misiniz, ya da Şerife Bacı’yı?
Çete Emir Ayşe’yi?
Erzurumlu Kara Fatma’yı?
Ya Nezahat Onbaşı’yı?
Bilir misiniz Halide Onbaşı’yı?

Nerden bileceksiniz, siz mirasyedisiniz.
Bilseniz bu Anadolunun kahraman kadınlarının cumhuriyeti kurmak için işgalcilere karşı verdikleri mücadeleyi satar mısınız onların yokluklar içinde kurdukları o olağanüstü fabrikaları..?
Siz bu muhteşem Anadolu kadınlarının kıymetini bilseniz;
Artvin’de, Rize’de, Trabzon’da, Sinop’ta, Oltu’da, Sivas’ta, Munzur’da, Eskişehir’de, Ödemiş’te, Kazdağları’nda, Manisa Salihli’de ve ülkenin dört bir yanında…
Kadınlar sularımızı sattırmayız dediler jandarmanız dövrü.
Ormanlarımızı kesmeyin dediler jandarma dövdü.
Meralarımızı sattırmayız dediler andarma dövdü.
Taş ocağı istemiyoruz dediler jandarma dövdü.
Jeotermal istemiyoruz dediler jandarma dövdü.
Biyogaz istemiyoruz dediler jandarma dövdü.
Yaşamımıza dokunma dediler jandarma dövdü.

Bu kadınlar ki;
Çiçek Nenedirler
Makbule’dirler
Hafız Selman İzbeli’dirler
Halime Çavuş’turlar
Çete Emir Ayşe’dirler
Erzurumlu Kara Fatma’dırlar
Nezahat Onbaşı’dırlar
Halide Onbaşı’dırlar…
Dövdünüz siz bu kadınları. Türk askeri devletini kuran kadınları dövdü. Defalarca hem de.
Anadolu kadını kutsaldır.
Dişiyle tırnağıyla kazıyarak bir yurt edinmiştir Anadoluyu…
Dövemezsiniz kadınlarımızı. Onlar ki anamızdır, avradımızdır, yarenimizdir, bacımızdır.
Dövemezsiniz kadınlarımızı.
Türk askeri dövemez en azından. Dövüyor ise, döveceğim diyor ise, kimin askeri olduğunuz da söylemelidir.
Dövmeyin kadınları.
Onlar Anadoludur…