İşe yabancı ülkelerden kurbanlık hayvan ithalatıyla başladık.
Nereden mi?
Avusturalya, Brezilya, Romanya, Macaristan, Çekya, Almanya, İspanya, İrlanda, bir de Uruguay.
Ne demiş çok bilmişlerimiz: “Gavurun malı deniz yemeyen domuz.”

Belediyeler hayvan pazarları kurmayı görevlerinin en önüne aldılar.
Kurban edilecekler getirilip yerleştirildi pazarlara.
Satıcıların tümü, bu sene kurban fiyatlarımız ucuz diye bağırdılar.
Alıcılar pahalı sözünü yutup pahalı diyemeyerek alışılagelmiş  alışkanlıklarını korudular.

Sonra bıçak satıcıları ile bileyicileri sokak başlarını tuttular. Bileyiciler bileme taşlarını döndürmeye, bıçaklar ise sokağa yerleştirilen büyük boy karton kutuların üstünde satışa sundular bıçaklarını.
Karton kutuların sadece para taşıma işinde kullanılmadığını da öğrenmiş olduk.

Sıra üç kağıtçı yardım kuruluşlarındaydı. Bilmiyordulara, toplu taşıma araçlarına  astıkları kocaman afişlerle kurban derisinin peşine düştüler.

Belediye başkanları durur mu? Onların da bayram kutlama afişleri süsleri o billboardları.

Bu sabahtan itibaren yüzbinlerce hayvanın kanı akıtıldı toprağa, betona, asfalta, suya… Akıtılmaya da devam ediyor. Büyük satırlarla paramparça ediliyor hayvanın gövdesini ve taşınması gereken yere taşınıyor.

Geriye kalan ise kana bulanmış  çimenler, kıpkırmızı akan su ve etrafta saçılmış mideler, bağırsaklar…

Kutlu olsun bayramımız.

Yolcu Haber